Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL

EMPERYALİZM’İN CAN SUYUDUR DARBELER...

Yorum

EMPERYALİZM’İN CAN SUYUDUR DARBELER...

6

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1444

Okunma

EMPERYALİZM’İN CAN SUYUDUR DARBELER...

EMPERYALİZM’İN CAN SUYUDUR DARBELER...

Dünyanın ortalama son iki yüzyıllık siyasi ve ekonomik dönemi, kategorik anlamda biçimlendirildiğin de bilindiği gibi güçlü ülkeler olarak belirleyici konumunda olan pramit’in uç noktasındaki, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve tabi ki,etkili lobi gücüne sahip ve sonradan devlet olan İsrail oluşturur.

Pramit’in diğer noktalarını da emperyalist güçler olarak Fransa, İtalya, İspanya, gibi kıta Avrupasında yer alan ülkeler şekillendirmektedir.

Emperyalist ülkeler Kapitalist çıkarları gereği sistemsel hegemonyası altına aldıkları ülkeleri,(emek yoğun) iş gücü de dahil, petrolünden madenlerine, su kaynaklarından tarımına kadar vs ekonomik anlamdaki değerlerinin tümünü sömürmek için o ülkenin ‘’siyasi’’ yapısını ele geçirmeye çalışırlar.

Ortalama 19.yy kadar olan sürede bizzat kendi ordularıyla kanlı bir biçimde istila ettikleri ülkelerin tüm ekonomik değerlerini sömürüp o ülke insanlarını açlığa mahkum edecek düzeyde mağdur bırakmışlardır. 20.yy ın ortalarına gelindiğinde ise sistematik taktiksel değişiklikleri gereği bu kez kendi askeri birlikleri ile yapabildiklerini onlar adına o ülkenin silahlı kuvvetlerine yaptırmışlardır.

Amaç hem savaş maliyetinden ve asker kaybından kurtulmak hemde sömürü düzenini kesintisiz sürdürebilmektir.

Bunun içinde tarih boyunca kendilerince taktiksel stratejiler geliştirip uygulamışlardır. Bu stratejik planlarında sömürmeye karar verdikleri ülkelerin siyasi yapısını ele geçirmek için çıkarları gereği eylemsel bazda şeytanda dahil işbirliği yapmayacakları hiçbir unsur yoktur. Bundan dolayıda kullanabilecekleri milli ve manevi değerleri rahatlıkla kullanırlar onlar için her şey serbest ve mubahtır.

Ancak bir tek şeyi asla yapmazlar, öyle ki literatürlerinde bile yoktur ‘’Merhamet’’

Bu konuda en açık örnek birleşmiş milletler teşkilatının 2016 dünya kalkınma konferansındaki bildiri niteliğindeki raporudur. Dünya kamuoyuna sunulan o çarpıcı bildiride de açıkça görülmektedir ki, o rapora göre dünyanın nüfusunun % 1 nin geliri % 99 unun gelirine eşittir. Bildirinin devamında vurgulanan en çarpıcı veri ise dünyanın ekonomik yapısını elinde tutan zincirin en uç halkasında yer alan gücün seksen beş aileden ibaret siyonist yapı olmasıdır.
Başka bir bakış açısıyla değerlendirilecek olunursa dünyada her gün binlerce insan açlıktan ölüp milyonlarca insan da yoksulluk sınırının altında yaşarken birleşmiş milletlerin açıkladığı o rapor aslında vahşi kapitalizm’in ne kadar adaletsiz ve insafsız olduğunun da bir göstergesidir.

Dolayısıyla vefa ve acıma duygusu olmayan Emperyalist ülkelerin devlet politikalarında da dostluk veya düşmanlık diye bir kavram yoktur. Sadece ekonomik çıkarları vardır. Başka bir ifadeyle dostluk ve düşmanlıkları ekonomik menfaatleri gereği anlık değişime müsaittir.

Orduları ile istila ettikleri ülkeden çekilmeden önce o ülkenin siyasi yapısını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirip sürdürebilecek kadroları oluşturup halkın yapısına göre despotik ve sempatik toplumun saygı duyacağı bir lider belirlerler. Sonrada o liderin etrafında olacak itaat edecek ve liderin her emrini yerine getirecek yapıları oluştururlar. Bunun için de ülke insanın ekonomik yapısına göre nispeten daha iyi konumda olacak ve o devletin olanaklarından istifade etmelerine kısmen izin verecekleri ve kendilerini toplumun seçkin kesimleri olarak görecek ordu, yargı ve bürokrasi kesimlerinden oluşan (mutlu azınlık) diye bilinen kesimleri yapılandırırlar.

Oluşturdukları bu yapılar da despotik uygulamalara riyakarlıkla bağlı, kendi ulusal tarihinden değerlerinden utanan ve dışlayan, demokrasi kültürü gelişmemiş, kendi yaşam standartlarının korunması adına bağımsızlığından vaz geçebilecek düzeyde kişiliksiz, insan kesimleri üzerinden hedeflerine ulaşmaya çalışırlar.

Her şey hazırdır artık iş kurgulanan sistemin emperyal güçlerin kapitalist çıkarları için doğru şekilde ve aksamadan işlemesidir.

Bu konuda da görev demokrasi kültürü gelişmemiş ancak halinden memnun o mutlu azınlık diye şekillenmiş kesimlere düşmektedir. Mutlu azınlık diye tanımlanan o kesimler de bilerek veya bilmeyerek hem despotik rejim için hemde emperyalist ülkelerin çıkarları gereği çalışırlar.

Ülkenin demokratik ve ekonomik yapısının gelişip güçlenmesi ya da güçlenme ihtimaline karşı görevleri gereği o kişiliksiz kesimler devreye girip, emperyalist güçlerin çıkarları adına toplumda kaos ve anarşi ortamı oluştururlar. Bir yandan şovenizmi körükleyip bir yandan da dinsel kavramlar üzerinden gericilik iltica gibi sanal korkular yaratıp insanların kültürel farklılıklarını düşmanlık nedeni olarak gösterip toplumu oluşturan kesimleri birbiriyle çatıştırırlar. Sonrada aslında kendilerinin bozdukları toplum düzenini sözde yeniden inşa etmek için emperyalist ülkelerin emirlerindeki orduya darbe yaptırıp ülkenin ekonomisini ve demokrasisini sakatlayıp ülkeyi yeniden borçlanacak konuma getirirler. Dolayısıyla ülkeyi merkezinde emperyalist ve siyonist güçlerin olduğu çok uluslu finans kuruluşlarına yüksek faizle borçlandırırlar.

Başka bir ifadeyle bu sistematik çarkın işlediği o ülke halklarının durumu kum tepesine çıkmaya çalışan insana benzer tırmanmaya gayret ettikçe kayıp tekrar sıfıra iner.

Emperyalist güçlerin sömürgeci anlayışlarını engellemenin tek yolu, ülkede demokratik sosyal hukuk devleti yapısını oluşturmak sonra da ülke insanın öz güven duygusunu demokrasi kültürünü geliştirmek ve toplumun insan hakları bilincini güçlendirip yasalarla koruma altına almak mümkün olur. Ordu, yargı ve ülke bürokrasisinin siyasetle eş güdüm halinde hareket eden sağlıklı işleyişiyle birlikte, Milli gelirin topluma olabildiğince adil dağıtılması da ülke barışı ve insanların devletine sadakatle bağlılığını güçlendiren önemli bir etkendir.

Tarih göstermiştir ki, onurlu toplumlar kültürel değerlerinden utanmayıp, kendi insanını küçümsemeden demokratik devlet yapılarını oluşturup ülkelerini zengin ve güçlü duruma getirmişlerdir. Böylece ülkelerini dünya ülkeleri arasında ki hak ettikleri saygın konuma taşımışlardır.



Serhat BİNGÖL 24.07.2016



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Emperyalizm’in can suyudur darbeler... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Emperyalizm’in can suyudur darbeler... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
EMPERYALİZM’İN CAN SUYUDUR DARBELER... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
25.7.2016 17:55:56
Serhat bey,

Din sınıfsallığın saf tuttuğu ekonomik sistem türü (liberal-serbest piyasa) ve siyasi yapı (Abd tipi başkanlık veya benzeri yönetsellik) değişmedikçe, dinsel anti-emperyalizm Lenin'in tespitleriyle söylersek; bir sapma veya toplumsal hastalık türü olarak "ekonomizm"den öteye evrilme dışında sonuç vermeyecektir.

Esenlikle...


Göktürkmen tarafından 7/25/2016 7:26:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
Kemnur, @kemnur
25.7.2016 12:35:30
Değerli dostum, yerinde tespitlerdi, tebrik ederim... Globalleşen dünyada üç tür yapılanma söz konusu. Emperyalist güçler, emperyalizme boyun eğenler ve antiemperyalistler... Atatürk'ün bıraktığı antiemperyalist ülkemizi emperyalizme boyun eğenlerin arasına taşıyan güruhtan ne kadar nefret etsek azdır... Saygıyla...

böl-yönet... emeryalizxmin düsturu ve işşte bu düstura hizmet edenler: https://youtube.com/watch?v=00BsnEH54hI


mutluluk mavi çocuk
mutluluk mavi çocuk, @mutluluk-mavi-cocuk
24.7.2016 17:44:42
DÜŞMANINI İYİ TANI TÜRKİYE
CELLADA BAK TUTANLARDIR İPLERİ
SİLİNİR GİDER KUKLALARIN TİPLERİ

DÜŞMANINI İYİ TANI TÜRKİYE
SİYONİSTLERE YEDİRME YİĞİTLERİ
HİÇ DURMAZ BU EMPERYALİST İTLERİ
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
24.7.2016 16:04:46
Kavramı algılamak çok önemlidir, algı düşünsel ve duyumsal öğreni dizgede hep giriş kapısı oluyor.. devamında ayrıksı bir tekilliği olmamasıyla koşut, elbette !

Çok sevindiğimi belirtiyorum, emperyalizmi algılayan bir din sınıfsallık heyecan ve umut vericidir.

Devamını getirmek kaydü şartıyla; kapitalizm ve kolonyalizmle beraber hani ve yani...

Esenlikle.

Göktürkmen tarafından 7/24/2016 4:05:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gül ESEN
Gül ESEN, @gulesensancar
24.7.2016 13:41:18
Tarihini okuyan yaşayan bir kalem olarak yazılarınızla fikirlerimiz kendini tazeliyor...Bu yazıya söyleyecek sözümüz yok;katılıyorum...O ki kuran var sağ elimizde; o ki yahudi zihniyetinin haberi içinde sabit; biliyoruz ki dünya döndükçe durana kadar ülke tarihleri hiç kansız geçmeyecek!..


Zalimlerin yaptıkları en büyük adım; Osmanlıyı kendi içinde kansızlara parçalatmalarıydı... Bizler bayıltılan bir ülkeydik çok şükür uyandık; her şerde bir hayır vardır..15 Temmuz Dirilişin Miladi oldu adeta arkadaşım ... Şehitlerimizin yerleri cennet mekan olsun :( ...Söyleyeceğim; bir Arap dünyasından zannedersem Lübnanın bu darbede söyledikleri sözü hatırlatmaktır sadece; çok gururlanmıştım Milletim adına ... 15 temmuz gecesi tankın önünde kaya gibi duran Türk milletini Gazete manşetlerine taşıyıp; şöyle yazmışlardı " Bizi yıllarca Osmanlının nasıl yönettiklerini şimdi anladık"

Arap dünyasını bile kendine getiren bir lider ve ülkesi Türkiye ye huzuru bırakırlar mı ; dirlik bırakırlar mı?..En Tehlikeli Türk diye manşetlerine taşıyan uzun bacaklı o ingiliz soysuzun bacaklarını biz ancak birlik ve beraberliğimizle bağlar, düğümünü atarız...Allah yar ve yardımcımız olsun!... İslamın son kalesini korusun! ..inşallah destanı yeniden yazacağız...Selam ve muhabbetlerim bu güzel kaleme..esen kalınız



Gül ESEN tarafından 7/24/2016 1:53:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
Çakır--Bey
Çakır--Bey, @cakir-bey2
24.7.2016 11:07:32
Serhat üstadım; dünya haritasında umman (Oman) ile Somali birbirine çok benzer.
İklim olarak ta aşağı yukarı aynı konumdalar fakat Umman ile Somali arasında ekonomik olarak resmen bir uçurum var.
Umman riyali abd dolarının neredeyse üş katı daha değerli. Kısaca anlatayım; Ummanda çalıştığım zaman 1400 umman riyali alıyordum. Buda aşağı yukarı 4000 dolar ediyordu.
Gelelim Somali ye öyle sine yoksul öylesine acınacak durumdalar ki; tek bildikleri iş balıkçılık… Avrupalı emperyalistler onu bile ellerinden almış.
Açlıktan ölen çocuklara aldırmadan, o medeni dediğimiz Avrupa ülkeleri Somali nin resmen kanını emiyor.
Somali kıyılarına özellikle Norveç ten İngiltere den gelen çok büyük balıkçı tekneleri trol sistemi ile Somali kıyılarındaki bütün balığı silip süpürüyorlar.
Anca kendi küçük sandalları ile pazarda balık satarak karınlarını doyuruyorlar.

Düşünün; ta Somali ye yıllardır kan kusturan bu emperyalist yamyamlar kapı komşusu olan bizlere neler yapmaz?

Selamlar saygılar olsun

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL