Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Serap IRKÖRÜCÜ
Serap IRKÖRÜCÜ

HANDAN

Yorum

HANDAN

7

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

981

Okunma

HANDAN

HANDAN



Buzlu camın bile paket kağıdıyla kapatıldığı odanın kapısını çekinerek çaldı genç kız. İçerden zor konuşan birinin “ Gee ee lll!..” sesini duyunca kapının kolunu aşağıya çekti.

Loş ortama gözleri alışınca camın önündeki divan yatağında yarı oturur vaziyetteki Handan Abla’yı gördü. Zor kaldırdığı eliyle onu yanına çağırıyordu.

Küçük kız çok sevdiği Handan Abla’sının yatağının ayak ucuna ürkekçe ilişti.

En fazla iki yıl önceki haliyle onu düşündü, gözleri doldu.
…………………………………………

Semtin en güzel kızıydı Handan. Cıvıl cıvıl, güler yüzlü, her zaman bakımlı ve çok şık. Görenin dönüp bir daha baktığı çok güzel bir kızdı. Dişi güzelliğinin farkına varmayan dupduru bir gülüşü ve tertemzi bir yüz ifadesi vardı.

İrfan’la birbirlerini deli gibi seviyorlardı. Bütün site biliyordu ve sevdalarının tescillenmesinden ikisi de çok mutluydu.
Balkonlardan bakışmaları, küçük küçük şakalaşmaları herkesin çok hoşuna gidiyordu. Beklenen oldu, nişanlandılar.
Bir süre sonra Handan, balkonlara çıkmamaya başladı. Yüzü de çok gülmüyordu, acı çekiyormuş gibi arada bir yüzü buruşuyordu.

Küçük kız, Handan’ın kız kardeşiyle sınıf arkadaşıydı. İlkokul dördüncü sınıftaydılar, bazen birbirlerinin evlerine ders çalışmaya gidiyorlardı. Her gidişinde Handan onu odasına çağırdığı için, sitedeki birçok kişiden daha çok görüyordu onu. Hafize Teyze de şaşırıyordu, her gelişinde Handan’ın küçük kızı odasına çağırmasına.

Küçük kız her seferinde onu daha bitkin, daha hasta görüyordu ama nedenini bilmiyordu. Bir süre sonra evde kimse olmadığı için arkadaşı onlara gelmeye başladı. Ablasını İstanbul’a hastaneye götürdüklerini söylüyordu. Bu gidişler aylarca Ankaraİstanbul arasında sürdü.

Birkaç süre sonra arkadaşı geldi: “Ablam seni istiyor.” dedi. Küçük kız annesinin yüzüne baktı, başını salladığını görünce gitti.

Aylardır görmediği Handan Abla, sanki başka biriydi. Uzun kirpikleri yoktu, başında kendi saçına uygun bir peruk vardı, elini kolunu kullanamıyor ve konuşmakta çok zorlanıyordu.

Küçük kız, annesi içeri girerken “Iıııı ıııhhh!..” diyerek yalnız kalmak istediklerin belirten Handan’la baş başaydı.
Elleri yine çok güzel, bakımlı tırnakları dudaklarındaki rujla aynı renkte kıpkırmızı ojeliydi. Küçük kızın gözü odadaki gardroba ilişti. Onun boy aynası da paket kağıdıyla kapatılmıştı.

Handan, elini uzatarak peruğunu sıyırdı, gülümseyerek küçük kıza sordu: “ Ne dersin, böyle de güzel miyim? İrfan beni böyle de beğenir mi? Konuşurken yüzüm kayıyor mu? Karşıdan bakınca hasta gibi duruyor muyum?”

Handan’ın beyninde ur olduğu için tedavi edildiğini bilen küçük kız, ne diyeceğini bilemedi. “Sen her zaman güzelsin Handan Abla” diyebildi. Handan, inanmadan güldü.
……………………………………..

Hafize Teyze eşiyle beraber İrfan’ı çağırıp konuşmuşlardı. “Bizim kızımız çok hasta, iyileşme ümidi vermiyorlar. Sen de çok gençsin oğlum. Bu nişanı bozalım, sen de yuvanı kur.” Handan’ı deli gibi seven İrfan saygısını korumaya çalışarak: “Bu sözleri siz söylememiş olun, ben de duymamış olayım.” demişti.

Bir okulda kantin işleten İrfan işten çıktığı gibi Handan’ına koşuyor, onun peruğunu ya da örtüsünü çıkartmasını istiyor, bütün akşam böyle konuşup gülüşüyorlardı.

