6
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1460
Okunma
Kafamdaki çanlar bir türlü susmuyordu..
Öyle durup baktım;
Bir kızılağaç kabuğu soyuluyordu geceden
Sanki gözleri su yeşili
Sanki, bir ressamın elinde bakır oymalı kaması var
Vurdukça çizgisini tanrıya sığınıp bağırıyordu kadın,
Dalımı kesme ey insan.
Su çıkmaz bir nehirdir dedim O’na ;
Kuyulara bak, damlayan ateş,
Bir mum ışığı, semazen, aşkı pervane, aşk yağmur gibi,
Belki alıp gider seni
Belki bir kaderdi soyuluşun, belki..
O anda durup bağırdı soyulan kabuk;
Şu kafamdaki çanlar,büyülü çanlar
Gümüş bir kılıcın kenarındayım
Bir düş değil, sürgündeki filiz
Soyulan tenimle sabaha başlarım ben
Ve o çanlar, saatlerimi delirtiyor, traş bıçakları bölüyor gecelerimi
Şimdi kanlar içinde,sunağın boylu boyunca uzandığı bir mevsimde
Günah işledim
Ve Nietzsche ağladı. Bütün tanrılarım da ölmüştü o anda..