Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
belkibirharfimben
belkibirharfimben

Hiçbir kitap yalnız değildir

Yorum

Hiçbir kitap yalnız değildir

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

395

Okunma

Hiçbir kitap yalnız değildir

"Çünkü anlaşılmaz bir kitap, muallimsiz olsa, manasız bir kağıttan ibaret kalır." 11. Söz’den...

Arkadaşım, sen de biliyorsun, müstakim bir araştırmacının birkaç çalışmasını birden okumak, hatta eserlerinin bütününe hâkim olmak, ‘hakikatte ne söylediğine’ daha çok aşina kılar bizi. Daha hâkim bir noktaya getirir. Beyanını daha iyi kuşatmış oluruz böylece. Bütünün resmini daha iyi çekeriz. Birbirini açan yerleri yakalarız. Birinden anlamadığımızı ötekinden anlarız. Hatta çoğu zaman onlar tavsiye ederler bunu. “Bu konuyu şu eserimde daha detaylı işledim!” diye gönderme yaparlar. Böylece farkındalığımızı açarlar. Biz de ardınca okumalarımızı sürdürürüz. Bütünü kuşatmanın hakikate yaklaştırdığını biliriz. Fıkradaki Bektaşî’dir ancak metinlerin ‘işine gelecek kadarıyla’ muhataplık isteyen. ‘İçkiliyken...’i okumayıp ‘... namaza yaklaşmayın’ ile amel eden.

Buradan şuraya geleceğim. Mürşidimin eserlerine aşina olanlar da bilirler ki: En çok dikkatimizi çektiği şeylerden birisi de Kur’an-kainat ilişkisidir. Nasıl bir ilişkidir bu peki? Sanki ‘aynı müellifin iki kitabı’ olmaktan daha fazlası vardır aralarında. Bir kere konumları kesinlikle eşit değildir. "Kâinat mescid-i kebirinde Kur’ân kâinatı okuyor..." diyen Bediüzzaman benzeri bir cümleyi tersi şekilde kurmaz. Hatta metinleri içinde yolculuğa çıktığınızda şöyle ifadelere rastlarsınız:

"Kur’ân-ı Hakîm, şu Kur’ân-ı Azîm-i Kâinatın en âli bir müfessiridir ve en beliğ bir tercümanıdır. Evet, o Furkandır ki, şu kâinatın sahifelerinde ve zamanların yapraklarında kalem-i kudretle yazılan âyât-ı tekvîniyeyi cin ve inse ders verir. Hem herbiri birer harf-i mânidar olan mevcudata ’mânâ-yı harfî’ nazarıyla, yani onlara Sâni hesabına bakar. ’Ne kadar güzel yapılmış; ne kadar güzel bir surette Sâniinin cemâline delâlet ediyor...’ der. Ve bununla kâinatın hakikî güzelliğini gösteriyor."

Bu hiyerarşi vahyin hem ’olmazsa olmazlığını’ hem de ’hikmetini’ anlatır bize bence. Evet. Elhamdülillah. Öyledir: Kainatın da tefsire ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın kaynağı da muhataplarının aczleridir. Ayetlerini kavramaktaki müşkülleridir. Kesretten vahdete dönmekteki zorluklarıdır. Yani Kur’an-ı Hakîm bize bir tefsir olarak da lütfedilmiştir. Onun rehberliği sayesinde beşer varlığa hangi perspektiften bakması gerektiğini öğrenir. Mevcudatın herbir parçasının Cenab-ı Hakkın isimlerine nasıl delalet ettiğini bilir. Arkadaşım pahabiçilmez bir ikramdır şu. Biraz da bu yüzden belki Kur’an ilk emri ’Oku!’dur. Yani herşey artık uyandırdığı açıdan okunmaya başlayacaktır: “Yaratan Rabbinin adıyla oku!”

