8
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1947
Okunma

Bu yazıda anlatılanların içeriğine dönük, zihninde değerlendirme yapabilen, kendi kültürü ile mutlu olan, manevi değerlerine sahip çıkabilen her insan gerçek Atatürkçüdür.
Deniz kuvvetlerinden emekli çok sevdiğim bir ağabeyimin, düşündürücü ve çok anlamlı bir sözüdür; Atatürk’ün vefatından sonra milletimize emaneti olan manevi şahsiyetini, ülkemizdeki sahte Atatürkçülerin sistemli bir şekilde istismar ettiği kadar, toplumun hiçbir kesimi istismar etmemiştir.
Evet, içeriğine aynen katıldığım bir sözüdür. Ne muhafazakarı, ne milliyetçisi, nede demokratı, toplumun hiçbir kesiminin Atatürk ile olumsuz anlamda bir işi olmamıştır. Toplumun belli bir kesimi, Cumhuriyet döneminin bazı siyasi uygulamalarını eleştirmiş olsa bile Atasının manevi şahsiyetine duyduğu saygıdan dolayı bir istismarı söz konusu olmamıştır. Çünkü toplumun hemen her kesimi istiklal marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’un istiklal marşımızı oluşturan şiirinin şu kıtasında ki, sözlerinde olduğu gibi,
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır ‘’atanı’’
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Anlayışından oluşan Türklük bilinci ve İslam ahlakından kaynakla Atasını incitmemeyi kendine şiar edinmiştir.
Bu değerleri kendisine şiar edinmiş Atasına sahip çıkan yalnızca Anadolu insanı da değildir. Balkanlarda, Kafkasya da ve dünyanın en ücra köşesinde yaşayan İslam kültürünü korumuş Müslüman kardeşlerimizde dahildir.
Üstelik bu insanlarımız Evanjelizm’in egemenliği deki Hristiyan toplumlarının içerisinde yaşayıp değerlerini korumayı başarmışlardır.
Ancak, Atatürkçü olduğunu iddia eden belli kesimlerin Atatürk üzerinden yaptıkları kültürel suistimallerin, ahlaksızlıkların ne haddi nede sınırı vardır. Kısacası Atanın manevi şahsiyetini bu kadar ayaklar altına alan istismar edip Ataya acımasızca zulmeden başka bir kesim olmamıştır. Hiç kimseye Atatürk düşmanı diye iftira atmasınlar. Geçmişten günümüze onlardan ala, hiç kimse Atatürk’e böylesine düşmanlık etmemiştir.
Bu sahte Atatürkçüler geçmişte milletin hakkı ve birikimi olan ülkenin bankalarının, finans kuruluşlarının içini boşaltanlardır. Atatürk’ü dilinden düşürmeyen, Atatürkçülük üzerinden ülkede her türlü soygunu talanı yapan ve yapılmasına aracılık eden kişilerdir.
Bu ülkede gelmiş geçmiş ne kadar siyasal içerikli kurgulanmış trajik toplumsal olaylar varsa, bu yapıların organizasyonudur. Ve bu olayları düzenleyen silahlı örgütler (pkk da dahil) bu yapıların ürünüdür.
Bununla kalsa gene iyi, cinsel içerikli sapkınlıklarını bile Atatürk’e mal edip kültürsüzlüklerinin üstünü örtmek için müstehcenliği çağdaşlık modernlik olarak gören ve gösteren de yine bu sapık kesimlerdir.
Sonra da içlerinde besledikleri din düşmanlıklarını Atatürk’e mal edip onun üzerinden kafirlik yapıp Muhafazakar kesimlere zulmeden kişilerde gene bu kesimlerdir. Öyle ki, bu soysuzları ve Atalarına olan ihanetleri, yalnızca Atatürk ile sınırlı tutmamışlardır. Milletimizin şanlı geçmişi ile etnik ve kültürel bağını koparmak için sistemli bir şekilde Selçuklu ve Osmanlı devletinde var olmuş ve tarihe geçmiş şahsiyetlere ve Atalarımıza da yalan ve iftiralarla saldırmış, inkar politikaları sürdürerek ihanet etmişlerdir.
Cumhuriyet tarihi boyunca siyasetle bir bağı olmayan muhafazakar dindar insanları laik anti laik karşıtlığı üzerinden kışkırtmış ve bilerek sinir uçlarına dokunacak şekilde aşağılayıp yobaz olmakla suçlayarak ahlaksızca saldırmışlardır. Üstelik bunu yaparken de yine arkasına sığındıkları olgu sözde Atatürkçülükleridir. Yani Atatürk’ün manevi şahsiyeti üzerinden bu hainlikleri yapmışlardır.
Peki, kimdir bu Atatürk düşmanı Atatürkçüler!?
Özünde Siyonizm’in öğretilerini benimsemiş kişilerdir. Gerçekte Atatürk zerrece umurlarında değildir.
Atanın demokratik çağdaş Türkiye hedefini kendi sapık heva ve heveslerine sinsice siper edip mazeret göstermişlerdir. Ulusalcılık anlayışları basmakalıp slogandan ibaret olan bu insanlar, milletimizin aleyhine olan modernlik savlarıyla sözde çağdaşlık anlayışları, müstehcenlikten ibaredir. Ve bu yönde bir Türkiye oluşturmak istemişlerdir.
Özünde cahil olan bu kesimlerin modernlik anlayışlarında sanat yoktur. Ne opera, bale, ne tiyatro, sinema nede güzel sanatların her hangi bir dalıyla ilgili değillerdir.
Bu kesimlerin tek amacı vardır. Putperestliği prensip edinmiş bireylerden oluşan toplumu kodlamak ve yüce Türk milletini dini ve kültürel değerlerinden koparıp kişiliksiz, yozlaşmış ve manevi anlamda çürümüş nesiller yetiştirmektir.
Bunun paralelinde Atatürk’ün modern Türkiye’sinde niye çıplaklar kampı yok deyip bunu kendine dert eden, çıplaklar kampını modernliğin, kültürlü olmanın ölçütü olarak gören, hatta bu ülkede çıplaklar kampının olmasını Atatürk’ün manevi şahsiyetine bir tür saygı olarak gören sapık düşüncede ki, insanlardır. Yazı da geçen ve devletimizin çeşitli kurumlarının içine sızmış, Siyonizm’in sapık öğretilerini benimsemiş hastalıklı düşünce yapısına sahip az sayıda ki, Atatürk düşmanı Atatürkçülere karşı çok dikkatli olunmalıdır.
Neticede Anadolu’nun zengin kültüründen beslenip, İslam dinin aydınlıkçı öğretilerini içselleştirmiş sağcısı, solcusu, muhafazakarı, demokratı, alevisi, sünnisi vesaire toplumun katmanlarını oluşturan herkesimden insanımızın çok uyanık olması gerekiyor. Ve başta Mustafa kemal Atatürk’ün manevi şahsiyeti olmak üzere toplumsal değerlerimizi bu yapıların ellerinden kurtarıp korumalıyız.
Demokrasisi gelişmiş, insan haklarına saygılı, refah düzeyi yüksek bir Türkiye için, mutlaka kültürümüze öz değerlerimize ve nesillerimize sahip çıkmalıyız.
Modern olacağız diye başı yaşmaklı anamızdan, emek kokan ellerini semaya açıp dua eden babamızdan ve bizlerin var olması için canını ortaya koyan mübarek Atalarımızdan utanmayalım. Onlara aidiyet duygusuyla bağlanalım. Türkülerimizle keyiflenip ezanımızla huzur bulalım. Bereketli topraklarımızın cömertliğinde inadına kardeşliğimizi ve zengin kültürümüzü doyasıya yaşayalım.
Günümüz dünyasında bir milletin yok oluşu savaşlarla değil siyasal ve kültürel asimilasyonla olur.
Serhat BİNGÖL 19.01.2016