Geçenlerde Avrupa’da ve Amerika’da arıların kaybolduğunu geçti haberler. Bilim adamları arılar olmasa insanlığın ancak dört yıl yaşayabileceğini açıkladılar. Ben de arılar olmasadan yola çıkarak olmasaları düşündüm.
Şöyle ki:
Hırsızlar olmasa: marangoz, çilingir, demirci gibi birçok meslekler azalmasından sıkıntıya girerdi.
Sadece bir doğru olsa: hiç kimse tartışmazdı.
Yalan olmasa: mahkemeler, avukatlar, maliyeciler işsiz kalırdı.
Aklımızı satmaya kalksak: alıcısı olmazdı.
Savaşlar olmasa: silahlara harcanan paralarla dünyadaki açlığa çözüm bulunurdu.
Para icat edilmese: kimse dolandırıcı olamazdı.
Köpekler olmasa: kediler rahat gezer,
Kediler olmasa: fareler dünyanın sonunu getirirdi.
Dünya yuvarlak olmasa: köşelerden düşerdik.
Taşlar sert olmasa: dağlara çıkanlar boğulurdu.
Fatih Sultan Mehmet olmasa: biz hala orta çağda yaşıyor olurduk.
Sorunlar olmasa: siyasetçiler de olmaz,
Kötü kokular olmasa: parfüme gerek kalmazdı.
Gece olmasa, ne elektriği bulabilir, ne de lambaya ihtiyaç duyardık.
Renkler olmasa trafik lambaları da olmazdı.
Soğuk olmasa insanlar belki de hiç giyinmezdi.
Ayna olmasa: bizi çirkin olduğumuza kimse inandıramazdı.
Yazı olmasa: medeniyetler olmaz,
Ateş olmasa: yangın da çıkmazdı.
Bıçak olmasa: elmayı soyamaz,
Gül olmasa, güzelin ne olduğunu bilemezdik.
Kış olmasa: yazın değerini kimse bilmez,
Zehir olmasa: panzehire de gerek kalmaz, her önümüze çıkanı yerdik.
Hastalıklar olmasa: çok pis yaşar,
Yağmur olmasa şemsiye de olmazdı.
Ve
Kadınlar olmasa: bu dünya çok huzurlu olur,
Ama
Anlamsız bir dünyada yaşardık.