Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
DEVRİM DENİZERİ
DEVRİM DENİZERİ

6-7 Eylülün Anatomisi

Yorum

6-7 Eylülün Anatomisi

6

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1199

Okunma

Okuduğunuz yazı 7.9.2017 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
6-7 Eylülün Anatomisi

6-7 Eylülün Anatomisi

Her geçen gün hatta geçen her saat hayatla aramdaki bağı koparıyor gördüklerim yaşadıklarım ve geçmişte yaşananları anımsadıkça.

Öncelikle insan olarak kahroluyorum. Irkıyla bayrağıyla dini inancıyla kendini yere göğe sığdıramayan böyle bir toplumun onurlu dürüst adil ve yüreği insan sevgisiyle dolu bir bireyi olarak vurgun yemiş gibi işlevini yitiriyor bedenim. Utançtan kendi yüzüme bile bakamıyorum aynada.

Yüzleşilemeyen iki günden, "6 - 7 Eylül 1955 Planlanmış Kıyımı"nın üstünden tam 62 yıl geçti.

Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldı! asılsız haberiyle cahil barbar gözlerini nefret kin bürümüş koskoca bir güruhun yalnızca Rumlara değil bütün gayrımüslimlere yönelik bu korkunç yağmalama ve linç girişimi tarihe bir yüz karası olarak geçmiştir.

Demokrat Partinin sahtekar acımasız ve vicdanları gibi elleri kirli idarecileri ve bunların uzantısı olan idarecileri ki ülkeyi bu günlere getirmiştir.

İdama karşı olmayan ve 43 kişinin idam kararına imza atan ve hepsi idam edilen MENDERES geliyordu.

Celal Bayar’ın, İstiklal Caddesi’ndeki hasarı görünce, etrafındakilerin duyacağı bir sesle İçişleri Bakanı Namık Gedik’e “Galiba dozu kaçırdık” dediği olaylarda, “Türk basınına göre 11 kişi, bazı Yunan kaynaklarına göre 15 ölü vardır.Yaralı sayısı resmî rakamlara göre 30, gayri resmî rakamlara göre 300’dür. Sadece Balıklı Hastanesi’nde 60 kadın tecavüz nedeniyle tedavi görmüştür.

Bu toplumun hazmedemediği iki insan türü vardır ki bunlardan birisi Müslüman olmayan bütün yabancılar. İkincisi Solcular.
Mehmet Ağar “Çok solcu öldürdük” sözüne karşılık “elleri kanlı katiller” yakıştırması hiç de saygısızlık ve yanlış bir yakıştırma olmaz.

