Yine meslek anılarından Yer bu kez Elbistan (düzeltme Elazığ) Sanık Suat’ın Dramı " Yine mi sen Suat, ah Suat!" " Çözün, açın ellerini !" çözülüyor demir halkalar, yanlarında sallanıyor kolları. " Hanı tövbe demiştin!. sözün bu mu!" Mahçup yere bakıyor çocuk! " Bu işin sonu yok oğlum, yok! Bak büyüdün, artık" Suat da biliyor, biliyor ama!.. Dosyasında; Adı : Suat Yaşı : 16-17 Suçu : çalmak Sabıkası: kabarık Adam olmayacak bu çocuk, adam... diyesi geliyor insanın! İnceliyorum dış görünümünü dökük giyimini ince yıpranmış bedenini! Anlıyorum suçlarının hali nedenini! Soruyorum, sormaz olaydım! Kendi anlatıyla; Altı yaşında anadan yetim, altı kalbur altı! Baba işsiz!. Ara işleri kuyu falan bulursa! Baba yine evlenir! Üç de üvey anadan!.. Yaşıtları okula Suat sokağa! Soruldu; tahliye olunca; ’ Bilemiyordu nereye, kime gidesiydi!" Bu da kendi ağlamaklı ifadesiydi. Dura dura; yutkuna yutkuna anlattı, anlattı Suat! Anlattıkça sıska bedeni gevşedi başı, boynu sağ omuzuna eğildi kopmuş, cansız gibiydi sıska boynu! Bakışları öyle derin öyle ışıksızdı ki!.. El kaldırdı ne diyecek idiyse Dinleyecek halde değildim !. " Sus dedim sus artık" Sustu! boynu hala omuzu üstünde! " Eğme boynunu eğme öyle no’lursun!" Bu anlattıklarının yalan olduğunu söyle no’lursun! diyorum içimden. Yüzüne bir daha bakıyorum, " Sefil çocuk, okul çağında sokağa atılmış çocuk! Hüzünlü bakışları içime bir kurşun gibi akan çocuk! öyle derin öyle hüzünlü bakma İçimde cehennemlik ateşler yakma!" Son sözünü soruyorum; " Bana bir iş !" diyor! " Tamam, diyorum tamam!.." Düşünüyorum da; A aynı A B aynı B ’Tamam’ olan ne! |