6
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1036
Okunma
Niye yansın efendim, veryanmasın!
Sadaka ve zekat kültürü modern çağın girdabını oluşturmaya devam ediyor. Arabın sosyolojisi bize uymadığı gibi, coğrafyası da düşünce şeklimize Anadolu’ya uymuyor. Lakin çöl kültürü ve anlayışını bozkır ve orman kültürüne yukarıdan bastırır şekilde halka ve küçük çocuklara dayatıyoruz toplum olarak. Geçmiş zaman anlatılarında olan şuydu: Biri çıkardı ve zalim düzene çomak sokardı. Bunu peygamberler tarihinde görebilirsiniz, terazinin kefesinde peygamberler ve taraftarları güçlü duruma gelince ve karşı olduğu zalimliklerin felsefesini, rengini kendine uydurup değiştirip zalimleşmeye başladığında ise bu dinist zalim düzene çomak sokmak ozanlara ve şairlere düşmüştür. O yüzden gerçek şair ve ozan’ın başı dertten kurtulmaz.
Savaş dönemlerinde teknolojinin gelişmesi gibi eleştiri, inceleme ve tartışma dönemlerinde de şiir gelişir. Ukalalığı iyi bilirim, cahil cesaretim haddinden fazladır. Lakin hece şiirinin neye denk geldiğini ve ilmini de bilirim, cesaretimin alevlenmesi de belki bu yüzdendir.
Söz konusu hece şiiriyse ve şiir de asırlardır, ozanların ve şairlerin dilinde, saraya, lorda, beye, paşaya, valiye, zalim düzene karşı bir başkaldırıysa, öncelikle hece şiirinde eleştirilerin dozu artırılmalı. Bunu yapan kalemleri gördükçe ister dinli olsun ister dinsiz, ister a olsun ister b seviniyorum umut mumuna kibrit çakıldı gibisinden. Lakin zalime karşı halkın sesini haykıran şairin, zalime bahane bulmasından tiksiniyorum. Bunu genelde devlete, dine ve ideolojisine kul olanlarca yapılıyor.
Şiir; dinistlerden başlayarak her türlü hegemonyaya karşı özgürlüğün sesidir, çığlığıdır.
Geçim sıkıntısından kendini yakanın hakkını ejderha meyvesi yiyenlerden sormak şiirdir.
Hayatı alt üst olmuş, zulmü artık iliklerinde hisseden kişilere çıkış yolunu parmaklarıyla kazan da şiirdir.
Maşukun nedensiz ızdırabını anlatan da, aşığın sitemini dile getiren de şiirdir.
Anne merhametini, baba güvenini, dost dayanışması da şiirdir.
Kendi hayatını anlatarak, senin gibi aynı toplumda yaşamış onbinlere, yüzbinlere, milyonlara ses olmak demektir şiir. Vb vb vb.
Lakin şiir, ilmini bilmeden ilmini bilene karşı öznel çıkarımlarla yukarıdan bakmak değildir.
Eleştiriyi kaldıramayıp veryansın etmek çocukluktur. Aramızda ihtiyar çocuklar çok. Biz de ihtiyarlayacağız elbet.
Fiziğin formülü bu. Eleştiriye teşekkür eder geçersin, eleştiri getirene karşı öznel çıkarımlarla şiirini ve kendini savunmaya çalışmak abesle iştigal etmektir. Zamanında bunları çok yaptım..yapmışım!
İşin görünen gerçeği şu; kendimize çuvaldız batırmayı bilmiyoruz lakin bir başkası toplu iğneyi batırıverdiğinde elimize kılıcımızı silahımızı alıp savaş başlatıyoruz.
Serbest şiir daha projelendirilme aşamasında, formülü yok, geleneği yok, temeli kazılıyor. O yüzden serbest şiiri biçimsel yönden eleştirmenin akademik boyutu daha oluşmadı veya ben bilmiyorum. Lakin şiir, az sözle çok şey anlatmak ise düz yazıdan farkını göstermelidir.
