Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Serap IRKÖRÜCÜ
Serap IRKÖRÜCÜ

BİR VOLKAN Kİ...

Yorum

BİR VOLKAN Kİ...

20

Yorum

8

Beğeni

0,0

Puan

1467

Okunma

Okuduğunuz yazı 27.11.2020 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
BİR VOLKAN Kİ...

BİR VOLKAN Kİ...

BİR VOLKAN Kİ…

Zili her zaman olduğu gibi kendi özgü ritmiyle çalınca oğlunun geldiğini anlayan annesi hemen kapıyı açtı. Her zaman olduğu gibi bir süre sessizce bakıştılar.

Gece siyahi saçları ve kirpikleri, gülümseyen dalgalı yeşilli gözleri, güçlü çene yapısı ve dolgun dudaklarıyla bir erkek güzeliydi Volkan. Kapıya denk boyuyla bir risk yaşamamak için her zamanki gibi hafif eğilerek girdi içeri. Sırt çantasını sıyırdığı gibi annesini kucakladı ve çığlık çığlığa bir tur döndüler.

Anne oğul aşkıydı onlarınki. Fiziki benzerliklerinin dışında o kadar çok ortak noktaları vardı ki…

Düşmemek için sıkı sıkıya sarılan annesi oğlunun antrenman sonrası nemli vücudunu fark etti:
- Hemen duşa gir, ben de yemeği hazırlıyorum, dedi.
…………………………………………..

Çok severek yıllarca yaptığı hemşirelik mesleğinden gününü doldurduğunda hemen emekli olmuştu. Yıllarca görevleri ve nöbetleri gereğince çocuklarının en özel anlarını yaşayamamış, hep sonradan dinlemişti. Kızı üniversiteyi kazanmış, oğlu da liseye başlamıştı o zamanlar. Artık tüm zamanını onlara ayırmak, onlarla her anı doya doya yaşamak istiyordu.

Hemen mutfağa gitti, oğlunun çok sevdiğini bildiği için hazırladığı yemekleri masaya dizmeye, bir taraftan da salatayı hazırlamaya başladı. Biraz sonra ana - oğul masa başında günlük yaşadıklarını paylaşıyorlar, babalarının gelmesini bekliyorlardı.

Volkan lise son sınıftaydı, çok sportif bir yapısı olduğu için birden fazla sporda madalyaları kupaları vardı. Salonda bunları yerleştirmek için babası ayrı bir köşe hazırlatmış oraya bile neredeyse tıka basa sığmıştı hepsi. O gün antrenmanda olanları paylaşırken her zaman olduğu gibi bunları tiyatral yeteneğini kullanarak anlatıyor, annesi de eğlenerek onu dinliyordu.

Biraz sonra, lise müdürlüğü yapan baba yorgun ama mutlu bir ifadeyle geldi. Evlerinde o kadar huzurluydular ki kapıda tüm sorunlarını bırakıp içeri girmek onların ortak yapısıydı.
- Size bir müjdem var, bu hafta sonu dağa pikniğe gidiyoruz!..

Oğlunun hafta sonlarının hep dolu olduğunu bilen annesi bir an durakladı, delikanlı kısa bir süre düşündü ve :
- Öğleden sonra olursa olur, sabahtan sınavım var baba, dedi.

O pazar üniversite sınavına girecekti ve lisede birinciliğe yakın olduğu için ondan çok yüksek bir başarı bekliyorlardı.
………………………………………….

Annesi iki kız kardeşti, Volkan da ailenin tek erkek torunuydu. Bu özenci içinde kalan dede, yıllarca Volkan’a soyunun devamı gibi bakar, onun başarılarıyla çok övünür, yakışıklılığını da ( kendine çok benzediği için olsa gerek ) anlata anlata bitiremezdi. Emniyet müdürlüğünde üst düzeylerde yıllarca görev yaptıktan sonra sonunda o da emekli olmuş, onlarla daha çok görüşebilmek için de yakın siteden ev almışlardı.

Akşamüzeri damadını telefonla aramış ve hafta sonu pikniği için kafasında her şeyi ayarladığını, onların hiçbir şey yapmamasını, geçerken onları da alacaklarını söylemişti. Torununa üniversite sınavından gelecek başarı garantili sonucu için erken bir ödül gibi ziyafet vermek istiyordu.

Sınav sabahı üçü evden çıktılar, Volkan sınavdayken onlar okulu gören bir mahalle kahvesinde oturup heyecanla çıkışını beklediler. Kapılar açıldığında neredeyse en son o çıktı. Yorgun ama çok mutlu görünüyordu. Okul sınavlarında olduğu gibi yine en son o vermişti kağıdını. Acelesiz yürürken kollarını yana açıp onları aynı anda kucakladı. Sarmaş dolaş arabalarına yürüdüler.
……………………………………………………

Kalabalık piknik alanlarını sevmedikleri için dağ yolu boyunca kimsenin olmadığı tenha yer aradılar. En sonunda gözlerine kestirdikleri yer çok güzeldi ama iniş çok dikti. Arabadan inip yol boyunca defalarca gidip geldiler, kararsız kaldılar. Aşağıda çamlık, dümdüz, tertemiz bir alan vardı ama… iniş!...

- Bana güvenin, ben varım yanınızda, dedi Volkan. Hepinizi tek tek kucaklar indiririm, eşyaları da taşırım, hadi düşünmeyin hadi!.

Çalılara tutuna tutuna, arada bir kahkahalarla kaya kaya teras gibi, sanki onlara ayrılmış yere indiler. İniş zorluğundan olsa gerek daha önce kimse buraya gelmemiş gibiydi, otlar bile ezilmemişti. Bir süre şehrin mükemmel görüntüsünü seyrettiler, ardından acıktıklarını fark edip hemen hazırlıklara giriştiler.

Kız, anne, anneanne yemekleri ve salataları masalara dizmeye başladılar, erkekler çok başarılı oldukları mangal işini üzerlerine aldılar, hemen kuru dallar toplayıp mangalı düzenlenmeye başladılar... Biraz sonra dumanlar tütmeye kömürler çıtırdamaya başlamış, soslanmış etleri mangalın yanında yerini almıştı.

Tenisten yüzmeye, basketten atletizme kadar birçok dalda derecesi olan Volkan’ın içinde silah kullanma tutkusu hep vardı ama babası atış talimi yapmanın yaşı olmayacağını, iyi bir üniversite kazanırsa oradaki saygın kulüplere katılarak onu da yapabileceğini söylemişti. Bugün onun günüydü nasılsa, hayır demezler diye düşündü, şımarma hakkını ilk kez kullandı. Mesleki alışkanlıktan dolayı dedesinin hiç ‘boş’ gezmediğini bilirdi. İşlerini de bitirmişlerdi.

- Dede, bak burada kimse yok. Bana atış öğretsene!.. dedi.
Babası kaşının altından bakıyordu, görmezden geldi. Dede, kendisinden bildiği bir şeyin öğretilmesinin istenmesinden memnun:
- Evet, olabilir, hadi bakalım!.. dedi.

Muhtemelen aşağıya inmeye cesaret edememiş, ama daha kenardan manzara seyretmek istemişlerin birinin ayağından kaymış olan tek bir tokyo terlik buldular ve uzaktaki bir ağaca dayayıp onu hedef tahtası yaptılar. Birkaç atış karavanaydı ama sonra hedefi yakalamaya başladı Volkan, Dede çok sevinçliydi bu kadar çabuk öğrenmesinden. Bir kez daha ateş etti, silah tutukluk yaptı. Dedesi, onu düşen tokyoyu düzeltmeye gönderirken o da neden tutukluk yaptığını anlamak için silahı kurcalamaya başladı.

Volkan birkaç adım uzaklaşmıştı ki tek bir silah sesi duyuldu. Delikanlı olduğu yerde mıhlanmış gibi durdu, anlamayan gözlerle dönüp dedesine baktı sadece, olduğu yere yığıldı.

