12
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2595
Okunma

Bu gün sizlere zafer işareti olan, işaret parmağı ile ortaparmak vasıtasıyla yapılıp V harfine benzeyen işretin tarihçesini anlatmaya çalışacağım.
Bilindiği gibi bu işaret son zamanlarda bizzat pkk terör örgütü, bu mel’un örgütün meclisimiz içinde ya da dışındaki taraftarlarınca oldukça sıklıkla kullanıldığı gibi kendilerini sözde demokrasi ve insan haklarına adamış, ama gerçekte yaşantı olarak dünya iskime, ahret toşakıma bir hayat yaşayanlar ve yine özellikle maalesef aydın ve san’atçı kisvesiyle karşımıza çıkanlar tarafından oldukça fazla kullanır olmuştur.. Dahası bir elinde Atatürk, diğer elinde bebek katili Apo’nun resimlerini taşıyıp hâla kendilerini Atatürkçü olarak lanse edenler tarafından da kullanılır olmuştur.
Zafer işaretinin tarihçesine geçmeden önce hemen Atatürk’ten bir anıyla Atatürk’ün bırakın Kürtlerin özerkliğini, Kürt kelimesine bile ne kadar karşı olduğunu vurgulayalım da bir elinde Atatürk, diğer elinde Apo resmi olanların ne kadar Atatürkçü olduğunu herkes görsün.
Atatürk akşamları Çankaya’dan çıkarsa, çoğu zaman köşke, gece geç vakit dönerdi. Bir akşam yine erken çıktı. Parlak bir yaz mehtabı vardı, ortalık gündüz gibiydi.
Ata’nın geç döneceğini bilen muhafız erlerden bir kısmı, yol kenarındaki çimenlikte toplanmışlar güreşerek eğleniyorlardı. Atatürk, nedense o akşam erken dönmüştü. Otomobille geçerken, soyunup dökünmüş erlerin büyük bir telâşla kaçıştıklarını gördü.
İndi, bir el işaretiyle hepsini oldukları yerde durdurdu.’’Bozmayın keyfinizi!’’ Dedi.Birkaç adım ilerledi.
-Ne yapıyorsunuz burada?..
İri yapılı bir er cevap verdi:
-Oyun oynuyorduk paşam.
-Ne oyunu bu?
-Asker oyunu, güreşiyorduk;
-Pekâlâ, haydi güreşe devam edin, hanginiz baş pehlivan?
İri yapılı er, bir adım ilerledi:
-Benim efendim.
-Adın?
Kürt Mehmet!..
Atatürk’ün kaşları çatıldı:
-Yapın güzel ama, dilin düzgün değil. Sana kurt gibi kuvvetli olduğun için mi KURT MEHMET diyorlar?
Zeki Mehmet, Ata’nın “Kürt” lafına canı sıkıldığını anlamıştı:
-Paşam, kusura bakma, hem vücut, hem de dil ikisi birden terbiye edilemiyor. Evet benim adım KURT MEHMETtir..
Atatürk takdir dolu gözlerle Mehmet’e baktı:
-Aferin sende bu kabiliyet varken, dilini de düzeltirsin. Şimdi ünle bakalım da güreş başlasın! ( Rıza Ruşen Yüceer)
Gelelim şimdi Zafer işaretinin tarihçesine.
Genelde bu işaretin ilk kez II. Dünya Savaşı sonrasında o dönemin İngiltere başbakanı Winston Churchill tarafından savaş sonrası İngiltere’nin zaferini ifade etmek amacıyla kullandığı bilinir. Winston Churchil, işaret ve orta parmağı ile V harfi yapmıştır.
Neden V harfi? Çünkü İngilizcede ‘’Zafer’’ kelimesinin karşılığı ‘’Victory’’ dir. ‘’Victory’’ kelimesinin ilk harfi olan V harfi ile de zafer işareti yapılmıştır.
Peki ‘’Zafer işareti yaptığımız işaret parmağı ile orta parmak sizlere hangi bir spor dalını hatırlatıyor ?’’ desem… Sanırım herkes ‘’ Okçuluk’’ diyecektir.
Evet zafer işaretinin okçuluk ile çok yakından ilgisi vardır ama tabii ki spor olarak yapılan okçuluk ile ilgili değil. Ortaçağ savaşlarının en etkili silahı olarak kullanılan ok ve okçulukla ilgisi vardır ve zafer işareti dediğimiz bu işaretin tarihi çok eskilere taa 1415 yılına uzanmaktadır.
1413 yılında Avrupa’yı kasıp kavuran Yüzyıl Savaşları artık hızını yitirmiş, kesin olmasa da bir ateşkes ortamı doğurmuştu. Bu ateşkes ortamı içinde Fransız Kralı VI. Charles, tahtını daha da sağlama almak için baronlar arasında sürtüşmeler çıkarıyordu. Ancak bu sürtüşmeler bir başka ülkenin kralınının da ilgisini çekiyordu: İngiltere Kralı V. Henry.
V. Henry de aynen dedesi III. Edward gibi meşru Fransız Kralı olma sevdasındaydı ve Fransa’daki bu iç karışıklıklar ona aradığı fırsatı vermişti. Hemen ordusu ile yola çıktı. Çıkmasına çıktı ama öyle sayıca üstün bir ordusu da yoktu. Sadece 9.000 kişiden oluşuyordu ordusu.
Uzun ve sıkıntılı bir kuşatmanın ardından Harfleur’u ele geçiren Henry, dizanteri ve kayıplar dışında, ele geçirdiği küçük şehir için garnizon da ayırarak, elinde harekete geçirebileceği 6.000 civarı askerle Fransa’nın ortasında kalakalmıştı. Üstelik Fransa Kralı VI.Charles da Harfleur’un kendisine kazandırdığı süreyi mükemmel kullanarak çok güçlü ve donanımlı bir ordu toplayabilmişti.
Henry’nin yıldırım taarruzu planı suya düştüğü için başka bir çare düşünmesi gerekiyordu. Fransız kale ve şehirlerini kuşatacak gücü de takati de kalmamıştı. Yapabileceği tek şey büyük umutlar ve zafer nidalarıyla yola çıkardığı ordusunu Fransızlar ile savaşa sokmadan bütün Fransa’yı geçerek Calais’ten ülkesine geri dönmek ve Fransızların onurunu zedelemekti.
Uzatmayalım efendim neticede İngiliz ordusu ile Fransız ordusu Agincourt denen ve aslında oldukça geniş bir buğday tarlası olan bir alanda karşı karşıya geldiler. Fransız ordusu 30.0000 kişiden oluşurken İngiliz ordusu demin de belirttiğim gibi sadece 6.000 kişiydi.
Henry’nin tek umudu Tanrıydı. Çok dindar bir kral olan Henry süreki Tanrı’ya dua ediyordu bu felaketten sağ salim ve yüzünün akıyla kurtulmak için.Lakin duaları askerinin açlık ve dizanteriden birer birer ölmesini önleyemiyordu.
Kısacası her şey İngilizlerin aleyhineydi. Henry bindiği atından indi. Askerlerinin içinde bir nefer gibi savaşacaktı. Buna karşın Charles savaş meydanına gelmemişti. Savaş meydanına gelmediği gibi vali ve kontlara emanet ettiği ordusunda orduya kimin komuta edeceği de belli değildi. Fransız ordusu sayıca müthiş üstünlüklerine rağmen İngilizlerin saldırıya geçmesini, arkalarını verdikleri ormanlık araziden çıkmalarını, böylece onları açık alanda perişan etmeyi düşünüyorlardı. Düşündükleri gibi de oldu.
Henry’nin ordusu hızlı bir şekilde Fransız ordusuna yaklaşmaya başladı. Fransızlar ise hücuma geçeceklerine salak salak daha da yaklaşmalarını bekliyorlardı ki bu en büyük hataları oldu. Çünkü İngiliz okçularını hesaba katmamışlardı. İngilizler o tarihlerde pek de bilinmeyen değişik bir yay kullanıyorlardı ve Fransızlar olaya Fransızdı tamamen. İngilizlerin ok menziline girmişlerdi. ( Resim 2)
İngiliz okçularının bu ilk ok sağanağında Fransızlar ağır kayıplar vermeye başlayınca onlar da hücuma geçtiler. Ancak Henry’nin duaları nihayet kabul olmuş olsa gerek ki yağmakta olan yağmur şiddetini arttırmış ve savaş alanı adeta bir çamur-balçık tarlasına dönüşmüştü. Bu çamur ve balçık içinde hem kendileri hem de atları ağır zırh taşıyan Fransız ordusunun rahat hareket etmesi mümkün değildi. Okları tükenmiş olan İngilizler balta, kılıç ve topuzla Fransızları bir kaç saat içinde perişan ettiler.
Sonrasında Henry, Charles ile Troyes Antlaşması adı verilen bir antlaşma imzaladı. Bu antlaşmaya göre Charles öldükten sonra Fransa tahtının yasal varisi Henry idi. Hatta antlaşma daha sonra sakata gelmesin diye Charles’in kızı Catherine ile de evlendi. Ancak dindar Henry her şey için dua etmiş ama Tanrıdan kendisi için uzun bir ömür için dua etmeyi ihmal etmiş olsa gerek ki henüz 36 yaşındayken ve Charles hayattayken öte aleme yatay geçiş yapmıştı.
Şimdi diyeceksiniz ki ‘’ Hocam bu savaşın zafer işareti ile ilgisi ne?’’
Hemen izah edeyim.
İngiliz okçularının ne denli hünerli oldukları Fransız kralı tarafından biliniyordu. Özellikle Harfleur savaşında görülmüştü bu. O bakımdan Charles kendi komutanlarına ‘’ Esir ettiğiniz İngiliz okçularının, ok kullandıkları parmaklarını kesin’’ diye emir vermişti. Ancak yazdığım gibi savaşı İngilizler kazanınca İngiliz okçuları ‘’ Bak parmaklarımız sapasağlam ‘’ diyerek parmaklarını Charles’e gösterip onunla alay etmişlerdi. İşte bu sebepten dolayı o iki parmak yani işaret ve orta parmak zafer işareti olarak kullanılmıştır taaa 1415 yılından beri. Yani zafer işaretinin mucidi zannedildiği gibi Vinston Churchill olmayıp yine İngilizlere ait olmakla birlikte 1415 yılında Agincourt Zaferini kazanan İngiliz Okçularına aittir.
Evet…İngilizler gerek Agincourt, gerekse II. Dünya Savaşından zaferle çıktıkları için bu işareti kullanma hakkına sahiptirler. Peki bölücüler, ayrılıkçılar ve teröristler hangi zaferi kazanmışlardır ki zırt pırt her yerde bu işareti yaparlar?
RESİMLER:
1- Agnicourt Savaşının temsili resmi
2- Agnicourt Savaşında İngiliz okçuları.
3-Agnicourt Savaşının yapıldığı yer ( Günümüzdeki hali)
4- Henry ile Catherine’nin evliği