Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
kader hamağı
kader hamağı

OTOBÜS

Yorum

OTOBÜS

4

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

905

Okunma

OTOBÜS

OTOBÜS

Alansa köyünde 4 yaşlarında bir çocuk otobüs sürmek isterse neyi otobüs yapardı bundan 44 yıl önce. Ne parlak fikirdi, ilkokul 3’e kadar okuyacağın tek katlı köy okulunun kapısının önündeki on basamaklı merdiveni otobüs olarak düşünmen. İlk basamağın en soluna oturur ve otobüsünü oradan sürerdin.

Gitmek istediğin yerler mi vardı senin de?

Peki neden otobüs? Ne güzelki, o yıllarda elektriğin olmadığını söylediğinizde buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon gibi bir çok aletin henüz yaşamdaki yerini almadığını söylemenize gerek kalmıyor. Daha bir çok şey evlerde yoktu o yıllarda. Yoktu ve mahallenin en zengin komşusuna gidip “Şeyyy, annemin selamı var. Akşam Zeki Alasya’nın filmi varmış, size gelip izleyebilir miyiz diye soruyor annem.” bile diyemezdiniz henüz. Neden otobüs sorusunun cevabını şimdi anlıyorum. O yıllarda bırakın köyde otomobil bulunmasını şehirlerdeki otomobil sayısı bile bir çırpıda sayılabilir çokluktaydı. O yıllarda otobüse binmiş olmanın olasılığı daha yüksek, otomobile binmiş olmandan. Bakmıyor görmüyor dinlemiyor gibi davransa da sağlam çocukluk hafızasıyla merdiveni otobüs yapma olasılığın daha fazla otomobil yapmandan.

Nereye gidiyordun o otobüsle? Yolcuların kimlerdi? Kimleri bindirir kimleri indirirdin? Molaların olur muydu? Tüm parasını bilete vermiş yolcuların neleri almak isterdi paraları olsaydı, zamanın mola süresi kadar durduğu dünyadan kopuk noktalara konumlanmış o mola yerlerinde. İkiye yararak ilerlediğin yolun iki kıyısında hangi manzaraları izlerdi yolcuların. Köylerin kasabaların yakınlarından geçerken tüten bacalara dalıp bulutlara çıkanlar olur muydu? Radyosu var mıydı otobüsünün? Hangi şarkıyı daha iyi duymak için sesi sonuna kadar açardın?

Bırak boş kalsın elim
Yol yakınken dönelim
Arkadaşım ol yeter
Böylesi daha güzel

...

Elbet bir gün buluşacağız
Bu böyle yarım kalmayacak
İkimizin de saçları ak
Öyle durup bakışacağız
Belki bir deniz kenarında
El ele mâziyi konuşacağız

....

Her gün güneş batana kadar sürdüğün otobüsünü okulun merdivenine park edip karşıdaki lojmana yani evine gittiğinde yatmadan önce pencereden otobüsüne bakar mıydın? Eğer baktıysan o otobüsü görme olasılığın sıfır. Evde bile lamba yokken olmayan sokak lambası otobüsü görebilmen için sana yardım edemezdi. Ama o otobüsün hep orada olacağını bilirdin. Çünkü o merdivenlerin otobüs olduğunu ilk kez birilerine söylüyorsun.

Babanın müdür olması sayesinde bir yıl erken başladığın ilkokul 1. sınıftan itibaren, tüm arkadaşların için merdiven olan o otobüs senin zihninde de merdivene dönüşecekti. Bu dönüşüme direndin bir süre ve terk edilmiş bir otobüsün içinden geçerek okula girdiğini düşündün. Birinci sınıfa başladığın yıl uzun boylu öğretmeninin ardından o kadar çok şey girdi ki çocuk dünyana, harfler ve sözcükler bu yeni dünyanın kuşları, rakamlar ve sayılar kelebekleri idi ve mavi göğünde beni oku beni yaz diye öte öte uçuyorlardı. Uçuşan onca şeyi gözlerini kapadığında bile görüyordun ve onları tüm arkadaşlarından önce okuyup yazmak istiyordun. Bu yeni dünya, merdiveni merdiven olarak öğretiyordu ve sen de öyle öğrenmeye başlamıştın. Derste öğrendiğin bilgilere o kadar inanıyordun ki yaz mevsiminin haziranla başladığını söyleyince öğretmenin, her gün babana soruyordun hangi ayda olduğunuzu. Nihayet 1 haziranın geldiğini haber aldığında hemen lojmanın karşısındaki çayırlara gitmiş, yaz geldi, yaz geldi, yaşasın bugün yaz geldi diyerek taklalar atmıştın.

Zihnimizin bir çöp klasörü var mıydı ve bazı veriler zamanla bu klasöre atılır mıydı? Öğretmenin her yılın müfredatı içindeki bilgileri sana öğrettikçe dağarcığına giren yeni bilgiler zihnindeki eski bilgileri dışarı itiyordu. Sistem de itilen bilgileri çöp klasörüne depoluyor olmalıydı. Merdiveni otobüs olarak düşünüşün ilkokul 1. sınıftan itibaren zihninin çöp klasörüne yerleşse de o oyunda kazandıkların, sonradan ailenle ya da tek başına yapacağın gerçek otobüs yolculuklarında tecrübeli bir binici yaptı seni. 1 numaralı koltuğa oturmayı ve şoförün hareketlerini izlemeyi ne çok isterdin bu gerçek yolculuklarda. Bir de sürekli 10 eksilen sayıların bulunduğu o tabelalara bakmayı çok severdin. 10’lu yaşlardayken Bursa’dan Erzincan’a gidişlerinizde “Erzincan 1020 km” tabelasından sonra “Erzincan 1010 km” tabelasını kaçırmamak için 10 km boyunca bakışını sağda sabitlemek ne kadar zordur bir çocuk için? Bunu hep başarır her yeni tabeladaki o 10 eksilmeyi keyifle yaşardın. Bitmek bilmeyen bu yolda Zara ve Hafik yazan tabelayı beklerdin bir de. Çünkü bu iki isim Erzincan’a yaklaşıldığının habercisiydi. Erzincan demek saçını onun gibi taramak, onun gibi güçlü olmak ve onun gibi hızlı yürümek istediğin Yılmaz dayın demekti. Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses yeni yeni meşhur oluyorlardı ve Hamdi dayında onların kasetleri vardı. Erzincan demek senin için özellikle şarkılarını cebinde taşıdığın Ferdi Tayfur demekti. İşte Zara ve Hafik tabelasına gelince bunlara yaklaştığını hissediyor ve sevincin kocaman oluyordu.
....

Otobüse binmek mi yoksa otobüsten inmek mi daha güzeldir? Bunu hala öğrenemedin.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Otobüs Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Otobüs yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
OTOBÜS yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bir Eflatun Ölüm
Bir Eflatun Ölüm, @bir-eflatun-olum
2.7.2020 12:21:44
Benim çocukluğumda da okul lojmanında geçmiş bir dönem vardır... Otobüsüm yoktu gerçi:) babamın sarı Renault’sunun aküsüne televizyonun bağlandığını ve tüm köyün bizim eve televizyon izlemeye geldiğini hayal meyal hatırlarım:)

Bahsettiğiniz şarkılar, sarı Renault’un teybinden yükselirdi. Bir de;
“At kadehi elinden, bin parçaya bölünsün
Dökülsün meyler yere, hatıralar gömülsün...”

vardı ki, benim favorimdi:) arka koltukta oturup burnum camda, şarkıya eşlik etmeye çalışırdım yarım yamalak...

En masum hallerimize götürdünüz bizi, teşekkürler!..
Serap IRKÖRÜCÜ
Serap IRKÖRÜCÜ, @serap-irkorucu
2.7.2020 12:13:52
Hoş geldiniz!...

Tüm yazılarınızı ve şiirlerinizi okudum.
Yalın ama heyecanını biraz daha hissettirmesi adına yazı dilinizin geşimesi adına yazı çalışmalarınızı ısrarla ve sıklıkla sürdürmeniz de yarar var.

Bu yazınızdaki hayal dünyanızın genişliği çok ilgimi çekti. 'Otobüs' yerine koyduğunuz merdivenin ilk basamağının solunda kim bilir nerelere gittiniz!... :))) O küçücük dünyayı sonsuz genişlikte büyüten bu işte!... Zihinsel yolculuklar... yani hayal gücümüz!...

Bu yazıda 'yaptığınız yolculuklardan biri'ni bizimle paylaşsaydınız, çok daha ilginç bir anlatım olabildi.

Genel olarak bir hatırlatma yapma gereği duydum: Yazım kurallarıyla ilgili hatalar çok çabuk göze batar. Eklerin yazımı ( bitişik - ayrı ), Özel adların büyük harfle başlaması, onun dışındaki sözcüklerin küçük harfle başlaması, ( vurgulanmak isteniyorsa ) (') içinde verilmesi... gibi özellikler dikkat etmenizde yarar var diye düşünüyorum.

Emeğiniz kutlarım.

Daha nicelerine Sayın Yazar.
Saygılarımla...

asude_vuslat
asude_vuslat, @asude-vuslat
2.7.2020 11:57:11
bu yazıyı okuyanlar o otobüse bineceklerdir inanın

çok güzel bir çocukluk anısı güne seçilenler var ya o bazılarından çok çok güzel bir anlatım

begendim ben

devam yazmaya diyorum

beklediğiniz (söz sultanı) ben değilim

umarım gelir ve otobüsünüze yetisir

otobüs duraktan kalkmadan (:

kader hamağı
kader hamağı, @kader-hamagi
2.7.2020 10:48:26
gerçek bir ustanın aracın çalışan motorunu bir kaç saniye dinlediğinde tüm arızaları anlaması gibi olur da bir söz sultanı yazdıklarıma uğrarsa ve arızaları, eksikleri bildirirse koşar adım yazmak isteyen çırak olarak çok memnun olurum.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL