Sabahın dördü, bir camideyim, insanlar Kur’an okuyor, kimileri de okunan Kur’an’ı takip ediyor.
Ben arka taraflarda bir yere sırtımı verip huşu içinde tilaveti dinlerken hemen yanı başımda bir genci fark ediyorum. O da sırtını duvara vermiş. Ancak yavaş hareketlerle elindeki cep telefonu ile uğraşıyor. Önce bir ileti geldi de okuyor görüntüsü olmasını arzu ederek bu neslin her zamanki anormalliklerine yormuyorum.
Gelen iletiler kısa olduğu için okuması uzun sürmüyor, tabii cevap vermesi de. Sanıyorum on beş dakika kadar sürdü tilavet. O aşina olduğum, bir o kadar da sinirlerimi bozan bu görüntüyü böyle bir mekânda izlemek inanın gerçekten can sıkıcı.
Daha önce telefon ve gençlerin kullanımı hakkında yazılar yazmıştım. Ancak bu daha elim geldi bana.
Camilerin girişinde genellikle telefonların kapatılması için uyarılar bulunur. Namaz anında tüm benliği ile Allah’a yönelmeye çalışan insanların bir telefon sesi ile bu ortamdan kopmaları söz konusu. Genellikle de anlam veremediğim bir ısrarla oyun havası türünde zil sesi seçen Mümin, masumane bir tavırla telefonunu açık unuttuğunu ima etmeye çalışıyor.
Girişteki uyarılardan en anlamlısı da herhalde şu:” Yaratanla irtibata geçmek için yaratılanla irtibatını kes.”
Allah rızası için bir düşünün Beyler. Biz bu kadar mı işlerle meşgulüz? Bu kadar mı dünyadan kopamıyoruz? Bir namazlık sürede telefonumuzu kapatsak, o süre içinde bizi arayıp da ulaşamayanlar çok mu büyük sorun olur? Yirmi dört saat açık bulunması şart mı? Diyelim ki gerçekten telefonu kapamanız aleyhinize. Olsun, bu kadarcık bir şeye katlanın. Allah’ın rızasın kazanmak için nelerden vaz geçmiş o güzel insanlar, siz de vaz geçiverin birkaç dakikalığına şu meretten, korkmayın bir şey olmaz.
Biz yine mukabeledeki gencimize dönelim. Günün o saatinde bu gençlerin bir camide olmaları çok güzel elbette. Ama amaçla hareketler birbirini tutmuyor. Sanki biri onları zorluyor camie gelmeleri için.
Bir başka nokta ise o saatte bir insan kimle mesajlaşır? Ve daha önemlisi on beş dakikada on beş mesajda karşısındakine ne söyler?
Bunun suçu aslında gençte değil. On bir bin kısa mesajı üç kuruşa satan operatörlerde, buna engel olmayan devlet yetkililerinde.