Yaşamak istediklerinizi niyetinizle kodlayın odaklanın ve yaşayın.
İçinizde oyle bir siz olsun ki bütün alemleri derin bakışla kuşatın.
Gözünüzle duyun.
Kulağınızla görün.
Ellerinizle yürüyün.
Ayaklarınızla uçun.
Kalbinizle tutunun.
Yaşadığınız hiç bir şey için pişman olmayın ve hiç kimseyi suçlamayın.
Her şeyi sevgiyle kucaklayın.
Yaptıklarınız sizin kaderinizdi yapacaklarıniz ise sadece sonradan kadere dönüşecek seçimleriniz.
Kendinizle onur duyun.
Sizsiz hayatın anlamı olmadığını varlığın sizin için yaratıldığını fark edin ve bu gücü yüzünüze yansıtın.
Ruhunuzla hissedin, kalbinizle duyumsayın, kendinizi akışın ahengine bırakın. Hayat bir okyanus yaşam gemisinin kaptanı da sizsiniz.
Kainatin çekirdeğisiniz siz.
Vesairelerin size ağaç olup meyve vermekte birer yol arkadaşı toprak, hava, su, güneş gibi vesaireler olduğunu unutmayın.
Kemalat için birer isaret taşları olduğunu bilerek onları da umursayın.
Ne olursa olsun asla yeise düşmeyin.
Umudun kimi zaman bir merdiven kimi zaman bir dürbün kimi zama da karamsarlık kuyusuna atılan bir ip olarak bilin ve sevinin.

Kazanmak yada kaybetmek bu dünyalı değil sadece rütbe alabilmek için birer not ortalamasıdır.
Hiç bir sıkıntı ne sizinle doğdu nede sizinle ölecektir. Geçicidir hepsi. Tıpkı sevinçler gibi onlarda misafirdir. Lazim oldukça gelir ve giderler.
Sıkıntıları dün nasıl aştıysanız emin olun öyle aşacaksınız bu günde ve yarına anlatacak başarı hikayelerini yaşayarak yazmış olacaksınız.
Mutluluk yada hüzün her olayın size aslında bir şeyler söylemeye çalıştığını işitin.
Varolmuş olabilmenin kıymetini bilin. Çünkü siz ne taş nede toprak ne nebatat nede hayvanat.
Mutlak hürriyete muhatap yegâne varlık yani
Siz eşrefî mahlûk olan insansınız.
Bütün eşya sana yaratıldı her türlü içsel donanımla birlikte kullanım için sınırsız yetki ve irade gücü verildi.
Yerini kendin belirle hayatını "başkaları ne der" diyerek öteleme diye.
Zehra Asuman

19. Eylül 2016