Ondan sonraki saatlere kanat gerekiyordu aslında ama sanki zaman durmuştu. İki yaşlı adam ve üç kadın, kimi aşağıdan iterek kimi yukarıdan çekerek Volkan’ı yola çıkarmaya çalışıyorlardı... Cüsseli delikanlıyı taşımak hiç kolay değildi... Bazen çıktıklarından daha fazla aşağıya kayıyorlar…. Sonra tekrar silbaştan… Çığlık çığlığa, neresi denk gelirse Volkan’ı oradan yakalamaya çalışıyorlar… Onu aşağıya kaydırmamak için olağanüstü bir çaba harcıyorlardı. Bir taraftan dua ediyorlar bir taraftan onu konuşturmaya çalışıyorlardı. Tam bir can pazarı yaşanıyordu!...

Çok uzun sürdü yola ulaşıp onu arabaya taşımaları. Dede hıçkıra hıçkıra ağlarken arabayı kullanmaya çalışıyor… annesi yarı bedeni arkada ritmik hareketlerle her yerine dokunmaya çalışarak oğlunu seviyordu sürekli. Anne taşlaşmıştı sanki, hiç konuşmuyor ama gözlerini bir an olsun oğlundan ayırmıyordu. Babası kucağına yatırdığı oğlunun başını göğsüne yaslamış, kollarının altından sarılarak kendine yakın tutmaya çalışıyordu. İri yarı delikanlıyı arabaya yatırarak da zor sığdırmışlardı.

Baba – oğul sürekli göz gözeydiler.

Her yer kan içindeydi.

- Baba, ölmem değil mi? Ben daha çok gencim, ölmem değil mi baba?
- Nerden çıktı oğlum, sen aslan gibisin, biraz daha dayan az kaldı… diyordu baba inanmadan…

Hastaneye ulaştıklarında Volkan, arkasında bıraktığı herkesi yakmış, kendi sönmüştü!..

………………………………………..

Aylar sonra gelen puan kartında okulundaki en yüksek puanı o almıştı. Aldığı puanla istediği bütün bölümlere de girme hakkı kazanmıştı!..

Baba hemen emekliliğini istedi, bir yıl sonra tanınamayacak kadar çökük ve zihnen darmadağınıktı. Kızı için ayakta durmaya çalıştığını söylüyor, neyi kaç kez tekrar ettiğinin farkına varamıyordu.

O güne kadar saçlarında tek bir beyaz teli olmayan annenin simsiyah saçları altı ay sonra pamuk gibiydi artık. Üstelik bu kadar büyük acıya rağmen kimse onun tek bir damla gözyaşı döktüğünü görmedi.

Sabit gözlerle görmeden bakıyordu sanki. Bütün taziyeleri başıyla sessizce onaylar, hiç konuşmazdı.

“HAFİF ACILAR KONUŞABİLİR AMA DERİN ACILAR, DİLSİZDİR!..” ( Seneca )


24.11.2020 Serap IRKÖRÜCÜ


Günün Yazısı olarak paylaşımımı değerlendiren Seçki Kurulu’na ve ilgi gösteren arkadaşlarımıza çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle... Saygılarımla.


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir volkan ki... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir volkan ki... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR VOLKAN Kİ... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
himmet aygüt
himmet aygüt, @himmetaygut
28.11.2020 23:19:39

popilist öyküleri size yakıştıramayanlardanım ben öğretmenim,
sırtınızda ülkenin bunca yumurta dolusu küfesi varken hem de...

eyvallah.
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL, @serhatbingol
28.11.2020 23:15:13
Kıymetli Serap hocam çok üzücü ve etkileyici bir yazıydı. Nasıl bir yorum yapmak gerekir bilemedim ama oldum olası silahtan nefret ederim. Ancak hani insanın sevmediği ot burnun dibinde bitermiş diye bir laf var ya o misal, aile büyüklerimin görevlerinden dolayı evimizden silah hiç eksik olmamıştı. Çok şükür bir kaza bela yaşanmamıştı ama silahın olduğu yerde bu tür kazaların olması hep mümkündür.

