12
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
805
Okunma

Kaç yaşında olduğunuzu bilmeseydiniz, kaç yaşında olurdunuz? Satchel Paige
Bu cümle, bilincimizin algılarımızı ne kadar güçlü etkilediğini aktarırken bize bir sorgulama yolu açıyor.
Yaşımız, cinsiyetimiz, kariyerimiz, memleketimiz… gibi bir kısmı kimliğimizde de kayıtlı ve bizi etiketleyen özelliklerimizi bilmesek önce kendimizi sonra da birbirimizi algılamamız ve değerlendirmemiz nasıl olurdu acaba?
Bütün bu sayılanlar, sosyal yaşamda sınıflamanın gereği olsa da bireylerin birbirlerini değerlendirmesinde en geçerli kıstaslar olması ne kadar doğru olabilir?
“Ne insanlar gördüm, üstünden elbise yok,
Ne elbiseler gördüm, içinde insan yok.”
sözüyle Mevlana ‘insan’ olmanın özüne değinerek, asıl değere vurgu yapmış. Mevlana, hiçbir belirleme yapmadan sadece insana gönderme yaptığı bu cümleyi 13. yüzyılda söylerken evrim gereğince daha gelişmiş olması gereken insanoğlunun günümüzde bu değerlerden gitgide uzaklaşması çok düşündürücü.
Sosyal yaşamdaki karşılaşmalarda, sosyal ağlardaki paylaşımlarda bu değerler hiç belirtilmese ve vurgulanmasa, kişiler sadece yaptıkları / yazdıklarıyla kendine yer edinmeye çalışsa ve bunlara göre değerlendirilse daha adil olmaz mı?
Özellikle bizim gibi az gelişmiş ülkelerde daha çok önemsenen ( bu ayırımlara neden olan özellikler ) bazı kesimlerce üstünlük kurma adına kullanılırken bazı kesimlerce eziklik algısına da neden olabilir. Öyle olunca da ‘önce insan’ sloganı boşa çıkmış olur!...
Montaigne’nin de bu konuya yakın çok sevdiğim bir sözü var. “ Her insanda insanlığın bütün halleri vardır.” İşte bu bütünlükle insan, insandır. Kategorilerimizi tek taraflı yaptığımızda değerlendirmelerimiz de aksak kalıyor ama her şeye rağmen kendimizi bütünü değerlendirmiş gibi hissediyoruz.
İlk cümledeki sorgulama, tam da bunun için zaten… ‘yaş’ yerine diğerlerini getirerek yapacağımız sorgulamada kimin yeri ne olurdu acaba?
Sağlıkla kalın. Saygılarımla.