15
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1414
Okunma
Bir an o mülteci çocuğun gözlerinde ölür insanlık
Utanırsın cisminden varlığının ,
-bir rakı masasından kalkar toplu mezarlar.
Şık bir silah sesi gelir Ta! Oradan
İnsan olan yutkunamaz kan kokusundan ya
- yemeği seviyoruz… En çok İnsan etini.
- sisli bir kabus gibidir uzaktan
- seyre daldığımız fakirlik…
-Ramazan bereketi ile gelir nasıl olsa
İğreniyorum hepinizin anladığınız,hiç dilinizden düşürmediğiniz ahlaktan,
- bacak arasına sığdırdığınız
- Görgü kullarınızdan,
-osurmamak sandığınız.
Rast gele getirdiğiniz düzene saygılı yaşamanız midemi bulandırıyor
- Mülteci çocuğun zeytin gözlerinde ve kirli minik ellerinde ölüyorsunuz birer birer
- Avuç açarken önünüzde.
Size
-sesleniyorum!
-Bayım; sanalın külhan beyi ya da gerçeğin beyefendi kişisi
- Siz madam; zarif bir meleksiniz , he hoş!
-Arkanızdan geçen çocuk hamalı boş verin,gülümseyin çünkü bu ‘’Selfie’’
Görmemek için oyuklarınızı uzaktan baksam da size burnumu yakıyor içinize çürüyüşünüzün kokusu
İrili ufaklı parçalanıyorum… bütünün aslını yitirirken mutsuzluğuma bile alışıyorum.
Rengarenk taşlar gibisiniz,değersiz…
- ‘’ İnsanIarIa uzun süre yaşayamıyorum. SonsuzIuğun payından bana biraz yaInızIık gerek. ‘’
demiş ya Camus
Sevgili Yaratıcı; Bana da aynısından iki doz lütfen….
İçimden geçiyor bazı ayıplı küfürler,çınlasın kulaklarınız ve siz dahasını anlarsınız.
Nasıl olsa sevmekten anladığınız da sevişmek değilmi ki…
Hulasa; her yeni gün ile utanmazlığınızın maskelerini boyayıp
dünyanın kanını içerken bile umursamıyorsunuz.
Bir şiirin lafı mı olur aramızda…
Deniz....
(Şu girinti,çıkıntı işini yapamadığımdan şiir bölümünde paylaşamadım.Üzgünüm)