bizim köylü kezim... tiflisteydi... yedi içti.
bir arkadaşıyla ortaklaşa iş yapmıştılar:
gürcü tüccar ile ticaret yaptı.
gürcü dilini öğrenmişti.
aksaraydan iç çamaşır alıyor, bavul dolusu getiriyordular.
batum gümrük kapısı... güzergahları umumiyette.
vaso yandım anam kezim’i soraktırıyordu.
tilifon üstüne tilifonlar!
vaso’nun karısı ketevani ısrarla ne oldu bavullara, sordudu.
kezim’in ahvalini bildiğinden vaso çokta kulak asmıyordu.
çünki vaziyet hadiseleşirdi... ketevani kafadan arızalı kadındı;
delihane’de üç sene yatmıştı.
eline koz vermemek noktasında: sözü basırıyordu.
süre meyanıydı ki; kezim’in cep tilifon’u vaso’da çaldı.
şöyleydi ekrandaki yazı:
" turkish mdidari bat’i: kazım efendi,
türk zengin işadamı: kazım efendi." - - - arıyor.
kazım efendi... sameba’yı kız arkadaşı mariko ile şimdi geziyordu.
avludan kat kat yükselen gotik mimariyi tetkik ediyordu.
aklına vaso’ya telefon etmek esdi:
"meraklanmasın... ortalığa düşmesin."
portal’in sahanlığı...
dekoruyla sameba o kadar güzeldir ki.
insan kütlesi opera finallerinde olduğu gibi... bu onun yüz katıydı.
haşuriden mektep uşakları vardı.
okul müdürü: şalva bey, müdür yardımcısı: aliko hanım, hademe tornike dayı... isimlerini söylemeğe gerek yok: öğrenciler!
rahibeler vardı: ağızla kulak mesafesindeydiler.
orda olmalıydınız.
işitmeden ziyade hissetmeye orda olmalıydınıbizim köylü kezim... tiflisteydi... yedi içti.
bir arkadaşıyla ortaklaşa iş yapmıştılar:
gürcü tüccar ile ticaret yaptı.
gürcü dilini öğrenmişti.
aksaraydan iç çamaşır alıyor, bavul dolusu getiriyordular.
batum gümrük kapısı... güzergahları umumiyette.
vaso yandım anam kezim’i soraktırıyordu.
tilifon üstüne tilifonlar!
vaso’nun karısı ketevani ısrarla ne oldu bavullara, soruyordu.
kezim’in ahvalini bildiğinden vaso çokta kulak asmıyordu.
çünki vaziyet hadiseleşirdi... ketevani kafadan arızalı kadındı;
delihane’de üç sene yatmıştı.
eline koz vermemek noktasında: sözü basırıyordu.
süre meyanıydı ki; kezim’in cep tilifon’u vaso’da çaldı.
şöyleydi ekrandaki yazı:
" turkish mdidari bat’i: kazım efendi."
" türk zengin işadamı: kazım efendi."
" - - - arıyor."
kazım efendi... sameba’yı kız arkadaşı mariko ile şimdi geziyordu.
avludan kat kat yükselen gotik mimariyi tetkik ediyordu.
aklına vaso’ya telefon etmek esdi:
"meraklanmasın... ortalığa düşmesin!"
portal’in sahanlığı...
dekoruyla sameba o kadar güzeldir ki.
insan kütlesi opera finallerinde olduğu gibi... bu onun yüz katıydı.
haşuriden mektep uşakları vardı.
okul müdürü: şalva bey, müdür yardımcısı: aliko hanım, hademe tornike dayı... isimlerini söylemeğe gerek yok: öğrenciler!
rahibeler vardı: ağızla kulak mesafesindeydiler.
orda olmalıydınız.
işitmeden ziyade hissetmeye orda olmalıydınız!...
kazım efendi gürcü dilinde,
" istanbuldayım... istanbuldan arıyorum... bir kaç gün sonra yola çıkacağım metro turizmle... endişelenmeyesin vaso can!"
"st’ambulshi var ... st’ambolidan vbrundebi ... me ramdenime dghis shemdeg met’ro t’urizmtan ertad davt’oveb ... ar inerviulot vesao!"
bütün gürcüler işitti.
kazım efendi gürcüce söylemişti hepsini.
rahibeler,
öğrenciler,
okul idare heyeti,
ve kazım efendinin oynaşı mariko:
- BURA İSTANBUL MU?
"- ak aris STANBUL"
" AK ARİS İSTANBULİ?"
ANAN ÖLSÜN KAZIM EFENDİ...

yalçıner yılmaz
29-07-2019
çanakka