"Çok, çok fena. O zaman ben evliydim, iki yaşındaydı Lula. (Sarıyer) Yenimahalle’de yazlıktaydık. İstanbul’dan haber geldi, Beyoğlu yanıyor. Saat sekiz, sekiz buçuk filan. Taş dolu bir kamyon geldi. Kamyonun içinden 10-15 kişi çıktı, ilk evvela gazinoyu kırdılar, bir şey bırakmadılar. Bir araya toplandık, zangoç vardı, karısı ve oğluyla; papaz vardı kızları ve karısıyla beraber. Başladılar dışarıdan camları kırmaya, taş atmaya. Aman n’apalım derken artık karanlık da oldu. Arka tarafta bir Türk ailesi oturuyordu, biliyordu o ne olacağını. Hemen papazın kızlarını aldılar, pencereden. Ben Lula’yı şiltenin altına koydum, çocuğu öldürecekler. Taşlar yağmur gibi geliyor. Evin kapısına geldiler. Onu da tekmeyle kırdılar. Babam hemen oda kapısını açtı. Türkçeyi Türk gibi konuşuyordu babam. ’Kırıyoruz’ dedi, ’Kıbrıs için. Helal olsun, vatana helal olsun’ dedi, gelenler. ’Beni, karımı, kızlarımı öldürün’ dedi babam. ’Yok, öldürmeye iznimiz yok’ dediler, ’kırmaya iznimiz var.’ İsmini sordular, ’Kemal’ dedi babam. ’Afedersin, Kemal ağabey’ deyip gittiler. Bakkala gittiler, bakkal da diyor ki, ’Hangi Kemal? Bu Koço’dur, Rum’dur.’ Tekrar geldiler. Radyo ve buzdolabını pencereden aşağı attılar. Yataklar, elbiseler, gardırobun içinde bir şey kalmadı. Yani biz kaldık. Titriyorduk, ’Kırın’ diyordu babam, ne yapsın, ’kırın, atın, helal olsun, atın!’ Kırdılar, vurdular, gittiler. Papazın kızlarını istediler. ’Burada yoklar’ dedik. Papazı aldılar, bir motosikletin üstüne bağladılar, yol boyunca çektiler."
"Anneme, Müslüman kadınlar gibi görünsün diye beyaz başörtüsü taktık. Pencereye bir bayrak uydurduk. Kapıya oturdum. Kalabalık bir grup önümden aktı. Kiminin elinde bir top kumaş, kiminde bir makine parçası vardı. Bütün cadde eşya doldu. Sadece Rum evlerini değil, tüm gayrımüslimlerinkini yağmaladılar. Yedikule Caddesi üzerindeki bir kiliseyi ateşe verdiler. Kıvılcımlar bizim evin üstüne düşüyordu. Caddede üç kişi durdu. Bizim eve bakıyorlardı. Yanlarına gittim, ’Bu evin sahibi Ermeni. Şimdi Florya’da yazlıkta. Aşağıda ben varım, hatırlatırım’ dedim. Annem Müslüman bir kadın gibi kahve pişirdi. İçtik birlikte... Yağma saatler sürdü. Gece yarısına kadar kapıdan ayrılmadım. Sonraki gün dükkânıma gittim. Kepenkler kırılmış, dükkâna girilmişti. Benim dükkâna komşum Laz Mehmet girmiş. Sabahları birlikte çay içerdik. Çok ağrıma gitti.” (Dilek Güven 6-7 Eylül Olayları,

Hiç ağırına gitmesin ey kardeşim. Onlar ki Rusların saldırısı sırasında sarp dağ yollarını onlara gösteren hatta onları Trabzon’a götürenlerden olduktan sonra!..

Koskoca Osmanlı İmparatorluğu parçalanıp yok edildi. Nice bedeller ödenerek kurulan laik demokratik Cumhuriyet ve ilkelerinden eser kalmadı.
Sen daha neyinle gurur duyuyorsun. Neyi savunup koruyorsun. Elinde ne kaldı onu söyle!
Kalıp savaşmak yerine ülkesinden kaçan belalıların ahlaksızların vatanı oldu bu aziz topraklar.

Ülke hızla değil. Işık hızıyla karanlığa gömülüyor!
Sen hala yalanlarla boş laflarla gününü gün edip. Gözlerini kulaklarını kapayıp tatlı kahramanlık düşleriyle mi oyalanıyorsun. Bir kez olsun dürüst ve cesur olmayı denesen. Vicdanı yoklasan bir kez olsun diyorum…
Bana vatan toprak bayrak edebiyatı yapmayın. Her şey gün gibi açık ortada.






Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
6-7 eylülün anatomisi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz 6-7 eylülün anatomisi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
6-7 Eylülün Anatomisi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
DEVRİM DENİZERİ
DEVRİM DENİZERİ, @devrimdenizeri
8.9.2017 18:32:10
Ülke tarihimizi ve dolayısıyla toplumu yakından ilgilendirdiğine inandığım bir yazıyı güne getirmene hassasiyetini göstermeniz çok sevindirici.
Çok teşekkür ederim.
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
7.9.2017 12:26:18
Değerli arkadaşım.

Yazınızın sonunda ''Bir kez olsun dürüst ve cesur olmayı denesen. Vicdanı yoklasan bir kez olsun diyorum…
Bana vatan toprak bayrak edebiyatı yapmayın. Her şey gün gibi açık ortada.'' Demişsiniz.

Evet herşey gün gibi açık ortada.

Bu konuyu da içine alan bir yazı yayınlamıştım bu sitede. Yazımda 6-7 Eylül olayları da vardı. Ancak siz de dahil pek çok arkadaşımız 6-7 Eylül olaylarını anlatıyorsunuz ama 16 mart 1964 den bahsetmekten özellikle kaçınıyorsunuz ya da 1964 de yaşananları bilmiyorsunuz. Tabii ki bu da hayret verici bir durumdur. 1955 i hatırlayan bir insan 1964 ü nasıl hatırlamaz?

Neyse..Ben yazdım. Yazınca ne oldu dersiniz? 6-7 Eylül'ün yağmacı, katilleriyle aynı kafada olan biri aynen şu yorumu yaptı yazıma: Yazdıklarıiniz hamasi ve yalan! Sanırım kafanizdaki Türk düşmanlığı yazdırıyor bunları.

Başka ne denebilir ki.

Selam ve sevgiler.

Eğer okumak isterseniz o yazımın linki: http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=163176
.
hotamisli
hotamisli, @hotamisli
7.9.2017 11:47:12
Devrim hanim,

6 - 7 eylulde yapilanlar kesinlikle yanlis. Keske o tur olaylarin hic biri yasanmasaydi. Sizin gibi ben de insan olarak kahroluyorum; mesela sizin Putin gibi bir vampiri alkislamaniz karsisinda kahrolmustum.... Yanlis anlamayiniz, istediginizi alkislayabilirsiniz....
Okudugum yazilarinizda cogunlukla insanliktan, erdemden, nezaketten, sevgiden, saygidan yani guzel seylerden bahsetmistiniz ve ben bunlari takdir etmistim. Ancak, Putin gibi iliklerine kadar kana bulanmis bir katili de alkislamaniz karsisinda samimi yaziyorum, kahrolmustum....

Neyse, belki de ben bazi seyleri yanlis anladim...

abdullah

hotamisli tarafından 9/7/2017 12:04:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
Filiz Şahin.
Filiz Şahin., @filizsahin-
7.9.2017 10:20:22
dün bu olaylara dair yazı okudum daha doğrusu göz attım ancak sizin yazdığınız rakamlar orada daha yüksekti misal 400 tecavüz vakıasından bahsetmişler sorun o değil zaten neyse gittim sevdiğim bilgisine güvendiğim bir birine sordum bana kendi yazısını yolladı ki ben o uyazıyı o vakitler okumuşum yorumlamışım vs. ancak sorun şu ona da söyledim
sol bakışa sahip birinden, rum ya da yunan gazetesinden olayı okuyunca farklı sağ tandanslı bir kalemden okuyunca çok farklı duygular uyandırıyor.

komşuymuşlar ya bundan korkuncu olabilir mi ? semavi dinleri hepsi öldürmeyeceksin der ama bütün dindarlar din için öldürür ya dehşet

sonuç nedir sonuç şudur dehşet verici, facia ve kaybeden insanlık olmuş. Çok kötü kaybetmiş ancak biz millet olarak misliyle kaybetmişiz. İçimizde bu kadar yılan beslemeyi nasıl başardık bilmiyorum şöyle ki rezil ateş çemberleriyle sınanmışız ama akıllanmak yerine gaflet uykusunun dibinde horlamayı yeğ sayıyoruz.
menderese gelince ne yazık ki idamı onaylayan kendisinin kaderi de idamla son bulmuş.
Evet, yaşam hakkı kutsaldır ama çocuklara ve hayvanlara karşı işlenen suçlar hariç olmalı diye düşünüyorum.

Filiz Şahin. tarafından 9/7/2017 10:23:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
levent taner, @leventtaner
7.9.2017 09:41:54
Gayri müslimler bu ülkenin zenginliğidir oysa

Onlar içinde vatan değil midir bu coğrafya?

