16
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1773
Okunma

Siirlerimi genellikle gece yazarim,aslında yazmaya da yeni başladım,yazmak iyi hissettiriyor insanı.
Geç de olsa bu güzelliği keşfetmenin heyecanıyla fırsat buldukça defterime notlar alıyorum.Ama zaman...
Öyle büyük bir dert ki benim için.Okul,ev işleri...Çoğu zaman nereye yetişeceğimi bilemiyorum.
Bir de eşimin ve kızımın dağınık halleri yok mu...
Bazen birçok işin içinde cinnet geçirmemek için bir kahve hazırlayıp onca dağınıklığın içinde
sakin olmaya çalışıyorum.Bazen kahvenin bile işe yaramadığını belirtmeden geçemeyeceğim.
Birkaç gün önce yazdığım şiiri eklediğimde sitedeki değerli arkadaşlarımdan birisi
şiirlerimi gündüz yazmamı önermişti, gerçekten gece hep aynı temaları
çağrıştırıyor gibiydi.Ben de şiirlerimi bundan böyle gündüz yazmaya
karar verdim.
Bu sabah eşimi işine uğurlayıp masamın başına geçtim.Oh ne güzel bir duygu dedim içimden, sessizliği çok seviyorum.Kızım da uyuyor mışıl mışıl...Dersim de yok bugün.Haber izleyip de moralimi de bozmak istemiyorum.En azından şiir bitene kadar...
Bu anın tadını çıkarmalıyım,bir keyif kahvesi hazırlamalıyım hemen.Sabahin erken saatleri ve gece yarıları okumak için en uygun zaman benim icin ve aslında en çok sevdiğim zaman dilimi...en azından kapının ve telefonun calmayacagini hissetmek bile güzel bir duygu...Gercekten içimde garip huzur bulduğum bir an,oh be...Şiir yazmak için heyecanla masa başına geçtim elimde hazirladigim köpüklü kahvem...Kızım hala uyuyor, o’nun uyuduğunu görmek nasıl da sevindiriyor beni zira kızımla günde en az on defa bebeği yatırma oyunu artık beni sersemletiyor.İşin en acı yanı oynadigimiz oyunda bebeği günde on defa yatırdığımız halde gece en az üç masal uydurmama rağmen kızımı bir türlü yatıramayışım.
Eşim evde olduğunda ise aslında seviniyorum; ama televizyon sesi konusunda ortak fikirde olamayisimiz ve gündüz evde olmadığı için restaurant titizliğinde ikramlari bekleyisi tabi ki bazen yalnızlık hissini bir özlem haline getiriyor.Ama şimdi yalnızdım,kızimin isteyeceği oyun yok esimin bekleyeceği servis yok.Yasasin özgürlük...
Şiir yazma zamanını değiştirmişken güzel bir konu da olsun istedim.Aşk şiiri olsun dedim
ve yazmaya başladım.Kızım yanı başımda uyuyordu.
Şiire öyle odaklanmıştım ki bir taraftan da iyi ki sabah yazıyorum gerçekten daha duru oluyor zihin,diye düşünüyorum.Daha ben bunları düşünürken kapı çalmaya başladı. Baslamistik mesaiye..Ama açmaya niyetim yoktu tabi,kızım uyuyordu o uyanmadan bu şiiri bitirmeliydim.Her kim gelmişse bir iki çalar sonra vazgeçer
diye düşünüyordum,yani aslında öyle umuyordum,Olmadı,Her kim gelmişse o kadar ısrarla çalıyordu ki anlasilan vazgeçmeyecekti.Mecburen yerimden kalktım ve kapıyı açtım.Kızgınlığım önce şaşkınlığa sonra da gülümsemeye bıraktı yerini.Gelen eşimdi:
_Ben kahveni içmek için yanına geleyim, sen kapıyı açma bana,oldu mu şimdi diye söylendi gülümseyerek,
sevinmiştim aslında sürprizine.Sevinmistim de kızım uyanmadan bu şiir bitmeliydi.Siir bitmeli ki daha ev işleri,yazılı kağıtlari,şiir etkinliği için hazırlıklar....
Hemen ikinci defa kahve hazırladım,beraber içtik.eşim, işime dönmem gerekiyor
deyince tamam iyi olur aslında ben de şiirime döneyim, dedim.Masamın başına geçtim tekrar,kızım daha uyuyordu.
Cep telefonum da kapalı,açmaya niyetim yok,şiire henüz odaklanamamistim daha, ev telefonum çaldı.
Kızım uyanmasın diye nerdeyse ışık hızıyla aldım elime ahizeyi.Arayan kardeşimdi.Niye cep telefonunu
kapatmışım,merak etmiş,hastaymış,işe gitmemiş.Canım sıkıldı uzakta ve hasta oluşuna,
Telefonu kapatıp şiire döndüm,neyse ki kızım uyanmadı.Masamın başında birkaç dize yazmistım ki
kapı tekrar çalmaya başladı,eşim olamaz bu defa,kim ki acaba?Açmaya hiç niyetim yoktu,birden bir bağrışma... Eşimin yeğenlerinin üçü birden:
_Yenge,Hena’yla oyun oynamak istiyoruz,kapıyı bize niçin açmıyorsun?
Aman Tanrım,hemen pencereye koştum,pencereyi henüz açamadan bu defa tekrar ev telefonu çalmaya başladı.Hena’ya baktım yok uyanmamis.
Önce telefonu açtım.Nefes nefese kalmıştım.Eşimdi arayan, bazı evraklarla ilgili bir şey sordu,cevaplayıp
hemen kapattım.Kızım henüz uyanmadı,çocukları da Hena uyanana kadar evlerine yolladım,artık bu şiiri bitirmek istiyordum.
Ama aşk şiiri o anki ruhuma çok uygun kaçmayacaktı.Epey gerilmiştim çünkü.Neyse ki daha zamanım vardı
en azından,tekrar yazmaya başladım temada değişiklik yaparak,aradan biraz zaman geçti.. Ah yine telefon...O an telefonu dışarı fırlatmak için olağanüstü bir istek duydum.Bu defa arayan ablamdı.Okulla ilgili güzel bir haber verdi,sevindim.Telefonu fırlatma istegim yok oldu böylece ; kızım daha yatıyordu.Şiir aşk şiiri olacakken adı ’HADİ GİT ’ oldu.Son düzeltmeleri de yapayım derken kızımın o güzel sesini duydum:
Anne yanıma gelir misin,ellerine dokunmak istiyorum,dedi.
Hemen yanına gittim.Sarıldım, öptüm onu.Bu arada ablaları tekrar kapıya vurmaya başlamıştı bile.Neyse, Hena madem uyanmisti ablalarıyla oyalansin bari ben de not defterime yazdigim şiiri deftere ekleyip bu eziyetten kurtulmak için çabaliyordum.Çocuklar yanımda oynarken ne kadar zaman geçti fark etmemiştim bile, içlerinden
birisi pencereden dışarı bakarken telaşla bagirdi: Yenge disari koş bence,Hena dışarı kaçmış,üstelik babasının ayakkabılarıyla..Hemen dışarı fırladim.Hena’yı içeri aldım ve kızımı kucağıma alip şiiri eklerken iç sesim:
’Şairlik bana göre değil’ diyordu.