- 926 Okunma
- 10 Yorum
- 9 Beğeni
geçmişin gözyaşları
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hey evlat!!!
Evet siz,
Size sesleniyorum.
İki çift lafım var hepinize
Öncelikle kendimizi arzedeyim
Biz 50 sene öncesinden size seslenen beyefendiler ve hanımefendileriz
Resimlerimizi dahi çoğunuzun hiç görmediği
Çok azınızın eski filmlerden hayal meyal hatırladığı
Kol düğmeli gömleklerimizle,
Haftasonu dahi ütülü giysilerimiz ve boynumuzdan eksik olmayan gravatlarımız ve Ayhan Işık şıklığı ile
50 sene öncesinden size seslenen beyefendileriz.
Biz elimizden kitabı eksik olmayan, çevremize ve kendimize saygılı adamlarız.
Ceketimizin göğüs ceplerinde kimi desenli kimi ise düz, zıt renkli mendili olmadan sokağa çıkmayan şık adamlarız biz.
Hiçbirşey için acelesi olmayan
Herşeyi sindire sindire keyifle yapmayı seven
Yavaş, sakin ve tutkulu davranan
Sanat müziği söyleyen, tango yapan, coşkulu, neşeli, kahkaha atmaktan korkmayan, Belgin Doruk şapkalı hanımefendileriz biz.
Kabarık bir yüreğin kabarık bir cüzdandan daha değerli olduğunu gören bir nesiliz
Ve hiçbirinizin yaşayamadığı bayramları olan aileleriz biz.
Size her istediğini yaptıran bilgisayar dediğiniz o şeyin dayattığı programı,
Yaşlıların evde oturup, gençlerin onları ziyarete gitmesini toplumsal saygı dediğimiz bir programla yapabilen mahalle sakinleriyiz biz.
Ulaşabildiklerimize mutlaka giden,
Ulaşamadıklarımıza ise;
Önyüzünde yaşadığımız yerin bir fotoğrafı olan,
Arka yüzünde ise ise çok saygıdeğer dayımız, halamız diye başlayan, satırlarına dünya kadar özlemimizi sığdırdığımız ve gözyaşı ile süslenen bayram tebrikleri olan bir nesiliz biz.
Kavgalarımız vardı bir de bizim
Sizin hiç yaşamadığınız kavgalar
Çıkardık meydana
Kollarımız iki yanımızda, ellerimiz yumruk
Belimizde, cebimizde, cüzdanımızda sakladığımız silahlarımız yoktu sizin ki gibi.
Tek silahı yüreği olan bıçkın delikanlılarız biz.
Size inandırıcı gelmese de
Fakir zengini yenebilirdi çoğu kez bizim kavgalarımızda
Bir bakkal çırağı banka müdürünün oğlunu mesela.
Kavga işi yürek işiydi çünkü; sadece 2 kişilik bir meseleydi.
Yenmek ya da yenilmek değildi mesele.
Kavga edenlerden başka hiç kimse de karşmazdı o kavgaya
Süt kuzusu kalırdı o çocuğun adı, çok nadir de olsa anne baba dahil olursa o olaya.
Sizin kavgalarınız pusulardan ibaret
Sizin kavgalarınız rakibinizin olmadığı yerlerde
kapalı kapılar ardında kaypakça, sahtekar üçkağıtçılar gibi, yalanla, dedikoduyla,
ne alçakça ne adice
yattığımız mezardan lanetliyoruz sizi.
…………………………………………………………….
Sohbetlerimiz vardı bir de bizim
Dinlemeyi bilen sohbetlerimiz.
Kimsenin kimsenin sözünü kesmediği sohbetlerimiz
Konuşmalarımız yavaştır bizim
Sofralarımız yavaş kurulur.
Yemeleri yavaş
İçmeleri yavaş
Sevmeleri yavaş olan tutkulu insanlardık biz.
Doya doya , sindire sindire ve keyifle …
Rakı sofralarımız vardır bir de bizim
Beyefendiyi daha da beyefendi, külhanbeyini daha külhanbeyi yapan.
Biz iki kadeh içince, söyleyemediklerini kusan, yapamadıklarını yapar hale gelen aciz insanlar değildik sizin gibi.
Ne oldu size?
Nasıl bu hale geldiniz?
Sahi ne ara yok ettiniz bizim o saygıdeğer şapkalarımızı,
Göğüs ceplerimizdeki mendillerimizi.
Kol düğmelerimizi.
Nasıl da yokediyorsunuz herşeyi,
Nasıl da hızlı öğütüyorsunuz.
Hep birşeylere yetişir gibi koştuğunuz da, mutluluğun yanından geçip gittiğinizi anlamayacak kadar mı kör etti gözlerinizi doyumsuzluğunuz.
Konuşmalarınız hızlı,
Yemelerinizi hızlı,
İçmeleriniz hızlı,
Ve sevmeleriniz hızlı sizin.
Görmüyor musunuz?
Nefes nefese, koşar adım yaklaştığınız tek şey
Herşeyin sona erdiği o bitiş çizgisi, o yokoluş….
Duymuyor musunuz?
YORUMLAR
"Tek silahı yüreği olan bıçkın delikanlılarız biz."
nesilden nesile
aldırmadan embesile
küllerimizden doğarız biz
ateştir yüreğimiz kalmaz naçar
ki ağlasak gözyaşımız çiçek açar... selam ve saygı ile...
erdal güvenli
güzel bir şiir cıkacak ortaya
selam ve saygılarımla
Eskiden tebrik kartları da vardı. Bayram olsun yılbaşı olsun, günlerce öncesinden tebrik kartları atılırdı uzaktakilere. İstiklâl Caddesi'ni hatırlıyorum da , cadde boyu sıralanmış kartpostal satanları. Başında dakikalarca oyalanırdı insanlar. Renkli, renksiz, resimli, güllü, çiçekli gönderilecek kişiye göre seçilirdi. Postacılar vardı bu görevi yapan.
İnsanlar; bu tebrik kartı atma veya tebrik kartı alma sevincini yaşardı. Fakat günden güne gelişen teknoloji bizim en masum coşkularımızı da elimizden aldı. Artık SMS , e-maillerimiz, e-kartları var. Yapacağımız sadece bir tuşa basmak.
Tebrik ederim çok beğendim eskiye dair yazınızı ve hoş geldiniz aramıza.
Selam ve saygılarımla.
erdal güvenli
tüfek icat oldu mertlik bozuldu nun tıpkısıdır
kartların yerini mesajların alması
Erdal Bey, o günlere götürdünüz beni, Teşekkürler.
(ORHAN VELİ'DEN TORNİSTAN)
Hayır.Demeseydim
Dedim de.
Gartal gel şu siteye.
Helak olma feslerde.
Kırmadı beni geldi
Gelmesine geldi de
Eline almış kalemi esip gürlüyor.
Biliyorum iyi de yazıyor.
Dün bir bu gün iki.
Birçok ta dostu oldu daha şimdiden
Yok canım kıskanmıyorum.
Kıskanmıyorum da
Olmaz ki
Bu kadar da hızlı koşulmaz ki
Benim on yıllık emeğim nerede kaldı peki
GARTALIM SENİ SEVİYORUM. DOYASIYA ÖPÜYOR KUTLUYORUM...
erdal güvenli
geleli birkaç saat oldu
yorgunum
çok yorgun olunca uyuyamam
2 duble parlatayım dedim
2 kadeh koydum masaya
biri sana biri bana
o küçücük bedenine sığmayıp kilometerelerce ötelerdeki dostlarını görmek için
gümbür gümbür atan sesini yine kilometerelerce öteden duyduğum
o kor mangal yüreğinin şerefine içtim
o 2 duble rakıyı
erdal güvenli
selam ve saygılarımla
Bu tesadüf değil... Torpil de değil...
Duygular kağıda işte böyle dökülür niteliğinde bir ders.
Burada çok yazan ama boş yazan çok. Hele de edebi olacağım diye saçmalayandan geçilmiyor. Zaten pek çoğu da okunmuyor bile.
Ama bu üslup ve kalite kendisini çok çabuk kanıtladı ve de sevdirdi.
Tebriği fazlasıyla hak ediyorsun kardeşim; TEBRİKLER...
erdal güvenli
samimi övgülerin için teşekkür ederim
biraz denkgeldi işte arkaarkaya
Ne adında var kartallık,ne de soy adında..
O kartalımdır benim..
Karlı dağlardan uçar.Açar koca kanatlarını.
Görür haksızlıkları.
Pençesi de kuvvetlidir,gagası da..
GARTALI'M'dır o benim..
Yiğittir.. Adamdır. Aynı Ahmet Abisi gibi...
Öperim gözlerinden GARTAL...
.
erdal güvenli
meslek kurası çekme sırası bize geldi
2. yada 3. sıradaydım
bir tane 3. hava ikmal kurası vardı onu da ben çektim
ne şanslı bir an mış benim için
senin gibi nevi şahsına münhasır, yeryüzünde pek de bulunacağını düşünmediğim bir adamı tanıdım
hani tepeden tırnağa adam derler ya
işte tam da öyle
Biz duyuyoruz görüyoruz da asıl görmesi duyması gerekenler duyarsız.
Bizi Münir ÖZKUL ve Adile NAŞİT günlerine götürdün kardeşim. Ama biz onların sofralarından yere düşen bir ekmek kırıntısı bile değiliz. Dediğin gibi sona ışık hızıyla yaklaşıyoruz. Keşke sihirli bir el gelip her şeyi tersine döndürse...
Ne güzel yazıyorsun be kardeşim. İyi ki geldin. Bedri abiye minnettarız.
Tebrikler...
erdal güvenli
iyi ki geldim de sizler gibi güzel insanları tanıdım