Hece şiiri ise serbest şiir gibi değil. Hece şiiri; kuralı, yapısı, ayaklısı, ayaksızı, planı,durağı, kafiyesi, ses olayları, durakları vb ile kendi babayasası olan bir ilimdir.
Ben şahsen düğün davetiyemi bile bir şair abimden bir kıta isteyerek hazırlamıştım ve dahi kullandım..:)
Şahsen ilgilisi var ise; Dijital Hiyeroglif ile Yalnızlık Fırtınası I ve II adlı şiirlerimin eleştirilmesini, en acımasız şekilde bile olsa, isterim.
Şair doğulmaz, olunur. Olmaya çaba harcarsanız bir gün mutlaka devlet ve din zulmü sizi bulacaktır. Fazıl Say, Ömer Hayyam’dan bir rubai paylaştığı için tiveterda, soruşturma geçirdi. Yani devlet zulmüne maruz kaldı! Dinist zulmüne maruz kalan birisi de sanırım geçmiş yakında dönemde öldürülen Turan Dursun’du. Madımak gibi olaylarda dinist zulümleridir belki de. Kuşağım ve kültürel baskıdan dolayı bazı gerçekleri görmek zaman alıyor, alacaktır.
İnternet edebiyat ve şiir sitelerinde kendi ligimizi kuruyoruz sanırım. 30-40 yıldır bir yol alınmıştır değil mi?
Hece şiirinde en önemli olan kuranlar.:
Olmazsa olmazımız; eşit hece sayısı. İstisnalar kaideyi bozmaz.
Kök,gövde, göz ve kulak ve varsa yabancı kelimelerden oluşturulan kafiyelerdeki ses ahengi.
Yarım, Tam, Çapraz, Sarmal, Geniş, Tunç, Cinaslı.
Duraklar.İstisnalar kaideyi bozmaz. Toplam duraklar içinde hangi durak ölçüsü fazlaysa odur. 12 mısralık 11’li bir hece şiirinde 7 adet 6+5 durağımız varsa, durağımız 6+5 dir. Geri kalanı size kalmış, 443 de 74 de aralara serpiştirebilirsiniz. Baştan aşağı aynı durağı kullanmak da sağlam bir gelenektir.
Ayaklar olmadan ayakta kalamaz her hece şiiri. O yüzden ayağı öğrenmeden ayaksız aylaklık yapmak sadece sizi debelendirir. Çok debelendim, bilirim.
Ve lütfen copy paste yorum yapmayın, her şiirin altına aynı yorumu yapıştırmayın.Çok iğrenc ve saygısızca.
Yine günümüzde, kitaplı ve kitapsız, dergili ve dergisiz ayrımı da ortadan kalkmıştır. Artık yeni çağın pek bir kitaba ve dergiye, şair yazar birliğine ihtiyacı giderek azalmaktadır. Eski işi onlar eski...
Derdimiz şiirse, öznelin derdi bizi germemeli, bu gerginlik; yeni başlayanları veya siydik yarıştıranları gereksiz tartışmalar yüzünden gönlü buhrana uğratır. O yüzden nesnel olabilirsek, ne ala. Olamazsak debelenmeye devam.
Mesela benim gibi 500’e yakın şiiri olup da heceyi anlayamayan insanlara şair demek bile nefes israfıdır.
Nice 100 şiirleri geri dönmemecesine sildim, delete ettim, kağıda bastıklarımı yaktım. Şu site edebiyat defteri mümkün kılsa şiir silmeyi belki yüzde 30-35 civarında bir temizlik daha yapacağım. Eskiden şairlerimizin 4-5 şiir kitabı çıkarmışsa sadece belli başlı şiirlerini her kitabına da almıştır, genelde eleye eleye 2. kitaba geçmiştir, 3. Kitabı farklı türde yazmıştır gibi..