Günün yazısını ve kaleminizi gönülden kutlarım.

Saygı ve sevilerimle
Serkan BOL
Serkan BOL, @serkanbol
28.11.2020 21:10:41
Ne kadar profesyonel olursak olalım silahtan uzak durmak gerekiyor. Eğitim alınacaksa da tam yerinden alınmalı. Aksi olunca sonuçları çok ağır olabiliyor. Bir anda herkesin üzerine titrediği birini bir hiç uğruna kaybetmenin derin acısını herkes iliklerine kadar yaşar. Yıllar geçse bile bu acı dinmeyecektir. Hayatın acı yönü işte! Planlamak yetmiyor bazen.

Bu acı öyküyü çok güzel kaleme almışsınız değerli hocam. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Güne gelen eserinizi ve sizi kutlarım.

Saygılarımla....
asude_vuslat
asude_vuslat, @asude-vuslat
28.11.2020 19:28:48
çok üzücü ):


tebrikler Serap Hanım...
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
28.11.2020 18:41:40
Kutluyorum saygı değer hocam.

Saygılarımla.
Hüznümün Hüznü
Hüznümün Hüznü, @huznumun-huznu
28.11.2020 16:59:34
Silahla oyun olmaz ki,eşim silahını temizlerken mermi sıkışmış ve evde patlamıştı.O zaman çocuklar şans eseri odalarınday dı , kurşun koltuğu parçaladı.
Daha sonra da asla mermiler ve silah aynı yerde olmadı .
Yazınızda ki durumu düşünmek bile korkunç ,Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın.
Anlamlı yazınızı candan kutluyorum ,tebrik ederim.
 Enûma Eliš
Enûma Eliš, @enmaeli
28.11.2020 16:15:21

İnsan, ne kadar üstün yeteneklere sahip olsa da, ne kadar güçlü kuvvetli olsa da bir anda tüm bu özellikleri yerle bir olabiliyor.

Hikâyenin yakıcı yanı, içimizi, ismiyle müsemma yaktı. Bununla beraber insanın o anki çaresizliğini de derinden hissettirdi. Sevdikleri evlatlarını, o yardan yukarı çekiştirip sürüklerken, ağacın, otun, taşın toprağın her şeyin yardımına o çaresizse muhtaçlığı duyumsadım.

Üzücü, hem etkileyici bir yazı idi… etkisi üstümüzde kalan.
Saygı ve selamlarımla.

Sevay
Sevay, @sevay
28.11.2020 11:25:24
Nice hayatlar söndü silah sevdasından,Allah hiç kimseye bu acıları yaşatmasın.

Çok üzücü bir yazı ama maalesef gerçeğin ta kendisi.
Yüreğinize ,emeğinize sağlık,sevgiler..
ahmetörnek
ahmetörnek, @ahmetornek2
28.11.2020 04:18:29
:((
Serap hocam!
bu gün ankaraya oğluma gittim
volkanın annesiyle sarıldığı gibi sarıldık ki anneleri yok...
annesinin yerine de kucakladım onu...

yazının sonunu okuyamadım kötü bir şey olacak diye!
okumayacağımda ne olur kötü bir şey olmasın.... ne olur :((
deniz-ce
deniz-ce, @deniz-ce
28.11.2020 02:58:56
Okuduğuma pişman oldum:(
Allah kimseye yaşatmasın bu acıyı.
Ve kalemimiz güzel şeyler yazsın dilerim.

Sevgiler öğretmenim.
Bir Eflatun Ölüm
Bir Eflatun Ölüm, @bir-eflatun-olum
27.11.2020 21:29:58
Siz ne yazsanız, keyifle okunur da işin içine “gerçeklik” girdiğinde, yazılanın cazibesi de dikkate değerliği de artıyor sanırım. En azından benim için...

Yine hayranlık duydum kaleminize! Cânım Türkçenin tadına varıyor insan sizi okurken. Öykünün çekiciliği de cabası! Böyle bir sona hazırlıklı değildim gerçi.

Tebriklerimle... Sevgilerimle...
tasikardi
tasikardi, @tasikardi
27.11.2020 14:39:06
Cok etkilendim...kutluyorum...
MÜSLÜM BAYRAM
MÜSLÜM BAYRAM, @m-sl-mcbayram
27.11.2020 11:38:29
Gerçek bir volkan yanardağ yangınını ancak Mevla'm söndürebilir
kim bilir...

tarifi zor duygular
donduruyor kalbimi
nedir ki inan, inan bilmiyorum
yoktur cevherde tek bir teselli

dedim sustum
Nice saygılarımla
Ahikartal
Ahikartal, @ahikartal
27.11.2020 10:17:20
10 puan verdi
Çok esef verici verici bir trajedi.Rabbim korusun böyle felaketlerden.Çok mu elzem silah taşımak ve onunla eğlence amaçlı dahi olsa atış talimi yapmak.İnsan ne kadar bilinçli olursa olsun silahın asla şakası olmaz.Geride cok büyük bir enkaz bırakıyor.Cok kötü bir durum .
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
27.11.2020 09:34:12
Serap hocam,

Öykünün gerçek olduğunu yorumlardan okumasam öyküdeki aktarımdan kaynaklanan bazı hataları konuşacaktım. Ama gerçekmiş.Bu ''gerçek'' sözcüğü edebiyatı da anlamsız kıldı şu an. Kendi oğlumu düşündüm. Ne tuhaf... Ne kadar benciliz.

Sevgilerimle...

İBRAHİM YILMAZ
İBRAHİM YILMAZ, @ibrahimyilmaz1
27.11.2020 08:11:22
Usta bir kalemden "Silahlara Veda" ettiğim günü de anımsatan bir güzel öykü okumak güzeldi.
İnsan en anlaşılmayan bir yaratıktır. barıştan, dostluktan, sanattan dem vurulur. barış ödülleri verilir (!)
ABD'nin bilmem kaç başkanı vurularak öldürüldü. Yine aynı ülkede silahların en babası imal edilir. Hele ülkemizde silahlanma çılgınlığı yaşanıyor. Niçin, kimse olumlu yanıt veremez. Köy okulunda piyes için okula getirttiğimiz silahla öğrencimi vurmama saniye kalmıştı. Ve töbe ettim silahı elime almaya... o olaydan sonra...
Dilerim silah silahlar hep susar, kapanır silah fabrikaları.
Ve böylesi özgün temelı öyküler yazılmaz.
Kutların algı gücünüzü ve akıcı anlatımınızın güzelliğini.
Emeğe ve sanata saygımla.
Dilek USTA
Dilek USTA, @dilek-usta
27.11.2020 01:46:18
10 puan verdi
Hayat ne garip değil mi ?
Siz planlar yaparken o kendi planını çoktan uygulamaya koyarak tüm yaşamınızı bazen alt üst edebiliyor.
Çok hüzünlü ve olması muhtemel bir hikaye."Tanrı kimseyi evladıyla sınamasın" derler.Hakikatten çok acı bir olay.Olacakları önceden kestirebilme yetisine sahip olabilseydik keşke.
Canım Serap hanımcım kutluyorum değerli kaleminizi.
Sevgimle
Fatma Oral
Fatma Oral, @fatmaoral
27.11.2020 00:21:37
Tek kelimeyle çok üzücü. Bazı şeylerin dönüşü yok.

Yüreğine sağlık Serap Hocam.

Sevgilerimle.
İsabella
İsabella, @isabella342
27.11.2020 00:19:40
10 puan verdi
Allah’ım bu nasıl acıdır böyle. Dayanılmaz ki😔
İsabella
İsabella, @isabella342
27.11.2020 00:19:36
10 puan verdi
Allah’ım bu nasıl acıdır böyle. Dayanılmaz ki😔
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL