5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
667
Okunma

Kanaatim şudur ki, bir düşünceyi ya da değer yargısını ret veya kabul etmek ve dahi bunu ortaya koymak detaylara gereksinim duyar. Direk seviyorum, sevmiyorum şeklindeki söyleyişler papatya falından öteye ne anlamı ne anlatımı beslemektedir.
Bunun gibi "Olmasaydın olmazdık" tabiri de farklı biçimlerde ele alınmaya, değerlendirilmeye muhtaç bence. Siyasi, tarihi yorumuyla felsefi, dini tasavvuru farklılık arz edebilir. Şu kadar ki, bu karşıtlığı aşmak imkânsız değil kanımca.
Felsefi düzlemde determinizm, mutlak bir zorunluluk, cebri olana meyletmekse bu reddi imkânsız bir tarih felsefesi değildir. Her şeyden önce tarihi belirleyen pek çok unsur vardır. Irk, din, mefkûre, ideoloji, coğrafya, ekonomi, konjonktür, vs.
Devrinin dominant duyuş, düşünüş tarzıyla bir Türkçü olan Atatürk’ün bizatihi kendisi olmasaydım olmazdık demez açıkçası. Binlerce yıllık bir tarihe atıfta bulunan birinden bahsediyoruz ve diyoruz ki, olmasaydı olmazdık.
Şairin "Arkasında olmasaydı şanlı bir mazi
Bu milletten çıkar mıydı bir büyük “GAZİ”?" dizelerindeki incelik, üslup akla gelebilir. Yine tarih boyunca nice başbuğ, lider çıkaran, nice imkân meydana getiren Türklerden söz ediyoruz.
Dini tasavvurda ise mutlak olan, kutsal olan yalnız Allah’tır. Allah’ın nasibi karşısında maddi, manevi her öge bir vesile, göreceli bir imkândır.
Ancak realite bazında siyasi, tarihi gerçekliğe yüzümüzü döndüğümüzde "olmasaydın olmazdık" bir durum tespitinden ibarette görünebilir. Olguların hükmünü, farklı bireylerin, milletimizn emeğini minimize etmekse elbette yanıltıcıdır.
Oysa burada farklı unsurları potasında eriten bir liderden, önderden söz etmekteyiz. Ve geçmiş zamanlı bir vurgulama mevzu bahis olmaktadır. Bugün olması düşünülen ya da gelecekte olacağı umulan değil söz konusu olan. Geçmişin cereyan, tecelli ediş biçimine duyulan bağlılık, olanın tasavvur edilişi hani. Nihai noktada bir durum tespitine meyleder. Açıktır ki, Allah ya da Tanrı bu şekilde tayin etti demekte çok kişi.
Kaldı ki, olmasaydın olmazdık diyen hiç kimse hâşâ Allah’a rağmen demiyor ki. Hiç siz gördünüz mü, Allah başka türlü gelişmeler öngörseydi dahi bu ancak böyle olurdu diyeni. Ben ne gördüm, ne duydum. Varsa öyle söyleyen dinsel anlamda odur müşrik. İnkâr ettiği Allah’a posta koyan o paradoksa ancak düşer zannımca. Demem o ki, olur olmaz şirk kavramlaştırmasını öne sürmekte teferruatı hiçe sayan bir kabalıktır nazarımda.
Ancak samimiyet vurgusu yapmak, tercihimi ortaya koymaksa kullandığım bir tabir de değildir. Büyük Atatürk’ün olgusal, manevi şahsiyetine saygı, kıymet bilirlik, yöneliş ayrı. Ne ki, her sözün bir mânâ ağırlığı da vardır düşünceme göre...
L.T.