Eh, bu eşikte artık ‘müfessirliğin meşruiyetini’ tartışmak da anlamsız oluyor arkadaşım, değil mi? Sünnetin fonksiyonunu sorgulamaksa hepten saçmalaşıyor. Çünkü; nasıl ki insan aklının kainat ayetleri karşısındaki şaşkınlığını Kur’an tefsiriyle gideriyor; aynen öyle de; Kur’an ayetleri karşısındaki şaşkınlığımızı da sünnet gideriyor. ’Üç küllî muarrif’ analizi içinde Aleyhissalatuvesselamı, ’dört küllî burhan’ analizinde ise vicdanı bu bütünlüğe dahil eden Bediüzzaman aslında Allah’ın hiçbir kitabının yalnız okunmaması gerektiğini de öğretiyor bizlere sanki. Kitap kitapla tamamlanıyor yani. Kitap kitapla tam irşad ediyor. Allah’ın kitaplarına aşina olundukça, bütünü nazara alındıkça, marziyatı daha net anlaşılıyor. Elhamdülillah:

“Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var: Birisi şu kitab-ı kâinattır ki, bir nebze şehadetini on üç Lem’a ile Arabî Nur Risalesinden On Üçüncü Dersten işittik. Birisi şu kitab-ı kebîrin âyet-i kübrâsı olan Hâtemü’l-Enbiyâ aleyhissalâtü vesselâmdır. Birisi de Kur’ân-ı Azîmüşşandır.”

Hakikat de istikamet de bütünün dengesinden çıkar arkadaşım. Parçalar yanılgıya açıktır. Hem Mevlana Celaleddin Hazretlerinin ‘körlerin fili tarifi’ misali hem Bediüzzaman Hazretlerinin ‘gavvasların hazineyi tarifi’ örneği bize ‘parçadan yapılacak yorumların eksikliğini’ anlatır. Bu açıdan diyebiliriz ki: Kainat Allah’ın delilidir ama ona Kur’an’la bakmasını bilirsen. Kur’an-ı Hakîm sana ayetleri görmesini öğretir ama sünnet-i seniyye ile okumasını bilirsen. Sünnet sana Kur’an’ı doğru okumayı öğretir selef-i salihinden sana miras istikametli ilme/usûle güvenirsen. Bunların inşa ettiği tutarlı içeriğe sahip olursan ancak aklın selim olur. Nazarın keskin olur. Ferasetin tam olur.

Yani arkadaşım ‘kitapların birbirini gölgelemesi’ diye birşey yok. Çünkü aralarında çatışma yok. Zıtlaşma yok. Tenakuz yok. Aksine birbirini tamamlıyor onlar. Tersini savunanlara da istihza ile sormak gerekir: Sünnete kulak vermenin Kur’an’ı anlamaya engel olduğunu düşünenler Kur’an’a kulak vermenin de kainatı anlamaya engel olduğu düşünüyorlar mı? Düşünmüyorlarsa neden? Aynı gerekçe sünnete neden delil olamıyor? Fonksiyonunu anlatmıyor?

Güya Kur’an sevdası/müslümanlığı ile başlayıp en nihayet atlarını deizm uçurumuna sürenler gidişatı açık ettiler aslında. Tefsirleri teker teker düşürecekler. İslam’ın parçalarını teker teker eleyecekler. Evet. Bir tefsirden rahatsız olan her tefsirden rahatsız olur. Kaçınılmazdır şu. Bugün sünnetten rahatsız olan yarın kesinlikle Kur’an’dan da rahatsız olacaktır. Onu da elemeye bakacaktır. Deneyecektir en azından. Ve Kur’an-ı Hakîmimiz bize asırlar öncesinden haber veriyor ki: "Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır." Çünkü fâsık sapmaya meyyaldir. Aklı seyyiesine doğru bükülmüştür. Günahından vazgeçmektense meşrulaştırmayı ister. İnandığı gibi yaşamayı başaramayanlar, gün gelir, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar. Yaşadıklarının yasallaşmasını engelleyen her açıklamayı da karalarlar. Çıkarırlar. Saklarlar. Bektaşî gibi okumazdan gelirler. Allah öylelerden olmaktan korusun bizi arkadaşım. Âmin.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hiçbir kitap yalnız değildir Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hiçbir kitap yalnız değildir yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hiçbir kitap yalnız değildir yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL