(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İnsanlığın sevgi konusunda öğrenebildiği, kumsaldaki bir kum taneciği bile değildir.
Yazı bütünüyle kurgu mu değil mi kestiremedim ama profil totğrafınıza baktığımda 45-50 aralığında bir görünüm taşıdığınıza inanın. Şu yaşlılık söyleminden da vazgeçin lütfen! Gelelim benim en hassas olduğum konuya. Yani insan denen bazı vahşilerin kendi türlerine hayvan isimlerini yakıştırmaları yok mu! Eğer onların verdiği emeğin zerresini kendini eğitmeye adam etmeye verseydin eğer şimdi buralarda afişe edilmez rezil rüsva olmazdın! Ey insanoğlu denen çiy süt içmiş yırtık dondan fırlamış yaratık! Dön de kendine bak önce! Şu dünyanın hali ne böyle! Ey yaşam ustası Sayın Kemnur Usta; hayatı inceden inceye derinden derine irdelemiş ona farklı perspektiften bakmış onunla yüz yüze gelmiş biri olarak nasıl böyle genç kalabildiniz.. Bu ülkede yaşamak bir ömrü kendi elinizle törpülemek değil de nedir…
Bu güzeller güzeli ele geçmez aşkın varlığını çok önceleri sizi takip eden dostlar ben dahil biliyorduk elbette. Artarak sürmesini dilerim daha nice yıllar. Sevgili Oğlunuza gelince... Ne diyebilirim.. AMİN!
Ben 62 yaşıma bir Martta girdim ve inanın eşimle hala "aşkım, sevgilim," türünde sözcüklerle hitap ederiz birbirimize. Geçenlerde oğlum Haliş Sezai katıldığı bir TV programında, "ne zaman evleneceksin?" diye soran sunucuya aynen şunu söylemişti. "Ben bir aşk çocuğuyum. Bir birine deliler gibi aşık olan ve bir birine hala sevgilim, aşkım diyebilen bir karı kocanın çocuğuyum. Yaşlanınca onlar gibi yaşayabileceğim bir bayana denk geldiğimde hemen evlenirim... " Öykü kurgularım inanın ki, şahit olduğum bazı durumları hicvetmekten ibaret... Sizin değerli yorumlarınız teşvik etmese bunları yazamazdım inanın, sağolun, varolun...SAYGIYLA
Şiirimi asıp yazını okuyunca demek ki o hayvan sıfatlarından yalnız değilmişim dedim içimden. Ha ayı ha öküz fark etmez ikisi de dört ayaklı, Şekerim demeleri türk filimlerinde mi kaldı. Tebrik ederim saygılarımla.
Çok enteresan bir yaş günü kutlaması olmuş. Her şey tas tamam da, bir şu öküz meselesini anlayamadım. Ne kadar seviyormuş eşine öküz diye hitap etmeyi kadıncağız. Çok mu çekti öküzden nedir?
Mutluluğun zıttı aşk olsun... Ardına taktığı 'biri' o olsun... Taşıyacağı kadar sevgi, unutamadığı sen olsun...
O doğduğu gün sen... senli duyguların toplamı onun adına AşK olsun ...
Bil ki, birinin hayatı ötekinin nehrine kavuşunca ,ulaştığı deniz ister mavi olsun ister derin ...Boğulmanın ötesinde yaşamanın ömrünü derinleştirir...
Kuyruğa on üçüncü kişi olarak girmiş, bir (ya da daha fazla) uğursuzluk olacağı belliydi.
Hanımlar arasındaki sığır çobanı sohbeti de oldukça ilginç. O kuyrukta durmaları bile o öküzlerin hala etinden, sütünden (Ne yapayım, deyim böyle) yararlanabilmeleri sayesinde. Ama nedense ver, veriştir. Belki de ''Bu lafları yediği halde sesini hala çıkarmıyorsa gerçekten öküzdür'' demeye çalışıyorlar.
En çok ilgimi çeken de Türkiye'de bankamatiklerin önünde tonla olay olurken döviz bürolarının civarlarında asayişin berkemal olması. Halbuki girende de para var, çıkanda da...
Güvenlik kamerasının caydırıcılığına o kadar da güvenmemek lazım: Hem döviz bürosunun, hem de ATM'nin kameraları var ama farklı sonuçlar alınıyor. Tahminim kulaktan dolma bilgi üzerine: Döviz bürolarının mafya organizasyonun parçası olduğu ve güvenliklerinin de bu kurum tarafından sağlandığı yolunda. Ne kadar doğrudur, bilemem.
Döviz bürolarında kameralar fazla olduğu içindir belki...öküzlere rağbet. ekonomik faydalılıklarından ibaret kalabilmekte,yoksa kedi kadar yolları olmaz, biran önce ölmeleri ve maaşlarına konulması bu nedenle vurgulandı zaten... öküzlük de biliyorsunuz, kağnının önünde o ucu çivili sopayla haydanırken bile srsini çıkartmadan kağnıyı çekmeleriyle makbuldür... değerli yorumunuza minnetlerimle üstadım...saygılarımla
maksat da zaten mizahi bir pencereden realite yapmak... sevgili Davidoff'un yazdığı gibi mutlu bir yaşlılığa hevesi ve asayişin berkemal olduğu bir sosyal hayata hevesi dillendirmek istedik...SAYGILAR...
Bankmatikler de canı yananları gözü ile görenlerden biri olmanız ve bunu konuya çok güzel bir şekilde işlemeniz öncelikle mükemmeldi.
Sonra bazı insanlara bakıyorum da, bu bir gerçek ve sahiden de üzülüyorum.
Ne yaşamının, ne eşinin, ne de ailesinin kıymetini bilmiyorlar. Şurada üç-beş günlük yaşam. değil mi? Tutuşun el ele. Sevin birbirinizi. Ölüm gelince ardından ağlamışsın sızlanmışsın neyine? Asıl aşk, yaşlılıkta sevdiğinin sırtına bir yastık koymak, hastalığında ona iki lokma ekmek yedirmektir. Güzel sözle ağırlamaktır.
Bizler ailemizden bunu gördük, bunu bildik. Misafirimiz geldiği zaman çamurlu ayakkabılarını kapı önünde bırakmak yerine, temizlemeyi öğrendik.
Şimdi mi?
Söylenecek çok söz bulamıyorum... Mahkeme köşeleri dolu sadece, bir de hastane köşeleri.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.