Küçük kız, evde hasta olduğu için artık gitmiyor, arkadaşı geliyordu sık sık. Handan bu arada bir kez daha çağırdı küçük kızı. “Ne dersin benden sonra İrfan evlenir mi?” dedi. Dedikleri artık çok zor anlaşılıyordu. Bunlar onun cevap verebileceği sorular değildi. Ne diyeceğini bilemedi, dudaklarını büküp, omuzlarını kaldırdı. Yüzüne bile bakamadı.
Aynı hafta salâsı okundu Handan’ın. Bin yüz konutlu koskoca sitede bir ölüm sessizliği vardı. Herkes bir mucize beklemişti. Bu güzel, hayat dolu kıza ölümü hiç konduramamışlardı.
…………………………………

İrfan, babası gibi incecik, dominant tavırlı, sinirli bir görüntüye sahipti. Handan’la konuşurken bambaşka, sevecen, şakacı, neşeli biri olup çıkıyordu. Şimdi ise göründüğü gibiydi artık, yüzü hiç gülmüyordu.

Sık sık ortadan kayboluyor, gittiği yeri kimseye söylemiyordu. Birkaç aramadan sonra yerini buldular. Handan’ın mezarına kapanıp yatıyordu. Yağmurda, karda…

Bu sürede bütün ısrarlara rağmen evlenmek istemeyen İrfan, iki yıl katlanabildi bu yokluğa. Zaten zayıf olan bünyesi o soğuklara dayanamamıştı, ciğerlerini üşütmüştü. Tedaviyi reddetti.


Handan’la İrfan…. Şimdi ikisi de yan yana yatıyorlar…


Küçük kızın gördüğü, duyduğu, bildiği bu en büyük aşkın kahramanlarını unutması mümkün değil.

22.12.2019 Serap IRKÖRÜCÜ

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Handan Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Handan yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HANDAN yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ironi
ironi, @ersinbasegmez
7.6.2020 17:26:22
gerçek...

Bu ur o kadar çok yakınımı aldı ki... aşklarına benzer var mı günümüzde...

tebrikler Serap hocam



ersinbaşeğmez tarafından 6/7/2020 5:35:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
23.12.2019 23:07:19


Duyarlı ve naif yüreğiniz dert görmesin asla sevgili Serap Hocam.
Sevgim ve iyi dileklerim sizinle.

İyi geceler dilerim
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci, @ahmetzeytinci
23.12.2019 13:44:20
Hüzünlü bir hikaye, biraz eski Türk Filmlerini izliyormuş gibi oluyor insan. Sevgi böyle bir şey aslında, gerçek sevgi, yalansız, dolansız, çıkarsız olan sevgi... Hasta olduğunu öğrenince sevgilisini terk edebilecek de çok insan var toplumda. Hüzünlüydü... Kutlarım...
MÜSLÜM BAYRAM
MÜSLÜM BAYRAM, @m-sl-mcbayram
23.12.2019 12:43:36
Yürekleri yakan bir öykü
ebedi hayatlarında evlenmişlerdir
diyerek teselli ettim kendimi
harika bir anlatımdı
tebrikler
nice saygılarımla
Oya gedik
Oya gedik, @oyagedik
23.12.2019 01:49:04
Hayatın gerçekleri acı oluyor maalesef, yerçekimine her birimiz yenik düşüyoruz .Her birimizin ayrılıklar sancısı var , her birimizin hayatı da bir kitap...
Hazindi...
Sevgilerimi bıraktım...
İBRAHİM YILMAZ
İBRAHİM YILMAZ, @ibrahimyilmaz1
22.12.2019 21:11:20
İyi akşamlar Serap hanımefendi, ne yazık ki, yer karası döndükçe üzerinde has öykünüze tema olan acı aşklar yaşanıyor.
Benim de Şahsiya yengem vardı. Kapı komşumuzdu yaylada. Memleketimin al renkli kirazları gibi dudak ve yanakları ve kömür karası upuzun saçları vardı. Ben köydeydim 8 yaşalarında filan. Bir yaşlı amca haber verdi. "Dün gece Şahsiya öldü." dedi.Yengemiz daha 30'lu yaşlardaydı. Özgün öykünüz bana o hazin olayı anımsattı ki, ben de o konuyu "Algül Yenge ve Demircan Amca " diye öyküleştirdim.
Emeğe ve sanata saygımla esen kalın.
KurşunKalem
KurşunKalem, @kursunkalem2
22.12.2019 19:05:41
10 puan verdi
O küçük kızın ismi Serap mıydı acaba...

Üzüldüm Handan ile İrfana, böyle olmamalıydı bu güzel aşkın sonu, huzur içinde uyusunlar...

Yüreğine sağlık SerapCan, sevgilerimle



© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL