(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Keyifli bir öykü. Sıradan bir insanın, benim senin onun gibi sıradanlaşmış hikayesi. Hem Müslüman olup, hem her türlü kötülüğü bu kadar kanıksamış olmamız insanın kanına dokunuyor. Kahramanımızın adı bir kinaye mi karar veremedim ama gözümü hiç tırmalamadı. Hatta öyküye yakıştı. Hiç gereksiz detay olmayışı ayrıca güzel. Aslında bilirsiniz detaylandırmayı en çok sevenlerdenim. Ama sizin yazılarınızdaki sadelik ve okunabilirlik de güzel.
Başta da dediğim gibi okumaktan keyif aldım. Gerisi hikaye.
Seyirci olanlar kadar, seyredilenlerinde bir iki cümle kurmaya hakki var sanırım. Hak derken ,içinde gerçek bir körlüğü olan, yarı söz yarı önsözsüz sözler (!)
Tarih çok eski, oyunculard eski, izleyenlerde eski, fakat akıl tükürüksüz ve aynı. Bir arena ve içinde iki Gladyatör. Biri iyi biri kötü. Biri akıllı biri deli. Biri haklı biri haksız. Biri şeytan biri melek. Seyirci koltuğunda tek bir izleyici, sanirım o da tanrı (!)
Gelelim Akşemseddin'in ak'ken kara'ya dönen tavrına. Her gün evin sokağını dönerken karşılaşırdım onunla. Önce güler, sonra yürüyerek giderdi. Tekrar tekrar bu sahneler tekrarlanırken , yönetmen sıkılmış olmalıki tekrarrr (!) diye bağırdı. Sahne değişti, rol değişti. Aclık ve çaresizlik duygusu, artık insan davranışlarını kontrol edemez hale sokar. Ve bundan böyle yazısız kanunlar yazılı olsa bile kim takar Akşemseddin'in (A.K. ..) sakalını ?
Orhan Kemal'i ben de çok sever ve okurum. Hatta "azap yolu" isimli hikayemi onun bir öyküsünden esinlenerek yazmıştım...değerli yorumunuz için çok teşekkürler komutanım...saygılar...
Fırıncı olur herhalde. Babası Rizeli olduğuna göre. Büyük şehir hayatını pek bilmem. Sevdiğimi de söyleyemem. Sevimsiz, sıkıcı, bunaltıcı olur diye düşünüyorum. Ve, insanı acımadan öğüten... Umarım ve dilerim, Akşemsettin'in kaderi, ismi gibi ak olur.
valla, aklımıza bir şeyler geldikçe kurgulayıp yazacağım... keranede çalışan bir kadının oğlunun rizeliliği nereden geliyormuş, ona bir bakalım hele önce...saygılar...
köpeklere olan korkusunu işlemiş yazar hikayesinde,sonra o güvenmenin verdiği zarar.kırk yılda bir olsa da İstanbul'a geldiğimde o kulaktan duyma yankesici hikayeleri sayesin de rahat geziyorum desem yalan. Gerçi bizim buralarda da köşe başı çeşmeleri yok oldu para ile satılırken sular.. Tebrik ederim saygılarımla.
Teşekkürler hocam...evet, maalesef köpek fobim var ve bunu yazdığım öykülere arada bir sokuşturuyorum... Akşemsettin biliyorsunuz önceki öyküsünde yetiştirme yurdundan atılmış ve müstahdemin dolduruşuna gelip kaçmıştı.Şimdi de başladı sürünmeye. İlk tokatı dolandırıcılardan yedi. Ama ortama çabuk ayak uyduran biri ki, herkesin kirletmekten kaçınmadığı çevvreye o da katkı yapmaya başladı bile... Değerli yorumunuza minnetle.SAYGIYLA
" Hikayeden çıkartılan iki ders var öncelikle hüzün kendiliğinden bulmuyor insanı. Birinci ders kimseye ön yargı ile yaklaşmayacaksın..İkinci ders tanımadan kimseye güvenmeyeceksin.. "
Kaleminiz güçlü öğretici yüreğinize sağlık önce merakla sonra hüzünle okudum..Hayırlı geceler
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.