Bugün gün boyu dışarıdaydık kızlarımla. Akşamüstü eve gelince büyük kızım "anne çok sıkılıyorum evde, ne yapsak ki anne yaa, birşeyler yapalım anne yaa" deyip durdu. Evden çıkarken de odayı aynen olduğu gibi darmadağın bırakıp çıkmıştık. "Hadi siz ortalığı toplayın bende size mısır patlatayım, sinema saati yapalım" dedim. Sevinçten uçtular... Küçük kızımı ilgilendiren tabi ki sinema saati değil patlamış mısırlardı. Daha mısırlar patlamadan odayı öyle güzel topladılar ki benim de keyfim yerine geldi. Işıkları kapattım, oturduk televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa, açtık bir çocuk sineması. "Can dostlar". Elimizde iki kova patlamış mısır.. bir onun kovasından alıyorum bir diğerinin. İkisi de başlarını bana yasladılar. Ortamın güzelliğine bir kalp bırakılabilirdi ve bırakıyorum ❤️ Can dostlar filmi "güldüy güldüy" çocuk tiyatrocuları ekibinin oyuncularından oluşuyor ve Barış Manço’nun "günaydın çocuklar" şarkısıyla başlıyor enerjik bir şekilde. Filmin konusu da oyuncuları da o kadar başarılı ki benim çocukken izlediğim Ayşecik ile Ömercik, Sezercik, Yumurcak ve Citlenbik karakterlerini getiriyor o an aklıma. Güllüşah da var tabi... Hani herşeyi olan ama hiçbir arkadaşı olmayan mutsuz bir çocuk... Bu filmde de bu tür konuların yer aldığı sahneler vardı. Bir sahnesinde, babası karton toplayan çocuk utanıp nerede oturduğunu saklıyor arkadaşlarından, eğer babasının kim olduğunu öğenirlerse onunla arkadaşlık kurmayacaklarını düşünüyor aklınca. O bölümü çok dramatikti. Kızımın parmaklarıyla gözlerini açmaya çalıştığını gördüm benim gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken. Annesi kılıklı, meğer gözleri dolmuş ağlamamak için gözlerini kocaman açıp bakışlarını benden kaçırmaya çalışıyordu. Sen daha beş yaşındasın, nasıl duygusalsın öyle dedim içimden.. bu özelliğini benden almış olmalıydı. Bende kendimi bildim bileli böyleyimdir. Ağlamalara doyamayan, sulugözün teki. En son film bitmeye yakın, başroldeki Beste kız, ilgisiz davranan ailesine karşı bir video hazırlayıp onların izlemesini sağlayarak sonunda dikkati üzerine çekmeye başarıyor. Videoda annesi ve babasına "telefonunuzun ekranına benim resmimi koyup, beni çok seviyormuşsunuz gibi davranmayı bırakın. Benim sizin mesajlardaki gülen emojilerinize değil gülen yüzünüze ihtiyacım var" diyordu. Aklımda hepsi kalmadı tabi. Biraz daha birşeyler söylemişti... Kızım bana dönüp "anne ne demek istedi ailesine" diye sordu. Dedim annesi ve babası çok ilgisizmiş, onunla hiç oyun oynamıyormuş, kızları da üzülüyormuş. "Anne sende bizimle hiç oynamıyorsun hep babam oynuyor bizimle" demez mi.. bak bu nankörlük konusunda tıpkı babasına çekmiş işte. :) Ya dedim, nasıl oynamıyorum. Sabah yüzünüzü yıkarken suyla oynuyoruz, günde on kere tuvalete götürüyorum sizi, giderken yarış yapıyoruz, dönerken yakalamacılık oynuyoruz. Kahvaltı hazırlarken şarkı söylüyorum size. Yemekten sonra şarkı açıp dans ediyoruz. Boyama yapıyoruz. Ev tablodan geçilmiyor... Gıdıklıyorum sizi. Yüz kere susadım anneee, acıktım anneee diyorsunuz, durmadan koşturuyorum. Okula giderken arabaları sayıyoruz, çiçekleri inceliyoruz. Dönerken koşuyoruz, bazen parka gidiyoruz. Bunlar oyun değil mi kızım diyorum. " Ama anne, babam gibi oynamıyorsun ki bizimle" diyor.. babası bir saat onlarla evcilik oynuyor babasından kıymetlisi olmuyor. Kız çocukları işte, babacı değil mi ki hepsi. Bende küçükken öyleydim hatırlıyorum. Taş, kağıt, makas oynadık bir yarım saat daha. Sonra uykuları geldi uyuttum. Bugünü de mutlu kapattık çok şükür. Şimdi onlardan bahsederken bile yüzümde bir tebessüm, gözlerim dolu dolu. Sabah günaydın çocuklar şarkısını açıp on kere dinletmeyi düşünüyorum, üzerinde hoplaya zıplaya. Barış Manço’nun her şarkısı mı güzel olur. Evet her şarkısı güzel.. Tüm çocuklar gibi güzel. |