10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2173
Okunma

Hiç cüzzam hastalığını düşüneniz oldu mu ? Yada hiç cüzzamlı birini gören var mı ? İzmir’de burnumun dibinde yaşanan çılgınlıktan , Kahraman Fethi ,bizim Fethi, Şehit Fethi ,üç çocuk babası Fethi büyük bir felaketi önlemek için hayatından olduktan sonra beynim kendisini beklemeye aldı .
Şimdi bunun Cüzzamla alakası ne diyeceksiniz . Bugün insanlığın vahşice bir çılgınlığın içinde olma sebebinin bir virüs yada bakteri olabileceğini düşündüm. Bir zamanlar yüzlerce insanın oldukça kötü bir şekilde ölmesine neden olan ‘’Hansen’’ Basili nin neden olduğu Lepra gibi çılgınca yayılan bir salgın var. Biz insanlık olarak hala bunun bulaşıcı olduğunu kabul etmemekte ısrar ediyoruz. Tıpkı Lepra’ nın korkulan ama bulaşıcı olduğunu uzun süre anlayamayan insanlar gibiyiz.
İnternet ortamında okuduğum bir paylaşım ise tüm bunları düşünmeme neden oldu . Bir bayan ‘’İzmir’ de neden patlama olmuyor’’ diye sormuş . Kendisi gibi virüsten etkilenmiş bazıları da Gavur olduğumuzu , it iti ısırmaz tabiri ile teröristlerle eş değer olduğumuzu vurgulamışlar. Ülkenin üçüncü büyük kenti İzmir ,Egenin incisi İzmir, Medeniyeti temsil eden İzmir ve içinde yaşayan binlerce günahsız bizler …. Ölmeliyiz hepimiz .. Çünkü bir bayan biz bir patlamaya kurban gidersek mutlu olacak. Çünkü biz bir Şehir dolusu insan beş para etmez ‘’GAVUR’’ larız. Bizler çoluk çocuk, genç yaşlı hepimiz ölmeyi fazlasıyla hak ediyoruz. Terör saldırıları bulaşıcı bir virüs ve tüm insanlık tehdit altındadır. Ancak bazılarımızın sığlığı içler acısı. Terör çığ gibi bulaşmaya devam ediyor ve biz neyle karşı karşıya olduğumuzu hala anlamış değiliz.
İşte Cüzzam da böyle bir şey arkadaşlar. Aslında M.Ö yıllara dayanan bir geçmişi olmasına rağmen tam tanımlamamıştır. Haçlı seferleri yani yine bir savaş nedeniyle alevlenmiş ve oldukça yıkıcı kayıplara neden olmuştur. İnsanlar başa çıkamadıkları bu hastalığa yakalanan herkesi lanetli olarak görmüşlerdir. Onları önce dışlamışlardır. Sonraları insanoğlu vahşi dişlerini bir kez daha gösterip bu hasta insanları canlı canlı yakmışlardır. Aslında yakmak hastalığın yayılmasına önlem olması açısından uygun düşmüşse de insanlık dışı bir uygulamadır. Kaldı ki bu uygulama yayılmayı ortadan kaldırmak için değil lanetli ruhları cezalandırmak için yapılmıştır. Biz de sadece lanetliyoruz ve üzülüyoruz. Ancak nasıl tedavi olacağımızı hala bilen yok. Terör masum canları yok etmeye devam ediyor.
Lepra hastalığı etkeni vücuda girdikten sonra belirtilerin ortaya çıkması 2 ila 20 yıl arasında bağışıklık sistemine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bir teröristin ya da vatan hainin son halini alması da neredeyse bu sürelerde oluşur. Zehir vücuda girmeye başladıktan sonra kişinin ruhsal olarak en savunmasız anında net bir şekilde ortaya çıkar. Asla milli duygularla, vatan sevgisiyle yetişmiş bir çocuk 20 yaşına geldiğinde terörist olarak karşımıza çıkmaz. Zehir salınımı çocuk yaşta verilmeye başlanmıştır. Çevresel etkenlerle birlikte kişi yoğrulup bir teröriste dönüştürülür. Cüzzam etkeni de sinsi sinsi yayılır ve bağışıklık sistemi çöktüğü anda deri ve sinirleri etkilemeye başlayarak ciddi organ kayıplarına ve ölümlere neden olan tehlikeli bir hal alır.
Lepra iki ana tip ve iki ara tip olarak gruplara ayrılır. Şimdi açıkladığımda terörist ve destekçilerine ne kadar benzediğine şaşıracaksınız :
Lepramatöz Tip Cüzzam: En ağır tabloların görüldüğü tiptir. Organ kayıplarının görüldüğü , Bağışıklık sisteminin tamamen yok olduğu , meme başı , yüz, ense ve üreme organlarının tutulduğu bir tiptir. Kırmızı lekelerin oluştuğu bölgelerde zamanla duyu kaybı oluşur. İç organ kayıpları da yaşanır. Deride tutulan bölgeler tedavi olsa bile mutlaka kalıcı bir iz bırakır. Özetle böyledir.
