4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1651
Okunma

Yeryüzünde insanoğlunun kullandığı yaygın keyif maddelerinden biri de sigara değil midir? Türlü bahanelerin vazgeçilmez kıldığı bir tutkudur o. Ünlü şairimiz Merhum Necip Fazıl’a bir sohbette çok sigara içtiği hatırlatıldığında “Ne yapayım benim için yanan bir o var” demesi hoş olduğu kadar ironik bir duruşta sergilemez mi acep?
Şüphesiz, geçmişten bugüne televizyon reklamlarınında belirli bir özendirici etkisi olmuştur. “Marlboro; özgürlüğün ve maceranın tadı” ya da “Parliament sinema kulübü sunar” gibi replikleri derhal hatırlayabiliriz.
Gerçi, geleneksel aile kültürümüzde karşımıza çıkabilecek korkuyla karışık saygı ögesi de aklımıza gelebilir. Bakıyorsunuz yetişkin, evli barklı bir adam babasının yanında sigara içmiyor, içemiyor. Açıkçası, bu durum ironik bir şekilde sigara içimini azaltabilir ancak tam tersi psikolojik bir tetiklemeyle birlikte yasak kavramının muzip bir tecessüs uyandırması da düşünülebilir. Kuşkusuz, o tarz bir saygı mı kaldı yahu! Diyenleri de duymuyor değilim.
Elbette, alkolün İslam kültüründe haram kılınmasına karşın sigaranın mekruh kabul edilmesi de insanları umutlandırabiliyor. Kuşkusuz helale ve harama yakın ayırımında helale yakın mekruh sayılması da düşünülemez. Hemen de hoca kesildiğimi düşünmeyin canıım! Kendim için bir şey istiyorsam namerdim, vesselam.
Son yıllarda sigara içimine karşı ülkemizde hükûmet kaynaklı sınırlandırmada ele alınabilecek bir husus olmaktadır. Genel anlamda olumlu karşıladığımı söylemeliyim. Hiç şüphe yok ki sigaranın zararları saymakla bitmez. Üstelik kötü alışkanlıklar içerisinde sürümü en kolay olanıdır. Günlük hayatta kimse yanındakine alır mısınız edasıyla alkol sunmaz. Hatta kumar bile belirli ortamları gerektirebilir. Oysa sigara kolayca ikram edilebilir. Bu anlamda içim ortamındaki sınırlar bazı insanları sigarayı bırakmaya sevk etmişte olabilir.
Ancak bu durum bazı hususları gözetmemize engel değildir. Ben sigara içmeyen biri olarak her şeye rağmen içeceğim diyene saygı duyarım. Eskiden sigara içmeyenler duman altı olma bazında madur ya da madure durumuna düşerdi. Günümüzde içenler bu durumu yaşayabiliyor. Eleştirinin akış yönüne iyi de kardeşim sigara zararlı olduğuna göre hangi maduriyet gerçekçidir sözleriyle itiraz edebilirsiniz. Yine de ihtiyat öneririm. Sigaranın halk kültürümüzde ki kavramsal karşılığının cigara olduğunu da unutmamalıyız. Açıkçası girift bir meseleyle karşı karşıya olduğumuz kanaatindeyim.
Bir ölçüde dikkatimizden kaçan hususta batı toplumlarında sigara içmek uzun zamandır ikinci sınıf vatandaşlık konumundadır. Kim bilir, bizde de bu çerçevenin benimsenmesindeki kolaylık bu durumdan kaynaklanmakta belki de. Sözüme mim koyun lütfen. Hükûmetimizin sigaraya ortam ölçekli sınırlar getirebilmesinin batılılaşma tarihimizin bir uzantısı olduğunu söylemek istiyorum. Yani ülkemizde gelenekçi yapıda bir hükûmet batılı ölçülerde bir karar almış bulunmaktadır. Şimdi bana olur mu canım öyle şey sigara sınırlarının doğuyla batıyla ne ilgisi var diyebilirsiniz. Şunu sormak isterim alkol konusunda benzeri bir perspektif bu kadar kolay geçer not alabilir miydi? Batı kültürü sigaraya baktığı şekilde alkole eleştirici bakmadığına göre bizde alkol eksenli sınırlandırma batılılaşma boyutunda ele alınamazdı şeklinde düşünüyorum.
Her şeye rağmen sigara içenlere iltimas geçtiğimi düşünenlere Erzurumlu Naim Hoca fıkrası anlatmak isterim. Rahmetli Naim Hoca bir mecliste sürekli erkekleri eleştirmektedir. Sonunda bunalan beylerden birinin hocam anladıkta hiç kadınların suçu, kabahati yok mu demesine cevaben az sabret onlarında canına okuyacağım birazdan demesin mi? Şimdi o hesap az arkanıza yaslanın hele!
Yine sigaraya dönersek; diğer belli başlı keyif maddelerinden farklı olarak kendi sözlüğünü oluşturan bir formata sahip olduğunu da görürüz. Tiryakilik, duman, duman altı, ağızlık, pasif içici, dudak tiryakisi, atın ölümü arpadan, zehir, katran, nikotin, zift, ziftlenmek, çöplenmek, filtreli, filtresiz, otlakçılık, ikramcılık, cigara, vs. Sigara içilen eve hırsız girmez, sigara içeni köpek ısırmaz gibi arsız, hayâsız bazı nükteleri de bunlara dâhil edebiliriz.
Bana bu terimlerden en ilginç görüneni ikramcılık olmuştur hep. Başka hiçbir şey ikram etmeyen insanların sigara ikram ettiklerini gözlemişsinizdir. Kapalı yerlerde içim yasağının henüz olmadığı hatta taşıma araçlarında serbestçe içildiği devirleri hatırlayın bir. Şehirlerarası otobüs yolculuklarında yanınızda oturan ve hiç tanımadığınız kişilerin bile sigarasını yakarken buyurmaz mıydınız diye sormaları gelir aklıma. Bunu nezaket icabı diye geçmek mümkün müdür? Az önce arz ettiğim gibi başka hiçbir şeyi ikram etmeyen hatta bir başkasına günahını vermez şeklinde tanımladığınız insanların bile iş sigaraya gelince bonkör kesilmelerinin sırrı nedir acep? Ya da başka bir ifadeyle sigaranın tılsımı, sihri, kerameti, büyüsü, vs. ne derseniz deyin. İsterseniz benim car car ettiğimi düşünün.
Şahsi fikrim bu ikramcılık eğilimi hayra alamet değil bilesiniz. Daha Türkçesini ister misiniz? Şeytani bir güdüleme diyorum ben buna. Ya da daha günlük bir deyişle; nefsin süsleyip, püslemeleri. Şimdi bana şeytan bunun neresinde diyebilirsiniz. Unutmayın ki, "şeytan azapta gerek" de derler.
L.T.