Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
levent taner
levent taner

-HAKKANİYETLİ OLMAK AMA NASIL?-

Yorum

-HAKKANİYETLİ OLMAK AMA NASIL?-

8

Yorum

7

Beğeni

0,0

Puan

926

Okunma

Okuduğunuz yazı 15.12.2020 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
-HAKKANİYETLİ OLMAK AMA NASIL?-

-HAKKANİYETLİ OLMAK AMA NASIL?-

Yaşamın içerisinde değişen düzeylerde önemsediğimiz ya da hiç önem vermediğimiz hususlar yok mudur? Katsayılar konuya, insana, topluluklara, kültürlere, toplumlara göre farklılık arz edebilir de. Değer yargılarımız farklı şekillenmekte çünkü.

Bu bizi hakkaniyetten uzak kılmakta kimi zaman. Sıkça mı yoksa? Bunun da katsayısı insandan insana ya da sosyokültürel eğilimlere, entelektüel seviyeye göre değişebilir. “İnsan bilmediğinin düşmanıdır” sözü de meşhurdur. Bu sözün özünde saklı olan gerçeklik bizi dış dünya karşısında bir savunma mekanizması misali koruyabilir de. Yaşam karşısında kendimiz olmamızı tesis ettiği gibi, toplumsal alanın dışına çıkmamızı, beraberinde ise bir takım ruhsal sapmalara maruz kalmamızı engelleyebilir de.

Şu kadar ki, tam tersi bir pozisyonda kendi dışımızdaki insanları, toplumsallığı, olayları objektif değerlendirmemizi, empati kurmamızı güçleştirir ve zedelemez mi?

Sözgelimi kendimiz için değerli olanın yüzeysel değerlendirilmesinden rahatsızlık duyarız da, başkaları için aynı hassasiyeti göstermeyiz kimi zaman. Saygı beklediğimiz kadar saygı duyar mıyız? Doğru anlaşılmak istediğimiz ya da yanlış anlaşılmaktan yakındığımız ölçüde farklı olana aynı pencereden bakar mıyız? Bir sürü de bahanemiz vardır, değil mi? Biz hakkı temsil ederken, başkaları haksızlığı öyle mi? Zırh gibi kuşandığımız alışkanlıklarımızdan soyutlanacak kadar taassuba gömülürüz de, bir nebze olsun acaba mı demeyiz. Önceliklerimiz önceliklidir elbette. Doğaldır da bir bakıma. Önce can sonra canan sözünün hükmüdür bir yönden de, başkalarının benzer beklentileri peki?

Hele ki, farklı, aykırı yahut zıt olanın aleyhine zan uyanmakta ise adalet/hakkaniyet bağlamında nasıl bir çizgiye oturur acaba? Geleneksel hüsnü/suizan tabirleri dikkat çekicidir mesela. “Su-i misal emsal teşkil etmez” sözü de akla gelebilir. Kötü misal misal olmaz bağlamında hani. Daha önceki olumsuzlukları bahane ederek kötüye meyletmek kalbi kararttığı, insanı ruhi ekşimeye sevk ettiği gibi olumsuzlukların sürgit devamına neden olmaz mı? Siyasi hadiseler etrafında etki/tepki, ifrat/tefrit mekanizmasının işlemesi de böyle değil midir hep? Yakın ya da uzak tarihin köklü iç ve dış siyasi, iktisadi münasebetlere dayanan türlü olaylarının olumsuz bir iklimde sosyal psikolojiye yaptığı basınç ve tazyikler hatırlanabilir.

Yine suizan/hüsnü zan kavramlarının değerlendirilmesinde özellikle yakın tarihten kaynaklanan negatif his ve fikirlerin saf bir inanç, gelenek bağını sergilemesi mümkün mü acaba? Deniyor ki örneğin, Müslüman Müslümana hüsnü zan etmeli de kâfire suizanda bulunmalı. Bu kuşkusuz teorik bir parantez olarak anlamsız değil. Yeryüzünde zalimler ve kâfirlere buğzetmek dini tasavvurun tatbikatı icabı değil midir? Elbette. Ancak sormak gerekmez mi? Ne bu kapsamdadır, ne ise değil?

Hani derim ki, emperyalist, kapitalist, Siyonist, mason, komünist, materyalist düşünsel, siyasal, ekonomik güç odaklarını zalimler ve kâfirler olarak alırken; bireysel insan varlığı ve hürriyeti kapsamına bağlamıyorsak sözü eyvallah.

İşte tam da bu noktada, şunu sormakta gerekmez mi? İnançlılığı ve inançsızlığı doğuran şartlar, manevi iklim nasıl tesis olmakta? Kim mümin ya da kâfir hatta münafık? Özellikle münafık yapısı gereği şeytani bir kurnazlık ikliminde şekillenmez mi? Kolayca ayırt edilen bir insan hali mi ki münafık, müminden kâfirden somutta eminiz?

Hz. Peygamberin yüzü suyu hürmetine Uhud’da ona münafıkların gösterildiği gibi sana bana da görünüyor mu be gafil insan denmez de ne denir?

Şöyle ki, kâfiri pirincin içindeki siyah taş, münafığı ise beyaz taşa benzeten söylem ne kadar da gerçekçidir halbuki. Kıssadan hisse, o beyaz taş dişini kırdığında anlarsın ancak gerçekliği.

Ülkemizde siyasi dönemlerin meydana getirdiği gelgitlerin, çalkantıların da tesiriyle o kadar kolay nefret, kin, husumet serpilip boy vermekte, vermiştir de. Bir de bunu zahire göre hükme bağlayıp, heyecan ve hamaset dozu yüksek nutuklar irat edeceğiz öyle mi? İnsan şaşar böylesine. Sonuçları da hüsrandır çok defa.

Nihayet, yaşadıkça kaç defa fikrimiz değişmez mi? Unutmamalı ki, ancak ölüler nettir. Yaşayanlar brüttür, efendiler! Gelecekte insanlar, olaylar hakkında fikrinin değişmeyeceğinin garantisi var mı? Mezarlıklar son sözünü söylemiş insan dolu. Oysa hayatta olan insan yanılmadığını, ilerde fikir ve intibalarının değişmeyeceğini nasıl garanti eder?

İster dini kavramların lafzi hallerini somut insan varlığına birebir giydirin, ister siyasi görüşler üzerinden insanları dalalette yahut hıyanette görün, bu algılamamızda yanılmadığımızın hiçbir garantisi bulunmamakta.

Görünen o ki, kavramlar ve olgular üzerinden yaşamı, dünyayı, toplumu, insanlığı ölçmekten öte bir köy görünmemekte bizlere.


L.T.


















Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
-hakkaniyetli olmak ama nasıl?- Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz -hakkaniyetli olmak ama nasıl?- yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
-HAKKANİYETLİ OLMAK AMA NASIL?- yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
JoseEco
JoseEco, @joseeco2
17.12.2020 00:06:17

https://youtube.com/watch?v=6jMPOU45bjo



Sevgiler... CaNMaYBuLL
JoseEco
JoseEco, @joseeco2
17.12.2020 00:06:10



JoseEco tarafından 17.12.2020 00:11:08 zamanında düzenlenmiştir.
Serap IRKÖRÜCÜ
Serap IRKÖRÜCÜ, @serap-irkorucu
16.12.2020 20:53:39
"Nihayet, yaşadıkça kaç defa fikrimiz değişmez mi? Unutmamalı ki, ancak ölüler nettir. Yaşayanlar brüttür, efendiler! Gelecekte insanlar, olaylar hakkında fikrinin değişmeyeceğinin garantisi var mı? Mezarlıklar son sözünü söylemiş insan dolu. Oysa hayatta olan insan yanılmadığını, ilerde fikir ve intibalarının değişmeyeceğini nasıl garanti eder?"

Yazınızın özeti gibi olan bu paragraftan esinlenerek aklıma geldi:
- "Değişmeyen tek şey değişimdir."( Heraklitos)
- "Bana doğru gibi gelen hiçbir şey yoktur ki yanlış gibi de gelmesin." ( Montaigne )

Kavramları ve yaşananları (üstü kapalı değinerek de olsa) sorgulayan ve sorgulamaya açıklık da bırakan yazınızı 'Günün Yazısı' taltifiyle beraber içtenlikle kutlarım.

Saygılarımla...
Etkili Yorum
Yekta Attila
Yekta Attila, @yekta-attila
16.12.2020 20:44:12
Üstadım, yazınızı biraz muzipçe buldum...
Bir çuval pirinci ortaya koyup, "Haydi bakalım! İçindeki, pirinç şeklindeki beyaz taşı bulun!" der gibi...:)))
O zaman, ben de şu sözü hatırlatıyorum...
"Aşırı adalet, adalet değildir"...
Mesela, bir çocukla bir ızbandutu aynı sofraya oturtup, "Doyurun karnınızı" demek ne kadar adaletli olur?...
Ya da bir alkolikle bir mazbut kişiye eşit para verip, "Helalinden ihtiyacınızı karşılayın" demek...
İster istemez bu muhakeme bizi şuraya getiriyor (getiriyor olsun): Yetkiyi aynı aşamaya gelmiş kişilerden hangisine vereceğiz?...
Kıstasımız ne olacak?...
Haydi, buyur bakalım, çık işin içinden...

Üstadım, hoşgörünüze güvenerek, biraz da ben muziplik yapayım, dedim...:)))

Selam ve saygılarımla.
levent taner
levent taner, @leventtaner
16.12.2020 17:08:47
Naçizane yazımı günün yazısı olarak değerlendiren kıymetli "Edebiyat Kurulu" başkan ve üyelerine şükranlarımı sunarken; gerek sayfama ziyarette bulunmak nezaketi gösteren gerekse güzide beğeni ve yorumlarıyla sayfamı taçlandıran değerli hocalarımı da saygıyla selamlıyorum

Çalışmalarınızda başarılar dilerim

/Esen kalın...Hoşça kalın/
Sevay
Sevay, @sevay
16.12.2020 10:38:43
Herkes şu anda bilim adamı edasında...
Gücü eline geçiren kral tahtına oturuyor.Ìnsanların duygularıyla,düşünceleriyle alay ediliyor,nerdeyse tüm değerlerimiz yok olma noktasında.Insanlık adına utanç taplosu çiziliyor,kimsenin sesi çıkmıyor.

Biz bizi,kendimizi unuttuk.Askıda asılı kaldı insanlık.

Emeğinize,yüreğinize sağlık ,sağlıklı,mutlu kalın...

Sevay tarafından 16.12.2020 10:39:57 zamanında düzenlenmiştir.

Sevay tarafından 16.12.2020 19:18:39 zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
16.12.2020 05:53:46
Güne eşlik eden değerli kaleminizi kutluyorum dost yazarım.
Etkin anlatımızın daha çok insana ulaşacağını bilmek mutlu etti.
Sonsuz saygılarımla Levent Bey
asude_vuslat
asude_vuslat, @asude-vuslat
16.12.2020 01:44:49
"Mezarlıklar son sözünü söylemiş insan dolu. Oysa hayatta olan insan yanılmadığını, ilerde fikir ve intibalarının değişmeyeceğini nasıl garanti eder?"

...

evet katılıyorum, çok doğru bir tesbit ve bir çok doğruyu dile getiren güzel bir makale kaleme almışsınız

dilerim çok okunur ve faydalanabilir

tebrik ediyorum günün yazısını

saygılarımla...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL