13
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1049
Okunma

Durumu kurtarmak için ciddi bir havaya bürünen Chamuran derhal konuya geçmeye karar verdi. Yerinden ciddiyetle doğrulup annenin yüzüne ilk kez dikkatle baktı. Aslında hasta olan anne gibi duruyordu. Yüzü makyaj yapmış olmasına rağmen solgundu, göz altlarında torbalar vardı. Yorgun bir görüntüsü vardı.
- Siz yakın zamanda herhangi bir kan tahlili yaptırdınız mı?
- A! Ben mi? Benim bir hastalığım yok, çocuk için gelmiştik.
- Evet, onu biliyorum ama gözaltlarınızdaki torbalar sadece uykusuzluk yüzünden mi emin olamadım. Böbrek şikâyetiniz var mı mesela? Ya da alerjik bir durumunuz, kullandığınız tiroid ilacı var mı? Sizi muayene edebilir miyim?
- Ama ben kayıt açtırmadım Doktor Bey, bir sorun olmasın sonra. İş yoğunluğundan hasta isem de farkında değilim sanırım.
- Ege şimdi anneni muayene edeceğim. Sen biraz beklersin değil mi?
- Evet, ama bir şartla. Bana şu tahta çubuklardan verirsen olur.
- Ne yapacaksın sen onlarla?
- Proje yapacağım.
- Kısaca anlatır mısın peki?
- Bir robot insan yapacağım, bunlarda kemikleri olacak. Aslında sonra daha büyüğünü yapacağım ama şimdilik kumandalı arabanın içinden çıkan kablolarla küçük olmak zorunda.
- Yani bu bir prototip olacak, öyle mi?
- O ne?
- Yani taslak gibi bir şey.
- O ne?
- ??
- Oğlum denemelik diyorsun ya sen, ondan işte.
- Ha! Evet denemelik olacak bu. Zaten resmini yaptım. Annem çok beğendi.
- Bu denemelik robot savaşçı mı olacak? Süper kahraman gibi hani?
- Yok, o robot baba olacak. Benimle her yere gelecek. Annemi asla üzmeyecek ve hiç işi çıkmayacak. Anneme evde yardım edeceği programlarda ekleyeceğim.
- Anlıyorum… Belki iyi beslenip hızlı büyürsen annene kendin yardım edersin. Bence gayret etmelisin.
-Dersler, okul, okul kuralları… Hiç vaktim yok doktor abi.
- Ya kızlar?
- Kızlar çok mız mız . Sürekli bebek şarkıları falan söylüyorlar. Çok sıkıcılar, ben onlarla oynamam
- Hahahahh! Peki bakalım... Büyüdüğünde fikrin değişecek.
- ??
Anneye yaptığı muayene de alerjik belirtiler tespit eden Chamuran bazı tahliller isteyip Ege’nin şikâyetini dinledi. Ege’nin okulda burnu kanamış ve annesi telaşlanıp acilen Chamuran’ın kapısında soluğu almış. O da, çocuk için onları bir KBB polikliniğine yönlendirip gönderdi.
Chamuran günü neredeyse bitirmek üzere iken poliklinik telefonu çalınca; ‘’bu da ne ya şimdi? Açmasam mı acaba?’’ diye geçirdi içinden. Telefon ısrarla çalmaya devam ettiği için açmak zorunda kaldı.
- Doktor Chamuran.
- İyi günler ,ben Serdar Piyade. Bugün iki hasta başvuruda bulundu. Sizin gönderdiğinizi söyledi. Ama ben sizi tanıyamadım. Bu nedenle rahatsız ettim.
- A! Serdar dostum, ben İsmail’in ikiz kardeşiyim. Uzun bir süre sende tedavi görmüştü. Sanırım unuttun bizi.
- Ya tabi! Bende soy isim yabancı gelmiyor ama acaba kim diye merak etmiştim. Nasılsın Chamuran? Kusura bakma yoğunluktan unutmuşum.
- İyiyim ya ne olsun işte. Aynı ben de yoğunum.
- İsmail nasıl? Uzun zaman önce bir anda kesmişti tedaviyi, denedik ama yurt dışına çıkınca artık ulaşamadık.
- Ya işte hastalanıp Tıp Fakültesinden son senede ayrılmak zorunda kalınca toparlaması zor oldu biliyorsun. Şimdi de idare ediyor.
- Eğer ihtiyacı olursa her zaman çekinmeden arasın. Aslında konuşmamız çok iyi oldu. Sen kardeşi olduğun için, ayrıca da bir hekim olduğundan detay vermeden uyarmak isterim ki İsmail’in durumunda bir hasta tehlikeli olabilir. Sürekli olarak kontrol altında olmalı. Çok zeki olduğu için çevresindekilere sakin ve iyi huylu davranışlar sergileyebilir. Toplum içinde kendisini uzun süre kontrol etmeyi öğrenmiş. Ama bu onun iyileştiği anlamına gelmez. Ben bunları aileden birine çok söylemek istedim ama kimseye ulaşamadım. Lütfen tedavisini ciddiye alması için ona destek olun. Bir doktor olamayışı ise onda ciddi bir takıntı sebebi. Bu dediklerimi kulak arkası yapmazsan sevinirim.
- Eyvallah dostum. Bu uyarı çok faydalı oldu. Artık tedavisiyle daha yakından ilgileneceğim İsmail’in. Hastalarımı kabul ettiğin için de teşekkür ederim.
- Rica ederim, ne demek. İyi günler
- İyi günler.
Chamuran kendi kendine mırıl mırıl söylenerek masasını topladı ve trafikte de bir süre stres yüklenip sonunda evine ulaştı. Kapının kilidini açtığı sırada elindeki ekmek ve yumurtaları düşürmemeye gayret ederken deri montunun kolunu kapıya taktırdı. Bu basit kaza yüzünden elindeki her şeyi yere atıp kapıyı tekmelemeye başladı. En ağır küfürlerle kapıya bir süre daha saldırdıktan sonra saçlarını geriye doğru eliyle iterken derin bir nefes aldı. Yerdeki kırıkları ayağıyla evin girişine doğru itip kapıyı kapattı.
Chamuran bohem tarzda zevkle döşenmiş evin içinde ilerlerken mutfağa yöneldi.Buzdolabının kapısını açıp soğuk bira çıkardı.Kapağını açtığı birayı derin bir susuzluk çekmiş gibi bir dikişte bitirip mutfak tezgahının üzerine bıraktı. Arkasını dönüp ‘’bakalım her şey yolunda mı?’’ diyerek evin içinde sakin ama tehlikeli denilebilecek bir yüz ifadesi ile yürümeye başladı. Bir odanın kapısı önünde durduğunda ahşap renkli kapıyı eliyle tıklatarak’’ içer demisin kardeşim?’’ diye seslendi.İçeriden gelen uğultu sesleri onu oldukça keyiflendirmişti. En sonunda cebinden çıkardığı anahtarı kilide yerleştirip kapıyı açtı.
Kapı açıldığında elleri kalorifer peteğine kelepçelenmiş, ağzı bantlı adamın kendisine öfke ile baktığını gördü. Sinsi bir gülümseme ile yanına yaklaşıp önünde diz çöktü. Ağzındaki bantı sıyırırken’ ’Eğer bağıracak olursan bir daha bu bantı hiç çıkarmam’’ dedi.
Ağzındaki banttan kurtulan genç adam önce derin bir soluk alıp gözlerini diğerine dikip ağlamaklı bir ses tonu ile;
- Allah belanı versin İsmail…
Son...
Deniz...