Şimdi Teröriste bakalım : En ağır tabloları duyu kayıpları yaşamış , beyin ve kalp başta olmak üzere organ hasarlarının yanı sıra ruhsal bağışıklığının tamamen çöktüğü insan vasfından uzaklaşmış kişilerdir. Yaşadıkları duyu kaybı öyle derindir ki bir kişi tek başına bir silahla onlarca insanı katledip elini kolunu sallayarak olay yerinden ayrılabilir. Yada kendi canını bile hiçe sayacak derece uyuşup canlı bomba olabilir. Ellerinde roket atarlarla devlet dairelerine saldırıp katliam yapmayı hedefleyebilirler. Orada öldürdükleri yada öldürmeyi düşündükleri insanlar için vicdanı bir sorumluluk hissetmezler. Bu kişiler pişman olduklarını söyleyip bir takım yasalardan faydalansalar da illaki kalıcı hasarlar meydana gelmiş olan insanlıkları yüzünden asla bizler gibi davranamazlar. Kendileri aktif olarak eylemlere katılmasalar bile mutlaka sempatizan olarak kalırlar yada maddi ,manevi destek verirler.
Tüberküloit Tip Cüzzam : Çoğunlukla çevresel sinir sistemini etkileyen bir tiptir. Yüz felci görülebilir. Deri de bazı bölgelerde kahverengi lekeler görülebilir. El kaslarındaki hasarlar sonucu eller pençe görünümünü alır. Ter bezleri kuruduğundan deri zaman içinde dökülür.
Şimdi Teröriste bakalım: Çoğunlukla çevresel etkenlerle insani değerlerini yitirmişlerdir. Ailesel etkenler onların daha ağır tablolarda görülmesini engellemiştir. Çocuklarına sahip çıkan ebeveynler bu tipteki terör destekçilerinin topluma kazandırılmasına yardımcı olabilirler. Vücudun bağışıklık sistemi gibi etkili olan aile bu terör belasına çocuğunu kaptırmamak için yeterince savaşırsa bazı hasarlar alınsa da normal insan vasfına dönüştürülebilirler. Ter bezleri gibi duyguları kurumuş olan bu insanlar toplum arasında olsalar da aldıkları lokal provokasyon hasarları yüzünden duyuları pul pul dökülüp en azından sempatizan hasarlı olarak yaşarlar. Yüz felci geçirmiş Cüzzamlı gibi ruh felci geçiren bu kişiler ölen masum insanlar için bir türlü üzülemezler.
Borderline Tipi Cüzzam : Lepramatöz ve tüberküloit tip arasında kalmıştır. Gelişim olarak zaman içinde bir tipe daha yakın olur ve ilerler.
Şimdi Teröriste bakalım: İnsan öldürmek ve öldürenleri desteklemek arasında bir yerlerde gidip gelir . Zaman içinde yaşadıkları, çevresel etkenler, ailesel etkenler sonucunda bir yöne doğru gelişim gösterir.
İndetermine Tip Cüzzam : Genellikle tek bir leke şeklinde gelişir ve bu leke de his kaybı da görülür. Bu leke etrafına doğru yayılabilir yada ortası iyileşebilir.
Şimdi Teröriste bakalım: Genellikle az duygusal hasarlı olan bu kişiler eğer zamanında topluma kazandırılabilirse iyileşebilirler. İnsani davranışlar sergileyebilirler. Ancak aile ve toplum üzerine düşeni yerine getirmezse hem kendisine hem de çevresine zararlı bireyler olarak karşımıza çıkarlar.
Sonuç olarak bireysel değil toplumsal zararlar görmezden geldiklerimiz yüzünden başımıza gelmiştir. Bomba bizde patladı sizde patlayın . Neden patlamadılar hala ? İşte bu yaklaşımların tamamı hasar görmüş ruhların güncelidir. Bireysel değil de toplumsal bakış açılarını yakaladığımız zaman terör denilen beladan kurtulmanın kapısını aralayabiliriz.
En son sözüm ise bir İzmir li olmaktan ve Atatürk’ün torunu olmaktan dolayı gururluyum. Bizler İzmir’ de bir felaket yaşanmadan önce de her terör kurbanı sivil ,asker ve polis için gözyaşı döktük. İşte Kemal’in itleri dediğiniz bizler Mustafa Kelam Atatürk’ü anlayıp fikirlerini yaşam biçimimiz haline getirdiğimiz için ölen her insan için üzülmeyi biliyoruz. İnsanları dindar, dinsiz, doğulu batılı diye ayırmadığımız için türbanlı yada şortlu tüm bayanlar şehrimizde özgürce yaşarlar. İnsanlar isterlerse barlarda içerler isterlerse ibadethanelerde dini görevlerini yerine getirirler. Asla insan yaşamını tenkit eden aşırılıkların yaşanmadığı şehrimizde herkes barış içinde yaşar. İşte İzmirli olmak bu sebeple bir yaşam biçimidir. Tüm diğer illerde yaşayan insanlara Atatürkçü kafalar nasip etmesini dilerim . Zira Atatürk bir büst den çok daha fazlasıdır. Bunu anladığınız da demokrasi ve özgürlük ne kadar değerli anlayacaksınız.
Yukarı hitap ettiğim kitlenin kendilerine seslendiğimi anlayabilecek kapasitede olmasını diliyorum . Zira yazdıklarımın boşuna olması üzücü olurdu.
Sevgilerimle….
Deniz….