- 797 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ARAMIZDA KALSIN
2019 yılının Ocak ayının ilk haftasında, bir sürprizle karşılaştım: 1960 yıllarından beri görmediğim çocukluk arkadaşım, mahallemin çocuğu Mustafa Koyuncu, beni internet üzerinden aradı.
Sohbet ettik. Dertleştik. Eski günleri hasretle andık.
Kâhta sokaklarının beynimizde yer etmiş olaylarını karşılıklı birbirimize hatırlattık.
Mustafa polis olmuş. Polislikten emekli olmuş. İzmir’e yerleşmiş. Sağlığı iyiymiş. Sevindim.
Mustafa Koyuncu arkadaşımın beni duygulandıran bir anısını sizinle paylaşmak istiyorum.
Mazimizin güzel insanlarını tanımayanlar tanısın!
Bilmeyenler bilsin.
Belki bazıları ders alır. Yaptığı üç kuruşluk iyiliği boy boy fotoğraflarla reklâm yapmaktan vazgeçerler.
Mustafa Koyuncu anısını anlatmaya başladı:
— Mahmut, belki hatırlarsın. Çocukken Kasap Kemal’in yanında çalışıyordum. Sabah ezanı okunmadan evden çıkar, Kasap Kemal’in yanına giderdim. Güneş doğmadan hayvanları keser, derilerini yüzer, satışa hazır hale getirip müşteri beklerdik.
Bir kış günüydü. Hava çok soğuktu. Sabah ezanı okunmadan evden çıktım. Birkaç adım atmıştım ki sizin sokakta Mustafa Cantekin’i gördüm. Sırtında odunlar vardı. Ben, demirci dükkânına odunları götürecek diye düşündüm. Demirci dükkânına en kısa yol bizim sokaktı.
Mustafa Cantekin kendi sokağından çıkıp çarşıya doğru döndü.
Ben şaşırdım. “Uykuludur, ondan dolayı yolu uzattı” diye düşündüm.
Ben de o sokaktan Kasap Kemal’in evine giderdim.
Mustafa Cantekin önde, ben arkada çarşıya doğru yürüdük.
Hala “uykulu uykulu yolunu uzattı” diye kendisine acıyordum.
Mustafa Cantekin çarşıya girince aşağı doğru döndü. Sırtındaki odunlarla yürüdü. Ben de çarşıya kavuştum. Mustafa Cantekin’in sırtındaki odunlarla, anahtar teslimi yaptığı ve diyanete bağışladığı camiye girdiğini gördüm. Zaten camiye “Mustafa” adını vermişlerdi.
Çok merak ettim: Sırtındaki odunlarla camiye niye girdi. Ezan da okunmamıştı. Kendisini izlemeye karar verdim. Camdan içeriye bakıyordum.
Sırtındaki odunları sobanın yanına indirdi.
Getirdiği odunlarla sobayı doldurdu. Artan odunları sobanın yanına güzelce dizdi. Cebinden muhtar çakmağını çıkardı. Evden getirdiği çamdan çıraları tutuşturdu. Demirci ocağında odunları tutuşturmaktan, odun tutuşturmanın da uzmanı olmuştu. Sobadaki odunlar tutuşmaya başladı. Ellerini birbirine sürterek temizledi. Odunları bağladığı ipi güzelce sardı. Kalktı. Kapıya doğru gelince kendisini izlediğimi gördü.
Bana gülümsedi.
Tatlı sesiyle:
— Hayırlı sabahlar Mustafa, dedi.
Ekledi:
— Akşam namazında odun yok diye soba yakılmamıştı. Akşam, cemaat üşüdü. Sabahları daha soğuk oluyor. Cemaat üşümesin diye evden odun getirip sobaya koydum. Tutuşturdum.
Durdu. Gözlerime baktı. Sözlerine devam etti:
— Mustafa, kimseye camiye odun getirdiğimi söyleme canım. Aramızda kalsın.
Demirci dükkânına doğru yürüdü.
Ezan okunma vaktine kadar demirci dükkânındaki ocağın odunlarını tutuşturup, camiye geri dönecekti.
Namazdan sonra köz köz olmuş meşe odunlarının ateşinde demiri tavına getirip şekil verecekti.
Mustafa Koyuncu arkadaşı can kulağı ile dinledim.
Babamın bazı sözlerini anımsadım:
— Bir elin verdiğini diğer el görmeyecek.
— Muhtaç birine yardım ederken kimseler görmesin. Muhtaç insan incinmesin.
— Sen iyilik yap at denize balık bilmese halik bilir.
— Riya ve gösterişten uzak durmalıyız.
Canım babam, seninle gurur duyuyorum.
Sana layık bir evlat olabilirsem ne mutlu bana.
Yaptığın çeşmeyi, yaptığın camiyi ve diğer güzellikleri senden değil, seni tanıyanlardan duyduk.
Gördüklerimizi kendimize sakladık.
Nurlar içinde yat.
YORUMLAR
Böyle babaya evlat olmak bir hayli zor.Siz bu zoru başaranlardansınız sayın Catekin.Saygılar.
eyüp uysal tarafından 1/11/2019 8:50:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mahmut Cantekin
Selamlar ve sevgiler.
hayırlı olsun ne kadar ince bir düşünceme.ALLAHIM kabul buyursun.mekanları cennet olsun.böyle güzel bir anıyıda yazıp paylaşımınız için teşkkrler.gül diyarından selamlar
Mahmut Cantekin
Selamlar ve sevgiler.
hayırları makbul olsun hocam allah rahmet eylesin babanıza saygılarımla.
Mahmut Cantekin
Selamlar ve sevgiler.