4
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
900
Okunma

Ahh...Emmioğlu ahh.
Ablan öldü. Bilmiyordum deme. Anında haberin olmuştur. Şimdi eskisi gibi mi? Kulağı kıvırmalı telefon mu kaldı? Dokununca camına şak aradığın adam karşında. Peki niye gelmedin cenazeye? İşin mi kalıyordu? Sen emekli değil misin?
Dünya böyle oldu artık. En çokta şehirliler. Kırk tane bahane. Yuduk, yıkadık kaldırdık ablamızı merak etme.
Abinin başına o iş gelipte mahpuslara düşmeseydi, şimdi sen de benim gibi köylerde sürünüyordun.
Hani derler ya-her şerde bir hayır vardır- diye. Ali emmim tarlayı, tapanı satıp şehre göçtü de kendinizi kurtardınız. Sen okudun. Kapağı da orduya attın. Devlet seni yedirdi, içirdi. Üstüne de bir üniforma giydirdi. Adam oldun. Peki, köyde ne olacaktın? Ali ağanın oğlu köylü Bediri. Peki, ben neyim şimdi? Rahmetli Mıstık ağanın oğlu Kuş Bekir. Ağalığı batsın Emmioğlu. Yediğimiz bulgur aşı. Giydiğimiz yamalı pantolon. Ohoo… Giyiminen kuşamınan adam olunsaydı, yeryüzünde adamdan geçilmezdi. Kızma bana. Ben senden en az onbeş yaş büyüğüm. Huyumu da bilirsin lafımı da çekmem. Bildiğimi söylerim.
Ben bu köylülüğü oldum olası sevmedim. İlkokulu yeni bitirmiştim. Şoseden Çorum arabalarının geçtiği yola çıktım. El kaldırdım kamyonlara. Birisinin kasasında şehre size geldim. Sen o zaman daha gücücüksün. Yeni apalamaya başlamıştın. Rahmetli Ali Emmim ”Niye geldin yeğenim?” dedi. “Emmi ben köyde durmayacağım. Şehirde bir iş bulup çalışacağım.” “Hele deyyusa hele. Amasyalı da yola çıkmış iş vermek için seni bekliyordu!” Dedi. Bana iki şaplak vurdu. O zamanlar daha Ali Emmim gece bekçiliğine girmemişti. İş bulursa amelelik yapıyordu. Ertesi gün bana bir pantolon aldı. İkindiye doğru yine Çorum kamyonlarıyla yola çıktık. Köy yolunda indik. O zamanlar vesaitler şimdi ki gibi vızır vızır değil ki. Nerdee…
Köy yolunda yürüyoruz. Hava da karardı, kararacak. İleri de kuşa benzer bir karaltı gördük. Ben:”Emmi kuşa bak herhalde yuvasını şaşırdı.”Dedim. Emmim: “Yok yeğenim o kuş değil taş.” Dedi. Kuş tu, taştı derken kuş havalandı. Uçtu. Ben sesli sesli güldüm.”Hani emmi taştı ya?” Demez olaydım. Beni altına aldı.
“Kuş mu? Taş mı laaan?” “Tamam, emmi uçarsa da taşş…” Yoksa neredeyse öldürecek beni…
İyi adamdı Ali emmim. Ancak kendisinin lafına karşı gelinmesini sevmezdi. Nur içinde yatsın.
Şimdikiler öylemi ya? Bırak kendi çocuklarını, torunlar bile karşı geliyorlar. Beğenmiyorlar artık bizleri.
Sonraları baban gece bekçiliğine girdi. Çok seviyordu işini. O bekçi üniformasını her hafta gadingeme kömürlü ütüyle ütülettirir, çapraz kayışını da takınca havasından geçilmezdi. San ki gece bekçisi değil de Amasya’nın Emniyet Müdürü…
İşte böyle emmioğlu. Ali emmim seni sıkmasaydı, belki de sen okumayacak, serseri olacaktın. Babana ne kadar dua etsen azdır. O seni bir bekçi maaşıyla okuttu adam etti. Dört torunun varmış. İkisi okuyup
inşaat mühendisi olacakmış. Buna çok sevindim.
Yalnız kızma bana da sana bir şey soracağım. Sana Amasya’da kız mı yoktu ki gittin Isparta’lardan evlendin?
Şaka, şaka Allah etmesin bizim kız duyarsa bir daha benimle konuşmaz. Allahın yazgısı. Elden bir şey gelmez.
İşte böyle emmioğlu. Arada böyle ara herii. Geçmişten anlatacak bende daha çok hikaye var. Benim de cep telefonum var. Sizinkiler gibi ittirmeli kaktırmalı değil. Tuşlu. Olsun onla da konuşuluyor işte…
Hadi bakalım. Hanımına, çocuklarına- her ne kadar beni bilmezlerse de- torunlarına selam söyle.
Güle güle…