21
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1575
Okunma

Şimdi oturduğum rahat yerde geçmişe dönüp, o en sıkıntılı günlerimi yazmak ne kadar zor.
Yinede yazmak istiyorum.
Bir gün aklımda.Hatırama kazınmış. Sonra benzeri diğer günler.Hep hayır dediğim, sadece
bağırmaya, ağlamaya gücümün yettiği günler..
-HAYIIIRRRR..Evlenmiyeceğim.
İnsan doğuştan kaderini yazamıyor. Türlü etkenler nasıl yaşayacağına karar veriyor. Karar
sahibi de ailen oluyor doğal olarak. Başka eğitim kültür düzeyi yüksek ailede de doğabilir
kendi hayatım hakkındaki kararları kendim alabilirdim. Ne yazık ki olmadı. Küçük bir
kazada memur ama ekim dikimle ve hayvanları olan bir ailede doğdum.Babam annesinin adını verdi:
Nazik..
Benim ilkokulu bitirdiğim dönemde ilk okuldan sonra gidebileceğin yalnız orta okul vardı.
ona bile göndermediler. Oysa öğretmenim ortaokulu okuyacaklar listesine beni de yazmıştı Çalışkan bir öğrenciydim. O zamanlar büyük babamın babamla olan konuşmasını
üzüntüyle anımsıyorum. Yatılı okullarda kızların bebek düşürüp tuvalete attıklarını söylüyorlardı. Gerçekmişçe ballandırarak anlatıyorlardı.Okumaya giden kız mutlak onların
fikirlerindeki şeyi yapardı. Başka yolu yoktu.
Kızlar zamanı gelince dışarıya atılacak kirli bir bohçaydı sanki. Kızlar ailenin, erkeğin elinin kiriydi. Yıkayınca çıkar giderlerdi. Böylesine basitti. Onlar elden bir an önce atılması
gereken bir pislikti. Kız kısmı bir dışkıydı, nereye atarsan oraya yapışıp kalacaktı. Başka bir şey düşünülmezdi. Kızların duyguları, geleceği.. Gelecek iyi bir evlilik, iyi bir koca demekti. Başka çıkarı yoktu bunun. Aile niçin var bunu düşünmek istemiyorlardı. Sonuçta
görücü usulü evlenen kızlara adaydım, hem de doğuştan..
Anneannem bizim iyi birileriyle evlenmemizi çok isterdi. İkide bir, bir dünürcü alır getirirdi. Satılık mal gibi görücünün karşısına çıkmayı hem komik bulurdum ama ailemi
üzmemek için kabul eder çıkardım gelenlerin yanına. Şimdi anlatacağım bu olayda gelenlerin yanına nasıl çıktım oğlanı nasıl beğendim bilmiyorum. Herhalde beynim unutmak istediği için bu bölümü silmiş. Sadece bu sözlendiğim kişinin halasının evinde oturup, yemek yediğimizi anımsıyorum. Bir kez de tiyatroya gitmiştik, dayım ve eşiyle
birlikte. Ne sevdiğimi sorunca tiyatro demiştim. Daha sonra Ankara’da güzel bir tiyatro oyunu seyretmiştik. İşte o zaman bu kişinin bana hiç de uygun olmayan biri olduğunu
anlamıştım.
Eve gelince,hatta daha anneannemde iken parmağımdaki yüzüğü çıkarmıştım.Evde nişanı bozduğumu anneme söyledim. Tam deyim yerinde kıyamet koptu. Beni sorgulamayan
kalmadı bütün sülâlede. Önüne gelen ağzını açıyor, sanki üstüme kusuyordu. Nişan bozulur muymuş. Nesi varmış, güp güzel oğlanmış. Kendim pek mi iyiy mişim. Bu oğlana
ben lâyık değilmişim.En küçük kardeşim_benden on yaş küçük- Sözlüm olan kişiye, eniştee bu kız iyi biri değil. Sen daha iyi birine lâyıksın gibi bir şeyler söyledi. Ölür müsün, öldürür müsün şaşırdım.
Annem eğile eğile dizlerine vurunuyor:
- Bu kız beni öldürecek heriif! Ben gidip bir yerlere kapıcı, hizmetçi olurum, eğer nişanı bozmaktan caymazsa. Elin günün yüzüne bakamam been! Allah’ım sen bize yardım et.
Bunları söylerken bir yandan gözyaşları sel olup akıyordu.
Annem zaten yeterince evinin hizmetçisiydi. İnekleri sağar, bahçeye bakar, üstelik de elinde sürekli yaptığı bir el işi olurdu. Demek istediği sanıyorum buralardan gidip, hiç kimseyi görmemekti.
Beni düşünen yoktu. Sadece el gün, konu - komşu düşünülüyordu. Herkese nişanın
bozulduğunu nasıl söyleyeceklerdi. Bu onlara göre büyük bir utançtı. Sanki namussuzluk yapmışım gibi..
Bu arada sözlüm olan kişi gelmişti elinde bir demet çiçek ve nüfus cüzdanıyla. Niyeti Allem edip kallem edip benim gönlümü yaparak bir karambolde hemen nikâhı kıymaktı. Çiçeği alıp çöp tenekesine attım ağlayarak. Zaten bende salla sümük karışmıştı. Kendimi savunmak için var gücümle savaşıyordum adeta. En kaba vahşi halim açığa çıkmıştı. Başka türlü kazanmam olası değildi. Sonunda benim dediğim oldu. Çevremdekileri yendim.
Tabii başka savaşlarda yenmek için kılıçlarımı kuşanmıştım. Bu ilk zaferdi. Hayat önüme
Daha başka mücadele etmem gereken durumlar çıkaracaktı. Kendime, daha doğrusu
İnsana olan güvenimle, her durumda, her zaman kazanan ben olacaktım..
Belkide çöplüğe atılan çiçek bendim. Saplarımı koyacak bir su arıyordum. O su da bendeydi.
08. 12. 2015 / Nazik Gülünay..
Yazımı günün yazısı seçen, seçici kurula çok teşekkürler..