Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
levent taner
levent taner

SINAV MI? AMAN TANRIM!

Yorum

SINAV MI? AMAN TANRIM!

9

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

675

Okunma

SINAV MI? AMAN TANRIM!

SINAV MI? AMAN TANRIM!

Sınav tartışılır kimi zaman. Geçerli ve gerçekçi olmak noktasındadır bu. Yıllar boyu sağlanan birikimin anlık test edilmesinin sıhhati nedir? Sahi nedir?

Mesela, üniversite sınavları ele alınabilir. On bir yıl boyunca ezberci bir eğitimden geç, sonra birkaç saatlik zaman zarfında serden geç, selden geç, vs. İşin ilginç yanı üniversite sınavlarının soru tekniğini beğenirim oldum olası. Çünkü muhakemeyi, mukayeseyi, mentaliteyi ölçer usulünce. Usulünce ama usulsüzcedir. Az önce sarf ettiğim husustan dolayı. İlkokul, ortaokul ve lise sıralarında dönemlere göre değişen, değişebilen derecelerde ezberci eğitim tarafından rendelenmiş zihinler matematiksel, mantıksal, dilsel beceri ve ilişkileri ne kadar edindikleri, kavradıkları noktasında sorgulanır. İki buçuk saat içerisinde üç buçuk atarak hayatlarını dört dörtlük tesis edebilecekleri performansı sergilemeleri kendilerinden beklenir; cebren ve hile ile. Kaldı ki, sınav psikolojisi ve psikozunu besleyen yarış atı psikolojisi kişinin gerçek meziyetlerini ortaya koymasını engelleyebilir de.

Ne ki, başka çare yok. Kişinin baskı altında niteliklerini ortaya koyabilme gücü de önem arz eder. Efendim! Sınav mı beni değerlendirecek, beni ha hem de beni! Şu soruyu sorabiliriz de; çok kez dünya edebiyatının en büyük yazarı gösterilen (ikinci, üçüncü de olabilir, fark etmeyecektir zannımca) Tolstoy Nobel ödülünü aldı mı? Bu soruyu ekseri ödülü alamamış ünlü yazarların hayranları sorar. Ya da Nobel’i saçma ve son derece gereksiz bulanlar. Oysa çok mantıklı bir nedenle ödülü alamadı Tolstoy. Nobelin vücuda getirilmesi, Tolstoy’un hayatının son yıllarına denk gelmekte. En büyük eserlerini verdiği yıllara sıcağı sıcağına karşılık gelmez. Yine de verilemez miydi geçmişin hatırına. Bu tip totoş, tatlış sorgulamalar anlamını çabuk yitirir oysa. Sonuçta yeni büyük eserlerle coşkuyu harlandırmıyor ünlü yazar. Ve maalesef başarı ve onun taltifi noktasında nankör ve kördür insanoğlu. Geç ısınır çabuk soğuruz. Katalitikle ısınan ortamları aklınıza getirebilirsiniz. Tolstoy bu bağlamda bir nevi arada kaynamış görünüyor bana.

Sonuç değişmeyecektir. Sınav gerçekçi bir ölçüm gücüne sahip bilinen tek yöntemdir. O gün karnım ağrıyordu, dışarda gürültü vardı, bir kapı önü düğününe denk gelmişti. Hem de yapılan tüm uyarılara ragmen. Kurumsal bir sınavsa bulunduğum şehirde boş kadro yoktu, Motivasyonumu hayli etkiledi bu. Hastam vardı aklım evde veya hastanedeydi, vs. hususlar ıııı, cık istidadında karşılanır kaçınılmaz olarak.

Bir diğer husus; değerlendirme ölçüleri noktasındadır. Tamam, anladık sınav gerekli de; alınacak netice ne kadar adil acaba? Sonuçlar önceden belli değil sanki!

Bunun ciddi bir unsur olduğu doğrudur kuşkusuz. Heleki ülkemizde. Bizim gibi ülkelerde diyerek kahır ve azap yüklemediğimi fark etmiş olmalısınız. Amaç elbette üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil yoksa.

Torpili maalesef harpler döneminde bırakamadık. Torpillenip duruyoruz habire. Su alıyoruz çok kez. Ancak bu adaletsizliği bir an için es geçersek; sınav değerlendirme ölçüleri objektif bağlamda neler?

Bazen sınav yazılıdan ibarettir. Genelde testten. Test öteden beri tartışılır. Doğruyu hatırlatabilme eğilimi ne kadar yüksekse o kadar beğenilmez. Vaktiyle bir uzmanın testçilikten ekmek yemiş biri olarak testi uygun bulmam dediği gelir aklıma. Oysa yanlış değilse de eksik ve yanlı bir yaklaşım bu. Çerezlik testler için doğru şüphesiz. Ne var ki, öyle testler vardır klasikten zordur ve katılımcıyı s... gibi bırakır afedersiniz. Konuya hâkim değilseniz şıkların hepsi doğru gibidir. Ve bu iyi bir testi vazgeçilmez kılar. Yoksa testin gelişmesinin temel nedeni tomar tomar yazılı kâğıdı okumanın eğitimciler açısından güçlüğü veya sıkıcılığı olmasa gerek. Ciddi anlamda bilgi, beceri, başarı düzeyi ölçme gücü vardır testin. Yarışmacıları birbirinden ayırabilme gücü, bir ayının yavru bizonu annesinden ayırmasındaki zalimane güçlüğü aşacak kadar alimânedir hiç kuşkunuz olmasın.

Diğer bir husus, özellikle yükselme sınavlarının yazılı ve mülakat düzleminde iki aşamalı olması da faydalı ve gerçekçidir kanımca.

Kör hafız misali bilgi depolayan bir insan evladının pratik sorunlara çözüm üretebilme, konuşma, kendini ifade edebilme becerisi, kimi durumda temsil yeteneği nedir?

Şu kadar ki, kör hafızdan kastim yazılıda her yüksek puan alan elbet değil. Ezberlemekle hazmetmek arasında ki fark açıktır şüphesiz. Mülakat eğer dürüst ve adil ögelere haiz ise işte bu durumu netleştirebilir de. Papağan gibi ezberleyen ile özümseyen ve çözüm odaklı yarışmacıyı ayırabilir de.

Sportif müsabakalardaki rekortmen ile müsabık yarışmacıyı hatırlayalım. Atletizmde bir kent grand prix’de dünya rekoru kıran atlet bir de bakarsınız olimpiyat veya dünya şampiyonasında finale kalamamış, ya da finalde dereceye girememiş veya madalya alamamış hatta şampiyon olamamış. Oysa müsabık küçük çaplı kent yarışlarında kendini göstermez, dünya çapında en iyilerin hep birden katılım gösterdiği büyük turnuvalarda ipi göğüsler. Üst seviyede ortamların tansiyonunu kaldırabilme, o rekabet gücünü gösterebilme noktasında öne çıkar. Dahası birinciyi belirlemek fotofinişe kalmışsa, burun farkını belirleyen vücut duruşunu gösterebilecek fiziksel aktiviteyi ortaya koyarlar. Kahretsin burun farkına teslim oldum diyen ikinci kendini avutur ancak. Atletin yalnızca çizgiyi geçmesi değil burnunun ucundaki kıllarla elektronik aleti uyarması, uyarabilmesi bile özellik teşkil eder deyim yerindeyse. Vücudunu öne verme ve burnunun ucuyla aleti uyarabilmek, bu gerçek bir meziyet işte.

Bu noktada alırsak sınav basamaklarını; mülakatı salt yazılıdaki puan sıralaması üzerinden okumak yanıltıcı olabilir de. Yazılıda yüksek puan alan bir insan evladı mülakatta kaybedince haksızlık bu şeklinde feryat edebilir ve haklı da olabilir. Eğer sonuçlar önceden belliyse elbette haklıdır. Ne çare ki haklı olmayabilir de. Yazılı puanı bir şeydir ama her şey değildir kanaatimce. Üstte de belirttiğim gibi mülakat; serinkanlılık, kendini ifade edebilme, temsil, pratik beceri gibi hususların değerlendirilmesine daha uygun olabilir de. Aksi halde yazılıda düşük puan alanın muhakkak, değişmez bir dezavantajla başladığı ya da yüksek puan alanın mutlak bir avantaj sağladığı, turu garantilediği sanısı tehlikeli bir yanılgı teşkil edecektir zannımca.

O zaman şunu sormak gerekmez mi, öyleyse mülakat neden var? Sen kat irtifaklısın geç sen arsa paylısın kal mı denir mülakatta? Hiç kuşkusuz doksanların altmışa, altmışların doksana çevrilmesinin teyit mekânı da olmamalı.

Sözün özü sınav sıkıntı verici bir detay gibi gelsede pedagojik, mesleksel ölçütleri olan ve şüphesiz hakkaniyet boyutundan asla ödün verilmemesi gereken bir yaşam pratiği ve gerçekliğini önümüze koymaktadır.


L.T.




Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sınav mı? aman tanrım! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sınav mı? aman tanrım! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SINAV MI? AMAN TANRIM! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
fe
fermantasyonman, @fermantasyonman
27.2.2018 00:35:05
özür. çok yorum yapmışım.
fe
fermantasyonman, @fermantasyonman
27.2.2018 00:26:45
sınav olmamalı. bu önerdiğim eğitimin (herkesin bildiği) sistemin meyvelerini almak almak en 20yıl sürer. siyaset ve siyasetin yönlerdiği anne babalar için bu çok uzundur. günlük sonuç ister hepsi.
fe
fermantasyonman, @fermantasyonman
27.2.2018 00:20:13
valla billa çok şey bilmiyorum. bildiğimin a b c si o kadar net ki. bazen eskisi gibi sövüp geçip, içsem mi diye düşünüyorum. neyse nasıl olsa sonuçta atılacağım.

fermantasyonman tarafından 2/27/2018 12:22:24 AM zamanında düzenlenmiştir.
fe
fermantasyonman, @fermantasyonman
27.2.2018 00:16:41
sınav şart demek, çocukları yarışa sokmak demektir. çocuklara yarışa soktuğunuzda anlamı kalmıyor dediklerinizin hiçbiri. sınav olmamalı. bu gerçekten niye uzaklaşıyoruz anlamıyorum?
Etkili Yorum
fe
fermantasyonman, @fermantasyonman
27.2.2018 00:13:10
"Sözün özü sınav sıkıntı verici bir detay gibi gelsede pedagojik, mesleksel ölçütleri olan ve şüphesiz hakkaniyet boyutundan asla ödün verilmemesi gereken bir yaşam pratiği ve gerçekliğini önümüze koymaktadır."


yine bana yürüyecekler de. dağdaki çobanla oyumuz bir mi, diyen kişilerle aynı mantıktasınız.

ne demek sınav şart.

...
DEVRİM DENİZERİ
DEVRİM DENİZERİ, @devrimdenizeri
26.2.2018 23:56:49
'Sınav' yani eskilerin deyimiyle 'yazılı imtihan' sırasında öğrenimleri boyunca bir kez olsun 'Kopya' çekmeyen öğrenci varmıdır sorusu geldi aklıma... Sanırım bu soruyu duyanların yüzüne muzipçe bir gülümseme yayılacaktır hatta bu işi alışkanlık edinmiş ve en bitirim öğretmenleri bile atlatacak beceriye sahip olanlar çıkacaktır aramızdan.
Bana gelince...Değil böyle bir eylemde bulunmak bunu düşünecek akla bile sahip değildim inanırmısınız..

Varolun bana içimi dökme olanağı verdiğiniz için çok değerli Yazarım..)
Fatma Oral
Fatma Oral, @fatmaoral
26.2.2018 20:57:41
Çoklu adayların bulunduğu durumda sınav vazgeçilmez. Lakin hangi sistem konusu tartışmalı.
Şimdi sınava girecek çocuklara sorarsan hepsi bıkkınlık dolu.

Keşke bir başka yolu olsa. Çok büyük enerji kaybı....

Saygılarımla
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
26.2.2018 18:19:57
Bir sınav-kolik olarak ilgiyle okudum.
Eğitim - öğretim hayatım boyunca girdiğim sınavlar yetmezmiş gibi; sayısız banka sınavına girip bilgi düzeyimi ölçtüm hatta değiştirdiğim sayısız iş sayesinde sonsuz rakımda mülakata tabi tutuldum.
Ezberci bir sınav sistemi bunda hem fikirim ve atlamamız gereken çok basamak var.
Sanırım konuyu dağıttım.
Kutluyorum sayın Levent Bey.

Saygılarımla.
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
26.2.2018 16:17:44
Sevgili Levent bey;

Yazıda ilave edilecek hiç bir şey yok... sınav olmalı ama ...! Mesele tam olarak da oradaki ''ama'' da ve çözümü de ...

Sevgilerimle...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL