Dört gün evde kalacağız malum küresel salgın yüzünden. Haftanın altı günü çalışmaya alışmış biri olarak hakikaten bu evde geçirilecek dört gün, benim içinde sizin içinde zor. Hatta zor dostum zor. Televizyon seyretmeyi pek sevmiyorum, kitaplarım var nasılsa aldım mı bir ikisini geçer zaman... İki günü de gitti neredeyse... Üçüncü gün bile olmuş...

Sabah erkenden kalkıp bahçede yürüyüş yapmak en güzeli, havada fazla soğuk değil nasılsa. Bir yirmi tur atarım herhalde, yoksa otuz mu atsam, bahçede, her tur dörtyüz adım yaklaşık, daha önce bir kere saymıştım. Sonrasında bir duş ve güzel bir kahvaltı...

Gazete almaya gitsem, biraz vakit geçer. Çok yakın değil market, yolda da köpekler oluyor bazen. Araba ile gitsem, polis vatandaşlar bir şey demez inşallah. Haberleri izleyince, hiç de iyi olmuyor. Birileri topluca kumar oynarken yakalanmışlar, kapıyı açmamışlarda, duvar yıkılarak girilmiş içeriye. Bana bu kadar küfür ettirmek zorunda mısınız, teessüf ederim size arkadaşlar?

Hava iyi oldu mu komşuların bazıları ön bahçede oturup havadan sudan sohbet ediyorlar belki onlara katılırım, her ne kadar bir çoklarını tanımasam da... Arabayı temizlemeye kalksam, o da olmaz gibi bu kış günü.

Sadece biz de değil salaklar ve salaklıklar, bakıyorum Avrupa ülkelerinin bazılarında da var. Toplu eğlenceler yapıyorlar, yakalanınca da para cezasını yiyip, kıçlarının üstüne oturuyorlar. Ben de beynimi yiyorum, insanlar bu kadar duyarsız olmamalı diye... Ha bir de şöyle duyumlar alıyoruz, bilmem ne kadar doğru, ne kadar yanlış? Daha bir dolu virüs varmış laboratuvarlarda, bu bitince onları süreceklermiş piyasaya...

En çok sevdiklerime sarılmayı ve bir de yakın arkadaşlarımla yanak yanağa öpüşmeyi özledim, biliyor musunuz? Aşı başladı inşallah kısa zamanda da sonuç alınır da, bütün dünya ve ülkemiz de rahat bir nefes alır.