- 1396 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
ASLA PES ETME!
ASLA PES ETME!
Ey zamanı derleyen hayatın taa kendisi, insanlara soru niteliğindeki falında; koltuğu altınla kaplı bir saltanatın az gören gözlerinden uzakta, zavallı bir ihtiyarın yüzündeki “acı gerçekleri” göremeden, dilinin ürettiği kelimeleri nasıl bağladığını, hasrete nasıl dokunduğunu ve nice nice yılları nasıl çürüttüğünü bilemeyeceksin!
Zamanın çirkinliği havada gezinirken, insanların haykırışlarını görüp, “acının rengiyle” sızlayıp öylece donup kalacaksın!
Kırılırsan kırıl, gözyaşı dökeceksen dök, yoksa düşe kalka yorulduğunu söyleyeceksin yağmur tanelerine, içini acı kaplayacak ve duruvereceksin gökyüzünün devalı yüzüne!
Gecenin renginde kopan fırtına da, toprağı eşiyordu kadın; kan kırmızı gözleri, fettandı dudakları, ne kadar çabalasa da yetmiyordu ömrüne, ölü bir hücreye sahipmiş gibi, dingin olmayan “sağır hücreleri” kanamıştı. Yokluğun bitaplığına düşmüş, çöl ortasında kalmışçasına “bedeni, beyni incitilmiş, ruh hali de darmadağın” edilmişti! Hangi bulutun içinde saklandığını cevap verecek mecali olmayandı!
Kim bilir, yaşama dair, ne çok şeyini sıfırlamak istemişti? Tırnaklarıyla emekleyen bir ceylan misali, kırk asırlık çınarın suyundan mahrum bırakılmıştı sanki, “her hücremde” hissettim bunu!
“Bu hayatta her nesnenin bitimi var diyerek sev, sevil, kalbinin sesini dinleyerek hayata tutun ve asla pes etme!”
Mehmet Öksüz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.