3
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1748
Okunma

Bu hayalde ve kendime yarattığım dünyada ‘‘Halit Ziya’nın Nihal’inden, ve Vecihi Bey’in Mehcure’sinden, Şövalye Büridan’ın sevgilisinden ve tarih kitaplarında okuduğum Kleopatra’dan, hatta mevlit dinlerken tasavvur ettiğim, Muhammed’in annesi Amine Hatun’dan birer parça vardı.’’
Birleşik dünya devletinde işler bir hayli zordu. Kahinlerin dahi düşünemediği bir yerdir burası. Bir edebiyatçının tasarladığı, bir yazarın kaleme aldığı, bir kadının vicdanı, bir şairin şiiri, bir babanın merhameti, bir ananın sevgisi, bir aşığın hikayesi, bir delinin defteri, bir çocuğun hayali, bir insanın küçük dünyasıydı. Ağaçları henüz büyümeye başladığı, yaprakların yeşermeye yakın olduğu; güneşin toprağın ve suyun yüzüne merhametle eğildiği hayali bir dünyaydı. Kimseye vaat edilmemiş, ama orada yaşayanların kendilerine vaat edilmiş gibi hayalimde canlandıracağım mekandı. Ardından bir adamdan olma ve bir kadında doğma insan bu dünyanın küçük, en küçük oyuncularıydı.
Fi tarihli anı filozofların henüz felsefesi olmayan iniltili zamanın küçük bir fotoğrafın İçinde aydınlık ve karanlık el ele gezdiği , yol boyunca iyi ve kötüye ıslık çaldığı fevkalade anılardı . İlk yolculuk için beklenen otogara bir otobüs gelir ve ona biner yolculuğa başlarsın. Gideceğim yerleri kestiremeden, bilmeden yolculuğa devam edersin. Molalarda otobüs durduğunda iner kendine bir şeyler alıp ya da verip tekrar yola devam edersin. Her molada bambaşka şeyler görürsün, tadarsın, yaşarsın ve yolculuğuna yine devam edersin. Yokluk sırtında bir küfe hali ben karanlığım içinde çığlık ve var olan zerreye bir damla olarak bazen buhar bazen bulut ve nihayetinde koca deryada bir damla su misali yağar yağar yaşarsın.
‘’… Güle güle !Ama niçin beni kafalarında yaşattıkları bir şeyi vermedim diye mi? Bu haksızlık değil mi? Sizin de hakkımda aynı şekilde düşünmemenizi istemem…’’ Edebiyatın gözünün içine baka baka yalanın ve hayalin ortasından geçiyorum. Elbisem takılmış, yırtılmış, lekelenmiş olsun. Önemli değil. Ruhumun elinde, avuçlarımda kalan duygularımı seviyorum ve edebiyatın içinden Kürk Mantolu Madonna’nın Maria Puder’i hayaliyle yazmaya başlıyorum.
Yaklaşmaya çalıştığımız dünya, yakınımızda olan dünyadan çok başka. Edebiyatın dolu dolu dünyasına intihar gibi düşmek ve orada yeniden var olmak ,cennet ve cehennem arasında nefes almaya benzer.