- 412 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ben Bunun Neresindeyim?
Ben Bunun Neresindeyim ?
Her yerde olan, aslında tek yerdedir. O tek yer, aslında heryer. Yani hiçbir yer! Herşeyden soyutlanamadığı için aslında hiçbir yerde değildir. Mekansızlık ile heryerde olmak ayırt edilemez. O halde "Ben" neredeyim? Varlık ortamında "Ben" neyi ifade ediyor? Büyük, ne kadar büyük; küçük ne kadar küçük? Tüm değerlendirmeler izafi yapılır. Tenis topunun futbol topundan küçük olduğu veya Dünya’nın Güneş’ten küçük olduğunun tespiti gibi. Evrendeki en büyük şey ile en küçük şey henüz bilinmiyor.
Ben, bunun yani evrenin neresindeyim? Bunun ilk akla gelen cevabı; Dünya’dayım, Güneş sisteminde, Samanyolu galaksisindeyim. Peki Samanyolu nerede? Evrende. Evren nerede? Heryerde. Yani hiçbir yerde. Esasen bende. Algılanan kadar bir ben veya evren vardır. En büyük ve en küçük nasıl algılanamıyor ve kıyas ile biliniyor ise "Ben" de algıladığı kadardır, algıladığı yerdedir. Bilmek için soyutlamak gerek. Evreni soyutlamak mümkün olmadığına göre Evren için bir yer tayin etmek imkansız. Evren her yer!
Ben kendimi evrenden soyutlayamadığım için evrenin her yerindeyim. Evrenin dışına çıkabilse idim evrenden ayrı bir "Ben" olabilirdim. O halde ben aslında evrenim ya da evren ben. Aslında "Ben" kendini nasıl ifade eder ise o dur. "Ben" dendiğinde heryerde olan veya hiçbir yerde olanı kast ediyorum. Yoksa sınırlanmış ve ölçülendirilmiş, kısıtlanmış olandan bahsetmiyorum. İnsan, benliğini evrenden soyutlamak için çabalar ki kendine ait bir alanı olsun. Oysa evren kadar alanı ben kapsar. Sınırlamaya çalıştığında tüm çabaları, sorun ve sıkıntı olarak kendine döner! Bu büyük bir araziye sahip olan birinin orada küçücük bir çadırı sahiplenip içinde sıkışıp kalması gibidir. Sahiplenmediği kalan kısım tarafından sıkıştırılır ve patlar!
Evren kadar olmak veya evreni kapsamak, evreni bir çadır gibi sahiplenmek de değildir. Evrendeki tüm işleyişe kendince müdahale etmeye çalışmak da değildir. Sadece evrenin işleyişini gözlemek. Kuantum fizikte çifte yarık deneyini hatırlayalım. Gözlem, işleyişi etkiliyor. Yani "Ben", evrende neyi gözlemliyor ise ona dair etkileniyor. Bu gözlemin kişiye özel olması, gözlemden memnun kalmak veya gözlemden rahatsız olmayı netice veriyor. Gözlemden rahatsız olmanın sorumluluğu dışa atılabilir mi? Gözlemci memnun olacağı gözlemi yapmalı. Önerilebilir. Kendini evrenden soyutlamak, sanal bir hariç oluşturuyor. Bu sanal hariç, sınırlanmış beni sarıyor ve "Hariç" olarak "Ben" den dışlanmaya çalışılan alan, şekillendirilmek istenir. Tüm evrenin o sınırlanan, çadıra hapsedilen "Ben" tarafından dizaynı hedeflenir. Bu hedef, beni bitmeyen bir mücadeleye sokar. Ayrıntıları herkes kendince açabilir.
Son tahlilde; ben, bunun neresindeyim? Sorusunun cevabı, her yerdeyim veya hiçbir yerdeyim. Ne kadarım? Herşey kadar veya hiç. Evrenden soyutlanmaya çalışılmadığında "Ben" evrensel olur ve işleyişi kendi gözlemiyle yapar. Neyi gözler ise onun için o vardır. Kendini küçümsemediğinde ya da büyüklemediğinde ("Ben", evren olduğundan büyüksemek de aslında evrenden ayrılmaya çalışılanan bir parça gibi olacaktır. En büyük bilinmediği için anlamsızdır!) ya da belirli kalıplara sıkıştırmadığında, çadıra hapsetmediğinde tüm evren kadar önem kazanır. Hatta evren, onun kadar önem kazanır. O halde ya her şeyi önemseyelim ya da hiçbir şeyi önemsemeyelim. Kısaca bir şeyleri evrenden ayrı sanmayalım.
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Aslında bilimsel temel arayışı yeterince yapılmıyor. İnsanlar kolay yol seçiyor. Kısa cevapla yetiniyor. Hiçlik konusu da aslında kolay ve kısa cevap yetiniminde kalıyor. İsimlere hapsolan zihinler yazıdaki Çadır hapsine benzer. Bazı insan kendini isimlere ve "izm" lere hapseder bazende hariçten hapsetmeye çalışılır.Kategorize ederek bilmek istenir.Saygilarimla
Ahmet Bektaş tarafından 10/4/2020 1:45:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bana, bilimsel temel arayan hiçlikle desteklenmiş panteizm gibi geldi yazınız.
Ahmet Bektaş
Erlik Aldacı
Sorun kategorize olmada değil bence, bilgiyi yanlış çekmecelerde koymada ve yapılandırmada.
Saygıyla.