Bunun gibi, aslında sitemize bir önerim de olabilir. İsterse ücretli olsun, diyelim ki 300 şiirimiz var bunların 82 tanesini bir pdf ye aktaracağız ve bu pdf kitabımızda şiir listemizde yerine alacak. Yine de teknolojinin sağladığı kolaylık olarak pdf kitabındaki şiirlerde de değişiklik yapabileceğiz. Pdf de şimdilik bu mümkün değil sanırım. Başka bir program da olabilir. Sonradan şiir yazmaya devam edebiliriz. 2. Veya 3. Pdf kitabına.
Ve yine bu pdf kitapları indirmek isteyenler de site ücretini alacak, belli bir kısmını da şaire aktaracak. Ekonomik vaziyetler ve kurallar gibi..Altcoin teknolojisinden faydalınabilinir felsefesini biliyorum ancak teknik yönden yazılımcı gerek.
Lakin internet edebiyatımızdaki bir açmazımız da her türlü sınıftan, dinden, düşünceden vb insanın bir arada bulunması. Evhanımı, emekli, öğrenci,memur, işçi, zengin, fakir, doçent, öğretmen,imam,doktor, savcı, kaymayakam, hizmetli, özel işlerde çalışan,saray soytarısı, işveren vb ve yukarıda belirttiğim gibi 15-20 li yaşlardan 80 yaşına kadar bir büyük yelpazede de ahengi yakalamamız zor.
Zamanındaki Usta Çırak ilişkisi artık internet sayesinde başka bir seviyeye atladı. Bunu görmek de önemli. Gruplaşmalar mutlaka olur, lakin söz konusu şiirse, hepsi bir kenarda tutulmalıdır.
Rahmetli olup olmadığını bilmediğim bir üstat’dan 10 madde halinde öğüt istemiştim sanırım 15-16 yıl önce olmalı, tek bir maddesi aklımda kaldı,mealen;
“Eğer bir tartışmaya, eleştiriye gireceksen veya cevap vereceksen 1 gün bekle sonra cevap ver.” Elbette o gün için bunun derinliğini anlamamıştım. Dinleyen olursa üstadın öğüdünü aynen tekrarlayabilirim.
Eğer bir tartışmaya , eleştiriye gireceksen veya bir konuda cevap vereceksen 1 gün bekle..
Lütfen hece şiirlerinde eleştirinin dozunu artıralım. Şiir altlarında yorumyazarken zolayarak eksik gedik bulalım. Gönül kırmadan dile getirelim. Ve buna da hazırlıklı olalım. Sinirlenmeye gerek yok. Özelden değil şeffalık yasası gereği genelden! Teşekkür edin geçin, çünkü artık has bir eleştiri altın gibi, btc gibi, aşk, sevgi, dostluk gibi değerlidir. Eleştirildiğiniz için sevinmek varken, ne diye bu veryansın efendim..
Ey gönlümün ve aklımın ve ikisinin arasında, göklerin ve yerlerin ve ikisinin arasında olan güç!
Bana, şiirin ustasına ve üstadına layıkıyla saygı göstermemi sağla.
Yıl 2005. Bir tartışmaya girmişim; sonradan bir gönül ehli tutup çıkarmış beni..
ve demiş ki;
Çırak Olup Pişmek Gerek
Ustalık zor iş Ekrem’im
Çırak olup pişmek gerek
Eğer yeterse mecalin
Çok engeli aşmak gerek
Biraz aşıklık var serde
Ustalık nerde, ben nerde
Nasip olur mu her ferde
Seller gibi coşmak gerek
Ne tepeyim, ne de dağım
Ne bostanım, ne de bağım
Henüz hamım, olacağım
Bir Taptuk’a düşmek gerek
Bu tel Sümmani telidir
Bu dil Mevlana dilidir
Bu yol Yunus’un yoludur
Yorulmamak koşmak gerek
Şairlik ölçülmez debi
Elbette aşktır sebebi
Patlamış bir volkan gibi
Kaynamak ve taşmak gerek
’Bana usta deme nezaketini gösteren Ekrem Akbunar kardeşime’
Şahin Yılmaz.
Esenlikler dilerim.
Saygı ve huzur yapışsın yakanızdan.