Toplum ve Ötesi
TOPLUM VE ÖTESİ
Çok enteresan bir çağda yaşıyoruz. İnsanlar hırslarının, egolarının ve ‘birilerinden’ üstün olma isteklerinin kölesi olmuşlar. Hem de en gencinden en yaşlısına.
Teknoloji belasının gittikçe daha da yayıldığını hissediyorum. Bir biyolojik silah misali gittikçe tüm insanlığa yayılıyor. Hastalıklar bedenimizi öldürür fakat şu ‘akıllı’ cihazlar ruhumuzu öldürüyor. İnsanı hayvanlardan ayıran şey değimliydi dil ile iletişim kurabilmek? Düşünmek, bu düşünceleri yorumlamak, iki düşünce arasında sentez yapıp yeni bir düşünce oluşturmak ve bu düşünceyi bir başkasına aktarabilmek değil mi bizi insan yapan? Eğer öyleyse insan denilen canlı çoktan insanlığını kaybetti. Herkesin elinin altında telefon, ya da telefon türevi şeylerden biri.. Türevi şeylerden biri diyorum çünkü bir teknolojinin başka bir teknolojiden pek de bir farkı yok artık açıkçası. Bilgisayar kocaman, masa üzerine konabilen ama arama yapmayan bir telefon, telefon arayabilen portatif bir bilgisayar, ve tabletler de bu ikisinin yavrusu. Az ondan, az da ondan. Ve şimdi toplu bir ortama girdiğimde herkesin elinde bir cihaz, o ne demiş bu ne demiş.. Ya sana ne? Sana ne kimin nerede olduğundan, kimin ne yediğinden, kimin kiminle arkadaş olduğundan kime ne? Şu an bile aile ortamına girdiğimde görüyorum ki 1,5 yaşındaki kuzenimden tut 65 yaşındaki dedeme kadar ailedeki herkesin elinde bir cihaz var. İletişim? O yok maalesef. Belki bugün değil, fakat bir gün birileri öldüğünde, birisi o kişiler için ‘keşke daha çok konuşsaydım’ diyecek. Kimse kimseyi tanımıyor. Sevdiğimiz kişilerin orada burada hangi kullanıcı adlarını aldıklarını, şifrelerini biliyoruz fakat en sevdikleri yemekleri, renkleri, en sevdikleri kitapları bilmiyoruz. Yakınlarımızı tanımıyoruz. Uzaklaştık. Sadece insanlıktan değil, insanlardan da uzaklaştık. Kimse farkında değil fakat iletişim ölüyor. İnsanlar robotlaşıyor. Elektrik devreleri, sanal alemler belki beynimize, vücudumuzun içine girmiyor fakat hepsi yavaş yavaş ruhumuza işliyor. Yavaş yavaş benliğimizi, insanlığımı kaybediyoruz. Yavaş yavaş..
Çok enteresan bir çağda yaşıyoruz azizim.
İnsanlar hırslarının esiri oluyor. İstisnasız herkes birilerini aşağılama derdinde çünkü herkes en tepede olmak istiyor. Herkes oyunun kurallarını kendisi yazmak istiyor. Herkes oyun oynamak istiyor fakat kimse kaybetmek istemiyor. İnsanların korktuğu şey kaybetmek değil; insanların korktuğu şey kendileri kaybederken karşısındakinin kazanması. Rütbe, mertebe, koltuk sevdası için her gün yüzlerce yerde binlerce dümen çevriliyor. Birileri birilerinin hayatıyla oynuyor. Ve işin acı tarafı bunu her yaştan insanlar yapıyor. Zeki öğrencisinden nefret eden öğretmenden tut, eşi daha fazla para kazandığı için cinnet geçiren adama kadar. Dünya üzerindeki her insan istiyor ki hiçbir konuda kendisinden daha iyi birisi olmasın. Sokakta mı yürüyecek, en güzel o olsun. Sokakta daha güzel bir kadın mı var? O zaman o bir estetik harikası. Bir adam kendisinden daha mı fazla kazanıyor? Zaten o adam rüşvet alıyor. Başarılı bir kadın birileriyle yakınlaştı, başarılı bir adam o dalavereyi çevirdi, başarılı bir öğrenci aslında aptal ama çok çalışıyor.. Hayır. Hiçbir şey düşündüğünüz gibi değil.
Kimse kimsenin kölesi değil. Hiç kimse bir başkası için sürmüyor hayatını. Bir kadının hayattaki en önemli görevi çocuk yetiştirmek değil, bir kadının hayattaki en önemli görevi kendisi olmak. Hiçbir erkek evinin direği değil, hiçbir kadın bir erkeğe muhtaç değil ya da hiçbir adam dünyanın olmazsa olması değil. Ne dünyalara sahip bir adam yenilmez, ne de fakir bir insan kaybeden. İnsanları bazı kalıplara sokmak yanlış. İnsanları aşağılamak; insanların yanlışları ya da eksikleri üzerinden ego tatmini yapmak yanlış.
İnsanlar teknolojiyi artık neredeyse tamamen birilerini aşağılamak için kullanıyor. En iyi teknolojik alete sahip olmak insanlar için bir statü belirtisi. En fazla takipçi sayısı, paylaşımlara en fazla beğeniyi almak artık adeta bir yarış. Çünkü “sosyal medya”da ne kadar olumlu tepki alınırsa bu o kişiyi toplumda o kadar yüceltiyor. Bu yüzden toplum birbirini ezdikçe eziyor. Aşağıladıkça aşağılıyor.
İnsanları aşağılamak gözümde bir hastalık belirtisidir, özgüven kaybını temsil eder. Çünkü zaten bir işte iyi olan bir insan, aynı işi iyi yapan birisini gördüğünde o kişinin eksik yanlarını açığa çıkarmak için uğraşmaz, çamur atmaz, çünkü kimseye ihtiyacı yoktur. Bir insan bir işte iyiyse, o işi yaptığı/yapacağı zaman, herkes iyi olduğunu görür zaten. Bir işte iyi olan bir insan bu “Ben bu işte iyiyim” düşüncesini tekrar tekrar onayla/t/maya ihtiyaç duymaz.
Nitekim kimse de hiçbir işte iyi olmak zorunda değil.
Bir çiçekçi en iyi çiçekçi olmasa da iyi bir çiçekçidir ve bir kadın dünyanın en güzel kadını olmasa da güzeldir. Zaten çiçekçiyi/kadını da iyi/güzel yapan bunu insanlara fark ettirmek için çabalamasından öte, insanların kendiliğinden fark etmesidir. Çünkü birini karşınıza alıp, “Ben güzelim” derseniz ve o kişi önceden onu düşünmese de, o saniyeden sonra sizin güzel olduğunuzu düşünmeye başlarsa şayet; o düşünce o kişinin değil sizin düşüncenizdir. Elbette ki varsayımlar üzerine hareket ediyorum. Kişi hala güzel olduğunuzu düşünmüyorsa da bu sizi, “o kişinin estetik yargılarına” göre “güzel olmayan” yapar.
İşin acı tarafı, yüzlerce de kelime de yazsam, binlerce kelime de yazsam, ben de elbet bu kelimeleri internet üzerinden, teknoloji yoluyla insanlara aktaracağım.
Teknoloji insanlık tarihinin elde ettiği en büyük güç.
Fakat herkes bilir, kontrolsüz güç; güç değildir.
YORUMLAR
teknoloji toplum sosyal medya ve insan algısı için güzel bir yazıydı. iletişimin öğeleri veyahut insanı insan yaptığı söylenen şeylerin ayrımıda güzel olmuş.
sonundaki herşeye rağmen bende buna muhtacım kısmıda güzel.
internet bir iletişim aracı sonucta ama facebook Twitter yada türevi platformlar birer özel alan ve insanların buralara bağlanma sebebi dikizleme tutkusudur.
uzun bir konu saygılarımla
teknoloji toplum sosyal medya ve insan algısı için güzel bir yazıydı. iletişimin öğeleri veyahut insanı insan yaptığı söylenen şeylerin ayrımıda güzel olmuş.
sonundaki herşeye rağmen bende buna muhtacım kısmıda güzel.
internet bir iletişim aracı sonucta ama facebook Twitter yada türevi platformlar birer özel alan ve insanların buralara bağlanma sebebi dikizleme tutkusudur.
uzun bir konu saygılarımla