el chapo...
ispanyolca bücürük-bücür...
lakin ben... el chapo... ’yu ardahan’da duymuştum.
çapo-çupo...
"o mu çapo’nun teki."
" çapoluk yapmayın."
el chapo...
"çapo değil misin oğlum!"
ispanya...
ardahan...
çırpı çeksen... burdan ora.
hangi ora?
ordan yahut burdan...
uzaklar.
distance!
hayal ve muhayyel hafızamın arzuen yazılar, görsel tasarımlar yazmıştım.
mektup arkadaşımdı: şahsen tanımıştım. yüzünü görmüştüm... görüştüğümüzden!
karolin! irlandalıydı... kumral bir çehresi, göğüş gözlerine temindarmıştı.
yazdım... tasarlıyordum gün boyu... akşamına geceleyin yarılığa: tersim çiziyordum... tasarlıyordum.
gitti...
geldi...
yazışmalarımız.
çizdiklerim...
resimlenmiş tersimlerim.
şimdi onunla irlanda da...
yaşıyorsa...
ve saklıyorsa!
değer vermişse hele ki!
bundan kat’i cevap ve gerekirse reddiye talebinde bulundum.
mektupta yazmıştı... ki;
DİSTANCE
o hayaller ve "arzum gum kerden!"
buydu yazdığı: distance.
"mesafe" diyerek büsbütün mesafe koymuştu iki mektuplaşan arkadaşlığımıza.
biz hangi hülyalardaydık, yanık kerem misali...
karolin diyordu ki:
uzak mesafe var ikimiz arasında!
distance...
distante...
el chapo... ’ya distance çeksem, karolin’in söylediği şekilde? olur!
ispanya ve ardahan’ın mesafe konumu nasıl bağdaştıracağız ki?
çapoluk yapmayın...
juaquin guzman... meksiaklı.
ispanyollar... bücür adama küsümsüyerek el chapo diyorlar... iyi bir deyiş değil. burada kesinkes anlaşabiliriz.
el chapo’yu hapishaneden kaçan eroin baronu’na hayrhahlık üzere demedikler açık.
ispanyollar ardahan’a gelmedikleri... bir hüküm irad edebilir miyiz!
hikmetler ve hükümler...
hayat ve sonsuz evren’e hayran olmak ile sanırım ademoğlun en iyisidir yapabileceği!