4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
866
Okunma
Kendimden kaç adım öteye gideyim. Uzaktan bakayım. Geçip giden trene baktığım gibi. içime girip çıkan yolcuları da dahil
kimseyi görmeyeyim. Her şey uzakta bir dağın yamacında oluşmalı. Rüzgâr ağaçları okşayıp, hırpalarken, çocuklar düşüp
yaralanırken bile hiç oralı olmamalıyım. annem de uzakta kanepesinde duygusuz, özlemsiz oturmalı. Ne penceresini, nede
kapısını kimse açmamalı.
Bir şeyler bir yerlerde plânlanıyor besbelli. Duygularımızı aldırmamızı istiyorlar. Önce kendini gören insan nasıl olur da
göremeyeceği bir yerde bırakır kendini. Bir yabancı olur kendine ve dışardan aktarır gözlemlerini. İnsanların içinde yaşayan
öyküleri vardır. Bu öyküye yaklaşmadan nasıl girilebilir içine. Gerek yokmuş. Bir kukla oynatıcı mı var yoksa. O görünmez
iplerimizden tutup bizi istediği gibi oynatan. Kuklalar bile isyan eder buna. Onlar cansızdır diyeceksiniz. Kukla biz olunca
buna cansız diyemeyiz.
Olağan bir gündü. Bir adam yaklaştı yanıma. İplerimi istedi. Ne yapacağını görmek isteği ağır geldi, verdim ipleri. Bir çocuk
desem değildi. Saçında sakalında aklar vardı. Bana neyse onun ne yaptığı ne yapacağı. Bıktım bunca hafiflikten kestim
iplerimi. Sonuçta gerçek bir kukla değildim. Uzağa çekilmek istemiştim sadece kendimden. Olası değilmiş.
Hayır bin kez hayır! Bu benim yapacağım bir şey değil. Acı çeken, mutlu olan, gülen biri bunu yapamaz. Hangi katı akıl bunu
yapmamızı istiyor istiyor. Annem duymuyor söylediklerimi. Yanına gidip tane tane konuşmam gerek. Birileri beni alıp konu
mankeni gibi bir köşeye atamaz. Ben yaşıyorum ve düşünüyorum.
Biri beni arsın bulsun diyemem. O buğulu yağmurlu dağ yamacında. Yaban keçileriyle arkadaşlık edemem. İnsanım. Ağaçları
kemirir onlar.
Kendime doğru yürüyeceğim bir yol olmalı. Hem yukarıya çıkıp dağın zirvesini görmeliyim. Hem de en aşağılara inip orada
yaşayan kişilerin öykülerini yaşamalıyım. Duygusuz olamam biri hastalanıp yattığında ya da sevdiğinden ayrıldığında. Onları
köşe süsü gibi bir yere koyamam.. Ya seni.. Sana kıyar mıyım hiç?..
01. 08. 2016 / Nazik Gülünay