Bu gün kutladığımız manada ve bu gün kutladığımız şekliyle Müslümanların kutladığı ilk Kurban Bayramı Hz. Muhammed (S.A.S) döneminde, 624 yılında, yani Hicret’ten iki sene sonra kutlanmıştır.

Şimdi kısaca bu olayı anlatayım:

Bedir Savaşında Mekkelilerin ileri gelenleri ölmüş, Kureyşin başına Ebû Süfyan geçmişti. Ebû Süfyan, Müslümanlarla savaşıp, Bedir yenilgisinin öcünü almadıkça kadınlarına yaklaşmayacağına, yıkanmayacağına ve koku sürmeyeceğine yemin etmişti. 200 atlı ile Mekke’den çıkarak Medine’ye bir saatlik mesâfede Urayz Köyü’ne gelmiş, çift sürmekte olan ensârdan Sa’d b. Âmir ile hizmetçisini şehit edip bir kaç ev ve hurma ağacını ateşe verdikten sonra, "yeminim yerine geldi", diyerek dönüp kaçmıştır.

Hz. Peygamber (S.A.S ) bu durumu duyunca 80 süvâri, 120 yaya ile hemen tâkibe çıkmış ise de Ebû süfyân sür’atle kaçtığı için yetişememiştir. Mekkelilerin erzak olarak getirip, kaçarken ağırlık olmasın diye bıraktıkları çuvallar dolusu, kavrulmuş un (sevik) Müslümanların eline geçtiğinden bu gazveye Sevik (kavrulmuş un, kavut) Gazvesi denilmiştir.

Miladi olarak 624 senesinin Mayıs Ayında, Hicri takvime göre de 2. Senenin Zikade ayında cereyan eden bu gazveden sonra Zilkade ayının 9. Günü Medine’ye dönüldü. Ertesi gün yani Hicri 2 senesi- Zlkade ayının 10 Günü Peygamberimiz müslimanlarla birlikte mescide geldi ve ezansız, kametsiz iki rekat Bayram namazı kıldırdıktan sonra bir hutbe irad etti ve daha sonra kendisi iki adet koç kesti. Koçlardan birincisini keserken ’’ "Allah’ım! Bu senin birliğine ve senden bana gelenlere şehâdet eden bütün ümmetim namınadır" , İkincisini keserken de : "Allah’ım! Bu da, Muhammed ve Muhammed’in ev halkı içindir." Dedi.

İşte bu olaydan sonra Müslümanlardan maddi gücü olan herkes her sene kurban kestiler.

Batman’da görev yaptığım yıllarda halkın kurban kesme konusunda öyle çok da hevesli olmadığını, çok az sayıda kurban kesildiğini görünce sormuştum ’’ neden bu kadar az?’’ Diye. Cevaben ’’ Biz Şafi mezhebindeniz. Bize göre kurban sünnettir’’ Demişlerdi.

Her neyse, sünnetine vacibine dokunmadan, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail olayını da hepimiz bildiğimiz için o kısma da girmeden noktalamadan önce bilmeyenler için bir bilgi daha vererek yazımın bilgi aktarma kısmını noktalayayım.

Efendimi Kurban kesme emri her ne kadar Kevser suresine dayandırılsa da ilginçtir ki ’’ Bayram ’’ kelimesi ( Arapçası, yani Kur’andaki adıyla Iyd veya Îd ) Maide suresinin 114. Ayetinde şu şekilde geçer :

Meryem oğlu İsa, “Ey Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki; önce gelenlerimize (zamanımızdaki dindaşlarımıza) ve sonradan geleceklerimize bir bayram ve senden (gelen) bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın” dedi. ( Diyanet Tefsiri )

Kurban bayramının Arapça adı : ’’ Îd’ül Ahda ’’ olup Bayram kelimesi de aslında Farsçadır.

Şimdi gelelim Kurban Bayramı ile yukarıdaki resmin ne alakası olduğuna:

Her Kurban Bayramında kınalı bir koçun resmini paylaşarak kutlama tebrikleri yayınlamıyor muyuz? Bu sefer de farklı olsun.

Vatan sevgisi imandan değil mi?

O halde ’’ Vatanım ve benim güzel vatandaşım ! ben sana kurban olurum ’’ Demek de imandan değildir midir?

Köpeği bile bayrak sevdalısı olan böyle bir millete kurban olunmaz da ne olunur?

Kurban olduğum vatanımın güzel insanları !

Kurban Bayramı öncelikle sizlere, sonra dünyanın tüm mazlum insanlarına sevgi, dostluk , barış ve kardeşlik getirsin inşallah.

Rabbim milletimizi ve tüm insanlığı huzur dolu daha nice bayramlara ulaştırsın.

Yüce Rabbimden bu mübarek günü vesile ederek Tüm insanlık için huzur diliyorum

Bayramınız kutlu olsun gönül dostlarım.