1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1837
Okunma

Yıl 1981, Erzurum’daki Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne kayıt yaptırmış çiçeği burnunda bir gencim. Birinci sınıf derslerinin çoğunu adını temel bilimler olarak hatırladığım binanın beş yüz kişilik anfisinde alıyoruz.
Dersimiz İnkılap Tarihi. Sıralara oturmuş dersin başlamasını bekliyoruz. Büyük kapı aralanıyor içeriye altmış, altmış beş yaşlarında gösteren gözlüklü, aksaçlı bir adam ağır ağır adamlarla içeri giriyor. Önce gözleriyle bizi süzüyor sonra karatahtaya yaklaşıyor, tebeşiri eline alıyor, tahtaya büyük harflerle”M. Fahrettin Kırzıoğlu” yazıyor.
M.Fahrettin Kırzıoğlu adı o zamanlar bana bir şey ifade etmiyordu. Lisede okuduğumuz yüzeysel tarih bilgisiyle Kırzıoğlu’nu tanımamız elbette imkansızdı.Karşımızdaki yaşlı adamın yirmi bir yaşında Kars’ta öğretmenlik yaparken Kars Halkevi tarafından basılan “Doğuş” Dergisinin idareciliğini yaptığını, yirmi sekiz yaşında “Kars Tarihi”ni yazdığını,folklorle, edebiyatla,tarihle alakalı yirmiye yakın kitap çıkardığını çok sonra öğrendim.