6
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1448
Okunma

Bir insan sıradan biri olmasa bile böylesine tezatlar bilinmezlikler değişkenlikler ve sürprizlerle dolu bir ülkenin geleceğini ve çoğunluğu son derece bilinçsiz güdülmeyi seven dolayısıyla gerçekleri asla göremeyen şükürcü bir toplumun özünü yıllar öncesinden bu denli doğru kesin ve yalın bir biçimde analiz edebilen birine sahip olabilmek ne büyük şans ve armağandır bir toplum için aslında.
Ancak ne var ki o toplum ki Ona öncelikle dinsiz olduğu gerekçesiyle “katli vaciptir” yaftasını yapıştırmış daha sonra da diri diri yakmaya kalkışmıştır.
Oysa 1973 yılında Çatalca’ daki Aziz Nesin Vakfı başlı başına bir efsane inanılmaz bir masal dünyası adeta.
Yıllarca iğneden ipliğe kibrit çöplerine kadar ziyan etmeyip biriktirdiği her şeyini vakfa yani ülkenin çeşitli yerlerinden gelen ÇOCUKLARINA bırakır.
Tarım ziraat bahçecilik hayvancılık aşçılık ve tabi ki eğitim öğrenim ve özgüvenli hayatları boyu asla kimsenin elini öpmeyen özgür emeğin ne olduğunu kavramış sorumluluk sahibi bireyler.
Hangisinin kendisine ait olduğu bilinmeyen mezarların üzerinde çiçekler açıyor ağaçlar meyve veriyor ve çocuklar mutlulukla koşup oynuyor. Çeşitli kültür etkinliklerine ev sahipliği yapıyor.
Ve ne ilginçtir ki İslam inanışına göre bir kabrin yeri öyle sade olmalı ki neresi olduğu bile bilinmemeli.
Ey Koca Aziz Nesin eminiz ki sen nerede olursan ol en güzel yerledesin.
Hala kitapların kapışılıyor. Hala adın dillerden düşmüyor.Ve hala o güzel sözlerin düstur oluyor düşünen insanlara. Şiirlerin yol gösteriyor.
Ve senin hani şu halkın aptallık konusundaki saptamana çıldıranlar hanidir ”biz yanılmışız yüzdesini çok düşük söylemiş!” diyesiler.
Ölüm yıl dönümünde yine oradayız çoluk çocuk hep birlikte ve sen yine aramızdasın o gülümseyen herkesi tek tek bilen gören o babacan tavrınla.
1993 YAYINLANAN BİR VİDEO KONUŞMASINDAN AKTARDIĞIM KISA BİR BÖLÜM. Karşısında birbirlerine yapışık gibi oturan Erdoğan Fetullah Gülen M. Gökçek’in kulaklarını dikip gözlerini açarak dinlemeleri ise tam bir komedi…Çook güldüm canımın içi canım AZİZ NESİN. En ciddi durumlarda bile kara güldürü de olsa SENİNLE GÜLÜMSEMEK NE GÜZEL.
“E ... bu olay imam hatip okullarından başladı. bu okuldan çıkanlar devletin içine girdi. yargıç bunlardan oldu, avukat bunlardan oldu, hekim bunlardan oldu, mühendis bunlardan oldu, belediye başkanı bunlardan oldu, şimdi onlar karşımızda. bu böyle burada kalmayacak. Uğraşıyorlar bizimle. Halka eroin vere vere gericiliğe götürdüler. Halk demokrasi istiyor. Şimdi görüyoruz ki ordu’yu ele geçiriyorlar. Yüzlerce binlerce ordu mensubu ordudan ihraç ediliyor. Şimdi durmadan imam hatip okullarından çıkanları harbiyeye sokmak istiyorlar. yarın çok büyük felaket getirecektir bu türkiye’nin başına, bunu söylüyorum. Ve üstelik düşünceler çarpıtılarak beni halkın düşmanlığına maruz bırakıyor, "dış etken"lerin etkisiyle ben bunları yazmışım deniyor. asıl dış etkenlerin etkisinde kalan kimler ?"
BİTKİ OLACAKSAM
Bitki Olacaksam
Çayır çimen olayım
Aman baldıran değil
Yol altında kalacaksam
Gelin arabaları geçsin üstümden
Çelik paletler değil
Üstümde çocuklar koşuşsun
Ne kaçan ne kovalayan
Askerler değil
Kerpiç yapacaksanız beni
Okullarda kullanın
Ceza evlerinde değil
Soluğum tükenmez de kalırsa
Islık öttürsünler
Aman ha düdük değil
Kalem yapın beni kalem
Şiirler yazın sevgi üstüne
Ölüm kararı değil
Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında
Sakın ola ki
Silahlarda değil.