Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
belkibirharfimben
belkibirharfimben

Cansızlık aynılığa yatkındır

Yorum

Cansızlık aynılığa yatkındır

4

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

1050

Okunma

Okuduğunuz yazı 18.12.2019 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Cansızlık aynılığa yatkındır

Coetzee Yavaş Adam’ında diyor ki: "Fotoğraf çekilen şeyin kendisi değildir. Tablo da resmedilen şeyin kendisi değildir. Ama aynı zamanda ikisi de kopya değildir. Herbiri yeni birşeye dönüşür. Yeni bir gerçeğe. Dünyada yepyeni birşeye. Yeni bir orijinale..." Bu cümleler hakkında düşünürken Bediüzzaman’ın Tabiat Risalesi’nde cevapladığı bir soru geliyor aklıma. Cevabını da paylaşacağım. Ama önceye soru gelmeli: "Eğer desen: Evet, bir kitabı yazan makinenin icadı o kitaptan yüz defa daha müşküldür. Fakat o makine, aynı kitabın birçok nüshalarını yazmasına vasıta olmak cihetiyle, belki bir kolaylık var?"

Cevabınsa, yıldırmamak için seni, sadece ilk cümlesini alacağım: "Nakkaş-ı Ezelî, hadsiz kudretiyle, nihayetsiz cilve-i esmâsını her vakit tazelendirmekle ayrı ayrı şekilde göstermek için, eşyadaki teşahhusları ve hususî simaları öyle bir surette halk etmiştir ki, hiçbir mektub-u Samedânî ve hiçbir kitab-ı Rabbânî, diğer kitapların aynı aynına olamıyor."

Yani Bediüzzaman da Coetzee ile aynı şeyi söylüyor. Elbette daha aşkın bir şekilde. Daha üst bir okumayla. Coetzee, varlığın ayna misal yüzüne bakıp ondaki değişimlerin orijinalliğini görürken sadece, Bediüzzaman işi arkasındaki ’iradeye’ kadar taşıyabiliyor. "Yaratılış işi gelişigüzellik işi değildir!" demeye getiriyor. Orijinallikler ancak kasıtlarla inşa edilirler. İki şeyi birbirinden farklı kılmak aynı kalmaktan daha zordur. Ayrı bir çaba gerektirir. Ayrı bir özen ister. Cansızlık aynılığa yatkındır. Kainatın herbir detayına, hatta anlara kadar, dağılmış orijinallikler de arkalarında 1) bütünü gören, 2) farklılık nedir bilen, 3) farklıyı seçebilen bir iradenin varlığından haber verirler. Evet. Yaratıcı iradesiz olamaz. Çünkü ikizler bile birbirine benzemez. Hiçbir yüz büsbütün diğerinin aynı değildir. Aynılık elenmiştir.

Cansızların düzenini makineleşmede görüyoruz. Ve her türden makineleşme bize şunu söylüyor: "Ben şeyleri birbirine benzetmeye yatkınım!" Matbaada basılan kitabın nüshaları birbirine benziyor. Nüanslar oluşuyorsa da bu makinenin kastı değil kusuru. Bazen mürekkep sızıyor. Bazen kağıt sıkışıyor. Bazen başka bir arıza. Ancak bütün bu sorunları giderebildiğiniz yerde elinize geçen ’aynılık’ oluyor. Aynen. Fakat, bir saniye, evrendeki düzen böyle değildir.

Evren makinesinin kastı ise sanki değişimdir. Hem de anlar bile birbirini tutmayacak şekilde bir değişimdir. Aynı nehirde iki kez yıkanılmayacak bir süratte bir değişimdir. Bir matbaa düşünün ki her hareket edişinde içinden yeni bir kitap çıkıyor. Öyle de kitaplar ki benzerlikleri sadece kitaplıkları. Detaylarına inildikçe farklı âlemlere dönüşüyorlar. Bir ’tık-tık’ta makinenin ağzından Montaigne’nin Denemeler’i çıkıyor. İkinci ’tık-tık’ta Mevlana kuddissesirruhun Mesnevi’si. Üçüncü ’tık-tık’ta bu defa Yüzüklerin Efendisi tükürüyor. Kalıplar değişmiyor. Makine değişmiyor. İşlem değişmiyor. Sonuçsa hep başkalaşıyor.

Evrimin bir kanun olduğunu iddia edenler herhalde biraz da burada yanılıyorlar. İradenin değişim değişim tecellilerini kainatın her köşesinden okuyorlar. Maşaallah. Okuyacaklar elbette. Okusunlar diye konulmuşlar zaten. Fakat tecelliyi okuduktan sonra varacakları hakikati şaşırıyorlar. Evrenin her halinde hissettirdiği değişimi ’makinenin ahlakının değişim olduğu’ üzerine yoruyorlar. Ne demek bu? Açalım. Yukarıdaki misalden devam edersek hatta diyorlar ki: "Matbaanın özelliğidir her ’tık-tık’ta yeni bir kitap basması. Baksanıza. Hep böyle oluyor zaten. Kitaplardan da yeni kitaplar yapmış neden olmasın?"

Hep böyle olduğu doğru. Ama işi matbaanın yaptığı doğru değil. Cansızlar aynılığa yatkındır. Cansızlardan yapılan makineler de öyle. Bunu yapan matbaanın arkasındaki irade sahibi. Hayat sahibi. İlim sahibi. O, anların bile sonsuzluk gibi açılacağı bir çabuklukta, bir ilimle, bir kudretle, her ’Ol!’ emri için yeni bir kalıp döşüyor. Orijinallikle yaratıyor. Kader dediğimiz biraz da bu zaten. Kader matbaacının neyi basacağını evvelden bildiğini kabul etmektir. Bilmeyen basamaz. Kur’an da buyurur: "Yaratan bilmez olur mu hiç?"

Ancak şu noktada evrimcilerin bariz ifratı var: Biz matbaacının her defasında yeni bir kitap yarattığını/yaratabileceğini kabul ediyoruz. Amenna. Sıkıntı yok. Fakat kitabın kitaba dönüştürüldüğünü bize kim söylüyor? Mesnevi’nin Denemeler’den gelme zorunluluğu yok ki. Hem daha tuhaf ki. Matbaacının yedi deniz mürekkep olsa yazıp bitiremeyeceği kadar kelamı/ilmi var zaten. Sonsuz kudreti var. Neden Âdem’i temiz bir kağıda, pardon, toprağa basıp yaratamasın? Engelleyen ne? Herşeyin hazinesi yanında olana malzeme kıtlığı mı var? Sizin bu yaptığınıza ’dün kağıtken bugün matbaacıya iş öğretmek’ denmez mi ey akıllılar(!).

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Cansızlık aynılığa yatkındır Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Cansızlık aynılığa yatkındır yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Cansızlık aynılığa yatkındır yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
yaşlandım artık
yaşlandım artık, @yaslandimartik
19.12.2019 16:53:59
Tebrik ederim. Başarılarınız daim olsun.
bhdr
bhdr, @bhdr
19.12.2019 11:13:32
Kainat bana göre olağan üstü sistemler içerisinde yer alır, Allah elbette kainatı bu şekilde yaratmıştır. İnsan iradesini ise yine Allah bahşetmiştir ki, dini veya yaşam kanunlarını da insanoğluna lütfetmiştir. İnsanoğlu elbetteki ne ekerse onu biçer.

Matbaa işi bu zamanda çok önemli ve çok büyük bir yaklaşım. Fakat dikkat edilmesi gereken husus icattır. Tarihte barut pusula kağıt matbaa bulunduktan sonra, elbetteki taş tabletlere son verilmişti. Başlangıç ve son vermek diyeceksek, yaşadığımız bu milat bizleri çelişki de bırakabilecektir. Bizler veya başka düşünmeyenler veya akıl etmeyenler... makinede bazı şeyleri tarihe gömecek iken sanırım bizlerde gömüleceğiz.

İnter dünyanın tehlikesi altında barınak kurmuş olabiliriz. Şu teknoloji gelsin bu teknoloji gelsin kullanırız gibi, belki sınır tanımayan teknolojiye sınır tanımıyor olabiliriz. Bu günler gazeteler dergiler tabletlerde cep telefonlarında bilgisayarlarda okunur hale getirilmiş. Okuyan öğrencilerin maddi durumu olanı olmayanı, kütüphaneler? / öğrencilerin araştırma ve teze ulaşmalarında ilk ve tek sırada teknoloji yatıyor. Bireysel planlarında artık her şey el yazması gerekirken, bilgisayar çıktısı olabiliyor. Yani yazıcı, yani matbaanın minimum en küçük hali.

Makineleşme. Akla gelecek tüm son sistem insani robotik makinelere ne diyeceğiz? Hepimizin yerine onlar çalışacak. Şu an gündemde. Karşı çıkılması gereken en önemli konu budur. Türkiye'de kaynaklar kime çalışıyor? Ya yok olacağız, ya buradayız, kim bilir?


Tebrik ederim Eserinizi



.bhdr495 tarafından 12/19/2019 11:30:56 AM zamanında düzenlenmiştir.
Heidi
Heidi, @heidi1
19.12.2019 10:28:30
Allah son nefesimize kadar, hiçbir müslümanı imandan ayırmasın.
Heidi
Heidi, @heidi1
19.12.2019 09:37:28
"Bir şeyin aletsiz, edevatsız, araçsız, gereçsiz, maddesiz, zamansız, mekânsız, örneksiz, benzersiz, misilsiz, numunesiz yaratılması " Allah'a aittir.
Evet bunu düşünmek herşeyi açıklıyor.

Her zaman birbirinden kaliteli yazılarınızı paylaştığınız için teşekkürler.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL