4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
691
Okunma

Spor karşılaşmaları öteden beri insanla insanın mücadelesi olmaktadır. İnsan yüzyıllar boyu hemcinsiyle mücadele eder.
İlk anda ya ne olacaktı canım denmez mi? Böyledir de günümüzde teknolojinin gelişimi insanoğlunu yeni arayışlara götürebilmektedir. İnsanla kendi ürünü olan teknolojinin müsabaka yapması nasıl olur acaba? Sözgelimi geçtiğimiz yıllarda Wimbledon turnuvası finalini Roger Federer ya da Rafael Nadal ile bir cihaz oynasa çok mu hayret verirdi? Veya absurd bir kurgu mudur acep?
Bu konuda benzeri bir örnek yaşandı aslında. Satranç alanında uzun yıllar Dünya şampiyonluğunu kimselere bırakmayan Gary Kasparov akla gelebilir. Ünlü satranç ustası önceleri vatandaşı Anatoly Karpov ile yaptığı karşılaşmalarla tanınacaktır. Anlaşılabileceği üzere eski Sovyet Rusya döneminden söz ediyorum.
Karpov ile Kasparov’un mücadelesinin ideolojik politik bir yönü de vardır. Karpov Sovyet devletini, bir kelimeyle sistemi temsil eder. Kasparov ise halkın, taşranın simgesidir. Totaliter bir sistemde Karpov devlet aygıtını temsil ederken, Kasparov taşranın özlemlerini karşılamaktadır. Brejnev’in Sovyet Rusya’yı yönettiği hani meşhur demir perde kavramlaştırması dairesinde sistemin iyice koyulaştığı dönem Karpov’un başarılı zamanı olacaktır.
Ne var ki; 1980’lerin ortaları ile beraber dünya, Gorbaçov’un yönetiminde sistemin açılım yaptığına da tanık olacaktır. Bu gelişme satranç endüstrisinde de hatırı sayılır bir etki yapar. Öyleki, Kasparov Karpov’u tahtından indirecektir. Ardından defalarca dünya şampiyonluğunu kazanır. Açıkçası Sovyet sisteminin çözülüp dağılmasını simgeleyen önemli bir figür de Kasparov olmaktadır.
Ne ki, Kasparov’a insan düzleminde rakip bulmak bir an gelir mümkün olmaz. Bu defa bilgisayar firmaları harekete geçer. IBM tasarımı Deep Blue( Derin Mavi) geliştirilir. İlk karşılaşmada Kasparov Deep Blue karşısında galip gelecektir. O müsabaka sonrasında yaptığı değerlendirmede Kasparov; insanla bilgisayar arasında önemli bir fark olduğundan söz edecektir. Bilgisayarın saniyede milyonlarca hamleyi hesaplasa bile insanda bulunan sezgi hususiyetine sahip olamayacağını öne sürer.
Vayyy! Sen misin böyle diyen. Ertesi yıl bilgisayar şirketleri daha gelişmiş bir modeli Kasparov’un karşısına çıkarmazlar mı? Bu kez kazanan bilgisayardır. Yoksa Kasparov başarısını tefsir etmekte acele mi eder? Bu netice karşısında sorulabilir de? Acaba insanın bilgisayara karşı sağlayabildiği gibi, bilgisayarında insana karşı avantajından mı söz etmek gerekir? Mesela kahvesini höpürdeterek içen bir rakip dikkat ve konsantrasyonu bozabilir de. Oysa bilgisayarın bu tip duygusal refleksler göstermesi mümkün olmayacaktır elbet.
Kasparov’un aldığı mağlubiyet sonrası Deep Blue’nin yaptığı bir hamleye insanlar tarafından müdahale edildiği eleştirisi getirmesi çamura yatmak mıdır acep? Öyleki, IBM firmasının üstada ve yeni bir maç önerisine red cevabı vermesi ve devamında projenin iptali Kasparov’un haklılığını göstermesin sakın?
Öyle ya da böyle insanoğlu Kasparov’a göre daha gelişmiş bir mensubunu bilgisayar modellerinin karşısına çıkartacaktır. Sonuç mu? Uzun vadede teknolojinin Frankestain’e dönüşmesi kurmacası hayal olmaktan çıkıp yaşamın ta kendisi halini alabilir de. Yoksa aldı da, bendeniz ayda mı yaşıyorum?
Hani derim ki, gelişmeler bir devrin ünlü yazarlarından İvan İllich’in kimi zaman ütopik bulunan insanlığın teknolojinin tutsağı olduğu yönündeki eleştirilerine rahmet okutacak cinstendir.
Burada nirengi noktası insan teknoloji ilişkisinin algılanış biçiminde yatar kanımca. Açıktır ki, teknolojinin insan ve toplum düzleminde sağladığı araçsallığın yitirilmemesi gerekir. Aksi, insan denen varlığın bir tür kendini tahrip cinnetine tutulduğu yönündeki sorgulamaların sağlamasını verecektir. Kuşkusuz bu anlayışın evrensel düzeyde nasıl anlaşıldığı ve biçimlendirildiği de önem arz edecektir.
L.T.