Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
nitemtran
nitemtran

Yar Giderse Geri Gelmez

Yorum

Yar Giderse Geri Gelmez

10

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1659

Okunma

Yar Giderse Geri Gelmez

Yar Giderse Geri Gelmez



“Kimse sormadı da zira gerçekten de kimsenin umurunda değildi Apo. Oysa nelere muktedir olabiliyor en umulmadık şekillerde hüküm süren bedenler. Bunu en iyi ben biliyorum galiba. Eğer artık yaşamıyorsam işte bu Apo’nun kaale alınmamış, boş verilmiş hatta asla akla getirilmemiş varlığındandı. Neyse...”

Lokantanın kapısında durdu. İçeri doğru tanıdık bir göz arayan bakışlarını yöneltip, ellerini bir birine sürtüp, ağzını şapırtatarak baktı. Hazır siparişi almak için tezgaha yanaşan garson, bir bıkkınlık işareti olarak havaya kaldırdığı kolları, hızla kapıya yanaştı.


* Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yar giderse geri gelmez Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yar giderse geri gelmez yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yar Giderse Geri Gelmez yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
edebiyatciCASH
edebiyatciCASH, @edebiyatcicash
17.9.2015 21:56:21
kaleminize, gönlünüze sağlık.
tebriklerimi sunuyorum.
beren yılmaz
beren yılmaz, @berenyilmaz
16.9.2015 16:33:00
Öykünüzün baş kahramanı Apo ' gibi dursa da ' bana göre , aslında kendi içimize birer ayna tutar gibiydiniz .
Ezilmiş insanların diğer insanlardan tek farkı hayat denen bu uzun karmaşanın adil davranmaması bana göre ' ve feodal toplum düzenin bir uzantısı ..


keyifle ve azimle okudum:) selamlar elinize emeğinize sağılık ..efendim..
Tante Rosa
Tante Rosa, @tante-rosa
16.9.2015 14:19:18
Arada bir öykülerinizi de okumalıyız elbet..

Yazmayı sevdiğiniz uzun cümleleri öykülerinizde aramalıyız ve bulmalıyız da:

"Hayatında ilk kez ve sırf onun davetiyle girdiği lokantanın duvarlarına asılı saçma sapan kah köyde bir koyun sürüsünün başında kaval çalan çoban, kah boğazda henüz bitmemiş köprüden üretilmiş ışıklı Boğaz köprüsü, kah kapkara iri gözleriyle ağlayan masum çocuk resimlerine bakar gibi yapıp verdiği mercimek çorbası siparişini beklerken şaşkın ve heyecanlıydı."

Irk gibi, din ve mezhep gibi şeylerin altı çizildiğinde kör göze parmak sokulmuş hissi yaratıyor okuyanda. Bunları meyvenin içindeki tat gibi hal ve durumların içine saklayarak mı belirtmeli acaba?

Aşk içerikli başlıkların (ve yazıların) daha fazla ilgi çektiğini gördüm sitede. Okumaktaki önceliğimiz aşk ne yazık ki. Öyküdeki aşk biraz daha geri planda kalmış gibi, bu yüzden başlıkla içerik bende de çok örtüşmedi. Öyküde başlık olabilecek çok daha uygun ve çarpıcı ifadeler var aslında..

En çok Apo'nun karakterindeki tezatlığı sevdim, çok insanca buldum.

Çerkes, Arnavut, Kürt gibi sivrilmiş uçları bir parça törpülerseniz çok daha keyifli, çok daha akıcı olacak öykü..

Yeni öykülerde buluşmak dileğiyle..
DemAN
DemAN, @deman
12.9.2015 12:04:27

Bir kaç yazılarınızı okuduğumda bugün, sınıfta kaldığımı düşündüm, gramer, anlatım ve yazım tekniklerini kullanımız harikayydı. İlgiyle okudum sanırım benim çok okumam lazım...

hem yorumda, hem akademik analizlerinizle hem de düz yazılarda çok başarılısınız..

Sayfaya bırakılan yorumlardan sonra bana sizi takip etmek ve tekrar okumak kalır


En içten saygılarımla hocam
grafspee
grafspee, @grafspee
7.9.2015 15:56:14
hocam affınıza sığınarak söylüyorum. bu sefer ki başlık beni cezbetmezdi. yani merak ettirmezdi içeriğini. neden söylüyorum bunu. çünkü bu bamtelimi titreten kısacık harika öyküyü bu başlık taşıyamamış. hele öyle bir cümle var ki, "Oysa bırakın kızmasını, artık yaşamıyorum ben". bilmiyorum yaramı mı deşti nedir, koyuverdim kendimi.

sonuçta da bizi tamamen uçuruma sürüklemeden ucundan döndürdünüz. kızmıyor recep apo'ya. mantıklı bir açıklama arıyor. hatta son yaptığı eylemden mutluluğunu dile getiriyor. biz de böylelikle recep bile kızmazken bize mi düşer öfkelenmek diyoruz. işte böyle yazarın elinde herşey. duygularımızı istediği gibi yönlendirebilir ve siz iyi bir yazarsınız hocam.

elinize sağlık. saygılar.
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
7.9.2015 15:33:13
Hüzünlü bir hikaye.
İnsanı hayal aleminin derinlerine sürüklüyor cümleler.
Ve,
insan sevgisinin varabileceği doruk nokta.
Cesedini mezardan çıkar,
git, Eyüp Sultan Camisinin haziresine defnet.
Kim istemez böyle mübarek bir mekanda ebedi uykuya yatmayı?

Büyük şehirlerin kocaman mezarlıkları hep korkutmuştur beni.
Biz alışmışız yüce dağların başında, deniz manzaralı, göçmen kuşların geçerken bir soluk almak için dinlendikleri, kuzey rüzgarlarının sarıp sarmaladığı, yağmurların sabah akşam yıkayıp suladığı özgür mezarlıklara.
Kocaman servilerin yanında,
eğrelti otlarının sarıp sarmalamasını isteriz biz mezarımızı baharda.
Kendi başına yetişen, yağmurla sulanan kır çiçeklerinin renklendirdiği mezarlıklara alışığız biz.
Eşimin amcası vefat ettiydi İstanbul'da, çocukları alıp köye, belki de Karadeniz bölgesinin en güzel mezarlığına götürme yerine, Eyüp Sultan Camisinin mezarlığına defnetmişlerdi.
Bir gün ziyaretine gitmek istedik.
Caminin arkalarında bir sokağa çıkardılar bizi önce.
Zar zor aracımızı park edecek bir yer bulduktan sonra,
mezarlığın içindeki taş kaplı bir yoldan,
yaya olarak Haliç istikametine yürüdük biraz.
Daha sonra, mezarların duvarları üzerinden sıçrayarak,
epeyce de bir zahmet çekerek bir mezara ulaştık.
Sanıyorum uzun zaman önce ölen bir başka kişinin üzerine defnetmişler.
Ve,
burada mezar yeri bulmak, öyle her babayiğidin işi değilmiş.
Daha sonra,
İstanbul'dan temelli ayrılma zamanımız geldiğinde,
vedalaşmak için gitmiştik de,
bulamamıştık merhumun mezarını.

Hikayenin sonu,
bu anımı getirdi aklıma.
Gerçekten de,
büyük şehir mezarlıklarında, mezar havası var.
Bizimkilere vardığında ise,
yaylaya çıkmış gibi oluyor insan.

Enteresan bir yazıydı.
Bayağı bir mezarlık muhabbeti yaptırdı bana finali.


Yahya Oğuz
Yahya Oğuz, @yahya-oguz
7.9.2015 00:07:35
günümüz sinemasının ve de romanının artık çokça kullandığı sonuçtan başlayıp bölüm bölüm olayı aydınlatma tekniğiniz çok hoştu. fakat ben bir cinayet için yeterli sebep sunmadığınıza inanıyorum. o kısmı çok kısa kestiğinizi düşünüyorum. gerçi insanları iyi kötü diye ayırmak çok önceki dönemlerin saçmalığı. iyi tam iyi, kötü tam kötü şeklinde olan öyküleri okumam bile. çünkü bu saçmalığa inanan bir yazar gerçek anlamda yazar olamaz. siz apo'yu serseri, utanmaz, kaba belki kıskanç olarak çizdiğiniz portresini cani olarak tamamlıyor ama sonrasında pişmanlık duymuş içli (keman) bir insan olarak baştan çizdiniz ve affedildiğini maktulün sözleriyle ikrar ettiniz. cümleler çok yerindeydi. yalnız bence bir öykü yazılırken mümkün olduğunca konuyu çok çetrefilden korumakta fayda var. çok karakter öyküyü sıkıcı yapar. olayı çözmek için okur çok uğraşmamalı. çok karakter kullanılacaksa bunların bağlantısı üzerinde daha çok kafa yorarak daha basit bir dille yazmak en iyisidir. bunlar benim görüşlerim. çok yazmakta becerikli değilim, hızlıca da yorum yazamam. bundan dolayı ancak çok beğendiğim yazı ve şiirlere yorum yazıyorum. tebrik ederim, saygılar.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
6.9.2015 16:04:57
Giriş, gelişme, sonuç klasiğinde giden yazıları -eğer çok ama çok etkileyici yazılmamışsa- okumaktan sıkılırım. Hele hele hemen hemen eli kalem tutan herkesin yazdığı cümlelerden ibaret öyküleri gördüğüm yerde kaçarım. Dünyada söylenmemiş söz, nakledilmemiş hikaye kalmadığına inananlardanım. O yüzden bilineni farklı yollarla anlatmaya çalışan yazıları severim. Sizin yazınızda olduğu gibi. Giriş gelişme sonuç sarmal bir halde. Okuru sürekli uyanık tutuyor bu tutum. Tek noktayı kaçırdığınızda öykünün anlatmak istediğini de kaçırmış olursunuz. Klasik anlatımlarda yazıya şöyle bir bakınca bir sonraki gidişatı tahmin etmek mümkünken bu tür anlatımlarda bu çok zor iştir. Yalnız bir noktaya takıldım: Olaya ırk işi girmese imiş daha iyi olurmuş sanki. Malum, popüler bir konu. Geri kalan herşey güzel bana göre.

Acıklı bir son. İnsan öldürmenin bu kadar bedava olduğu çağımızda hala acı son diyebildiğime de şaşırıyor ve şükrediyorum.

Kutluyorum sayın yazar. Sizden beklediğim değerde bir çalışmaydı.
Saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
6.9.2015 11:56:18
10 puan verdi
Merhaba Nitemtran,

Bu gün okuduğum öyküler gerçekten güzeldi, okuduğuma değdi.

Herhangi bir yazıyı okuduğumda sonunda bir şeyler anlatmak istediğini bana haykırmıyorsa, salt etrafta gördüklerini cilalı cümlelerle anlatıp geçiyorsa, kısaca bir sona ya da amaca hizmet etmiyorsa yazıyı okuyunca, akşama kadar kan ter içinde çalışıp akşam eve giderken gündeliğini düşürmüş bir işçi hissi uyandırır bende.

Bu yazı öyle değil, örnek; “Hayatın acı veren yönlerini herkesten çok hissetmesini sık sık dostlarına anlatırken sebep olarak hayatında bir gün olsun çalışmamış olmasını değil, yaşlılığını öne çıkarıyordu.”

Bu karakterlerden ne çok var etrafımızda değil mi? Çoğumuz saf saf dinleyip bir de yetmezmiş gibi ‘Dokunmayın şu garibana’ deriz.

Tembelin adı ne çabuk gariban oluyor, şaşarsınız beri tarafta.

Marlo Morgan’ın Bir Çift Yürek adlı romanında Aborjinler derki, ‘Hiç kimse işe yamayacak kadar yaşlanmaz’ Bir de, ‘Bir insan ölmeden önce yeteneğinin farkına varamaz ise o insan boşuna yaşamıştır’

Oysa kahramanlarımızdan Apo’nun keman çalma yeteneği var ama o bu yeteneğini kullanacağı yerde kendince doğru, bize göre yanlış olan körü körüne inançları uğruna sefil bir hayat yaşamakta.

Kendince bu inancı öyle kuvvetli ki, öldürdüğü adamın mezarını değiştirecek kadar. Mezarı değişince ölünün daha rahat uyuyacağını mı düşünüyor, yoksa sızlayan yüreğinin sesinimi kısıyor kemanıyla orası muamma.

İşte bu öykü günümüz Türkiye'sini çok güzel anlatmakta.

Tam da bu günlerimizin öyküsü… Okuyup ders alınası bir çalışma.

Eline, yüreğine sağlık, çok beğenerek okudum. Yevmiyem cebimde duruyor :)

Saygılar.



Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
6.9.2015 09:10:55
Tezatlardan çıkan güzellik.
.... gibi yle biten cümlelerdeki benzetme ustalığı...
Hasan Hüseyin'in dediği gibi,
"Acıyı bal eylemiş" bir yazı.

Yorumlara verdiğin emek tartışılmaz.
Ama arada da olsa yaz ki, susuzluğumuz giderilsin...

Selamlarımla sevgili Dostum...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL