ardahan’dayız...
keyfimiz saz...
yüksel abi’nin yazlık bahçesi şıkır-mıkır:
esengül söylüyor:" çok üzgünsün arkadaş"
teybte çalıyor plak, hoparlör üç taneydi...
şefiklerin otel’e hodlu mahmut’un dükkana yan ağaçta bağlanmış hoparlörün ... diğer ikisi hükümet konağına... son ki: 23 şubat ilkokul taraftaki ağacın gövdesine.
çayın biri gidiyor biri geliyor.
ölenlerin son yaz ki nevbaharı oldu.
millet bahçesindeyiz... bu yaz.
mal meydan’ı dağılmıştı...
köylüler sattıklarıyla şişko sebahattin’in restorana uğrattılar.
danalı-inek... çocukların kavağında köy yoluna revan.
yol gidiyor inek malvar...
eh! nahır zamanı sağına gelecek hayvanlar.
cigara dudaklarda... tüttüre-tüttüre.
danacının- karı: cıgara içmek, eşeğe binmek...
çay ısmarlamak... bir koç kesmek sanki.
kasketli kişi çayın hesabını ödüyor...
misafirine el attırmıyor...
öyle pis and-yemin çekiyor ki...
"eğer el atarsan paraya... itoğluit olem masana gelmem!.."
"da sen ver... baba!" diyor çay ısmarlanan adam.

yalçıner yılmaz
14-10-2018
çanakkale