Hele ki, İstanbul

Reşat Ekrem Koçu İstanbul'a öylesine aşıktır, bir kent üzerinden milliyetçilik tasavvuru geliştirir adeta

Gayri müslimler İstanbul'un öz varlığı oldular asırlarca

Ticari yapılarıyla, kültürleriyle, iş ahlaklarıyla

Rumlar, Museviler özellikle

Ermeniler sanat tarihimizde renk, desen oldular

Kirkorder ermeni tedhiş örgütü havası estirsede, Kirkor Cezveciyan Kenan Pars idi uzun yıllar

Gün olur; İstiklal Harbinde sadık bir Osmanlı Ermenisini başarıyla canlandırır

Güllü Agop, Tatyos Efendi, İrma Toto Felekyan, Nubar Terziyan, Dikran Çuhacıyan, Yervant Oskan, Artaki Candan vs. farklı dallarda hizmet verirler şüphesiz

Elbette hıyanet eden niceleri de vardır dönemlere göre

Hınçak ve Taşnak komitesine hizmet edenlerin hükmünü

"Beylik talebinde bulunmuş bir alay (Hay) ,
Bey(lik) mi olur Ermeniden, vay gılırım vay! .
Nereden aldın fişek ile martini? ..
Sana beyliği kim verdi ass.s....min Artin’i"

diyen Şair Eşref verecektir

Milleti Sadıka'nın nasıl Sıdıka'ya dönüştüğünü görürüz bir anda

Ne ki, bir notuda düşmek gerekir

Asala'nın azıp kudurduğu yıllarda İstanbul Taksim meydanında 1982 yılının bir yaz günü Asala'yı protesto maksadıyla kendini yakan Artin Penik'de toprağı bol olsun bir Artin Efendi değil midir?

Yine 6-7 Eylül olayları yaşanırken ünlü futbolcularımızdan Lefter'in adadaki evi yağmalanır, bunu haber alan Fenerbahçeli gençler adaya motorlarla giderler, Lefter'e yalvarırlar, abi sana bunu yapanları söyle, kim bunlar? Oysa hiçbir zaman açıklama yapmayacaktır Lefter, her ülkede bu tip olaylar olabilir ehemmiyeti yok diyecektir olanca görgüsüyle, Yunan milli takımından aldığı çağrıyı geri çevirip A Milli formayı yıllarca şerefle taşıyanda o değil miydi?

Peki 06-07 Eylül olaylarının nedeni nedir? Veya nedenleri

50'lerde öne çıkan Kıbrıs meselesi elbette önem arz eder

Fakat daha köklü bir neden olduğu söylenebilir

Gerek Varlık Vergisi gerek 06-07 Eylül ulusal burjuvazi oluşturma hedefinin parçasıdır, dolayısıyla gayri müslim varsıllığında eritilmesi hedeflenir özünde

Bir bakıma Osmanlı döneminin kaymak tabakası levanten burjuvazi cumhuriyet döneminde süreç içerisinde tasfiyeye uğrar

İnsanların canlarının yandığı düşünülürse boyutları elbette tasvip edilemez, başta dediğim gibi bir sosyo kültürel varlık kıyıma uğrayacaktır

Bir İstanbul'un nasıl kozmopolit yapıya büründüğüne, beton çölüne döndüğüne bakalım, bir de adaların nasıl yozlaşmayan bir cennet bahçesi olduğuna, aradaki muazzam fark tarihsel bir dokunun saldığı lezzet farkıdır kanımca

Nihayet hanımefendi

Yine duyarlı bir yüreğin atışı gönüllerimizi dolduruyor, şahsen benim

Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket

Saygı ve selamlarımla...



levent taner tarafından 9/7/2017 9:57:47 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ke
Keskinkalemzaman, @keskinkalemzaman
7.9.2017 00:30:14
10 puan verdi
Malesef üzüntülü olaylar ve Maraş,Çorum olayları velhasıl bu gürüha müslüman demek gerçekten zor,müslüman emanete hıyanet etmeyen mal ve namusa sahip çıkan insan demektir bu gürüha ağza alınmayacak şeyler söylemek farzdır,selamla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL