(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Değerli hocam, Yazı o kadar gerçekçi ve o kadar akıcı olmuş ki bir çırpıda severek okudum. Evet malesef bu bilgisayar ve sosyal medya yüzünden son zamanlarda birçok yuvalar yıkılmakta. Duyarlı kaleminizle hissederek yazdığınız için tebrik ediyorum. Sağlık ile esen kalınız.
Yorumları yazdığını okuyunca bazen yazdığım şiirlerin yorumları aklıma geldi. Şiir yazıyorum o şiirdeki yazılanlara bana yorumluyorlar: İnşallah kavuşursunuz,veya Allah sabırlar versin size (bana) gibi aklıma gelenler. Olur böyle vakalar okuyucu yakalar... Tebrik ederim saygılarımla.
Yanlış anlaşıldım galiba, usta... Bu hikayenize yapılan yorumları ve sizin karşı-yorumlarınızı düşünerek böyle yazdım... Şöyle ki; Sicim adlı hikayenin kahramanı, birgün kasabanın meydanında, yerde gördüğü ipi eğilip alır... O günlerde de biri cüzdanını kaybeder... Kahramanımızı sevmeyen biri, cüzdanı onun bulduğunu, yerden alıp cebine attığını gördüğünü söyler... Mahkemelik olur...Sonunda beraat eder, ama kasabalı bir kere durumu böyle kabul etmiştir... Kahramanımız sonunda bu dertten hasta olur... Yatağa düşer ve son nefesinde bile "Bir ip, sayın hakim... Sadece bir ip..." diye sayıklar...
Siz böyle yazınca vikipedi de Guy de Maupassant'ı bulup okudum... eserlerinin adları Fransızca verilmiş, verdiğiniz eserin adını göremedim... kısa öykü yazarıymış, mümkün olsa bir iki eserini okumak isterdim... güzel yorumunuza teşekkür ederim...saygılar
Ben de can' a ve diğer yorumculara katılıyorum. Sizi tanıyan herkes bilir zaten o karakterin siz olmadığını. Fakat biz yazabilen insanların en büyük korkusu yanlış anlaşılmak olduğu sürece kalemimiz hep korkak kalacak. Hepimiz yaşıyoruz bunu. En büyük eksiğimiz de bu zaten. Ben yeni yeni yenmeye çalışıyorum o korkuları. Biz yazdığımız her olayı yaşamıyoruz. Gözlemliyoruz. Yazar olmanın şartlarından biri budur. Görülmesi gerekeni görmek ve onu ifade etmek. Hayal gücünüz her zamanki gibi mükemmel ustam. Maalesef çok doğru hikayedekiler. Bilgisayar her yere, her bilgiye ulaştırıyor insanları ama bir o kadar da kayıplara sebep oluyor doğru kullanılmazsa. Özellikle biz bayanların çok dikkatli kullanması gereken bir nesne. Yoksa hikayedeki gibi mutsuzluğa yol açabilir. Yerinde uyarılar içeren bir paylaşımdı. Teşekkürler Kemal Bey. Saygılar efendim.
Nermin Kaçar tarafından 5/22/2015 10:07:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
facede on sene kadar aynı bölümde çalıştığımız bir arkadaşım eşimle de tanışmalarına ve adının Nurten olduğunu bilmesine rağmen "Kemalciğim senin üçüncü evliliğin miydi yenge, diye mesaj atmış. Şaka yapıyor sandım, bilmiyordum diye ısrar etti... y ahu dedim, yazayım bari bir açıklama... hani az biraz namusuma dokunmasa, değişik bir konu olsa umursamam da... neyse... sizin dediğiniz gibi, bazı kaygılar engelliyor bazı yazılarımızı... değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim... saygıyla
Abi sesli güldüm okurken, baksana ciddiye alanlar bile olmuş yazıyı, öyle sahici yazmışsınız. Biraz da ironi aradım yazının içinde, olmuyor mu böylesi oluyor. Her zaman şunu diyorum suçlu kendimizden başkası değildir. Kişi istemezse hiç bir irade onu zorlayamaz..
Yorumunuza katılmamak mümkün değil. Sevgili dostumuz İlhan Kemalin de yorumunda dediği gibi, hep birileri vardır bahtımıza engel olan ve biz asla suçlu değilizdir... Açıklamayı yapış nedenim inan ki, dostluklarımı kaybetme kaygısından dolayıydı; beni gerçekten bir sanal sapık sanabileceklerinden kaygılandım...SAYGILAR
Sevgili Hocam, Ne güzel bir kurgu idi. Okuyanlar belli ki, biraz hakikat ile karıştırmışlar. Sizi zayıflamış olarak görmeyi çok isterdim. Saygı ve sevgilerimle.
o son görüştüğümüz halimden daha iyiceyim...dört aydır hem sigarayı, hem de üç beyazı çıkarttım hayatımdan...on kilo kadar verdim... inşallah Ayvalıkta deniz sayesinde daha da veririm... sevgi ve saygılar...
Kendi adıma şunu söylemek isterim ki,hayat hikayenizi bildiğim içim hikaye kelimesini kullandım. Lakin sizi hayal edenler,yazıyı okuyup yorum yazanları etkilememek adına, keşke böyle bir açıklamayı yapmasaydınız..
Yazının ortalarında sizden çıkan düşüncelerim, iki buçuk asır önce yaşayan ,onu anlatan yazıya başlık olan ''Sahtekarlığın ve şehvetin korkunç bileşimi''ni duygu anlamında edebiyata bir miras bırakan Casanova'yı hatırlattı...
O siz değildiniz elbette,lakin sizin küçük bir hikayeniz,onun büyük bir hayatını karşılayabildi bana göre...
Sevgili Can, bu yazı nedeniyle facede epeyi mesaj atılınca açıklama yapmak gerekti... benim gibi sümsük bir herifin adı neredeyse sanal sapığa çıkacaktı... inanır mısın, 40 yıllık evli olduğumuz hanımefendi bile karşıma çıkıp, "vayyy...demek öyle şeyler yapıyorsun ha!" diye çıkıştı... tübe tübe... bir öykü adamı ne hallere sokuyor... yaptığım açıklamayı bu açıdan anlayışla karşılamanı rica ediyorum... senin yorumlarını ben her zaman çok değerli bulmuşumdur... inan ki, bir yazı ya da şiirimde seni,n yorumunu okuyamadığımda burukluk hissetmişimdir... örneğin, son yazımı paylaştığımda okuduğum başka başka yazıların altında senin yorumunu gördükten sonra benim yazımın altında göremeyince baya bi hoş olmuştum, acaba niçin yazmadı diye sorgulayarak... selamlar...saygıyla
Kemal Abim yazınızı okurken kurgu olduğunu anlayıp müthiş keyif alarak ve tebessümle okudum hatta bazı bölümlerinde tebessüm’ün ötesinde çok güldüm kaleminize sağlık.
Bu güzel yazınızı okurken yazıda geçen hanım düşkünü adama benzer bir adamın fıkrası aklıma geldi. İzninizle onu paylaşmak isterim.
Kadınlara düşkün olmaktan ve zampara hayat yaşamaktan vicdan azabı duyan çapkın bir adam, kiliseye günah çıkarmaya gitmiş. Paravanın arkasın geçip papaza günahlarını anlatıp günah çıkarmak istemiş;
-Papaz efendi ben kadınlar çok düşkünüm ne zaman bir kadınla baş başa kalsam hemen onunla iş bitiriyorum bir keresinde komşumla asansörde karşılaşmıştık yalnız ve ikimizden başka kimse olmadığın fark ettiğimden asansörü durdurup hemen orada işlemi tamamlamıştık bu günah mıdır?
-Evet, oğlum çok günahtır ama üzülme tanrı seni affedecektir.
-Fakat papaz efendi bir keresinde de işyerinde çalışma arkadaşımla arşiv odasında dosyaları inceliyorduk bir anda odada ikimizden başka kimse olmadığın ve yalnız olduğumuzu fark edince onunla da işi pişirdik hatta bu yüzden eşinden bile ayrıldı. Buda çok günah mıdır?
-Oooo buda çok günahtır evladım umarım tanrı seni affeder.
-Yav papaz efendi bir seferinde de trenle yolculuk ediyordum yolculuk yapan bir bayanla kompartıman da sadece ikimiz vardık ve yalnız olduğumuzu fark edince trenin ilk tünele girmesiyle kadının işini bitirdim buda çok günahtır değil mi?
Diye sorunca papazdan hiç ses seda çıkmamış adam paravanın arkasından çıkıp paravanın diğer tarafına geçip bakmış papaz yerinde yok başlamış kilisenin içinde papazı aramaya, papaz efendi, papaz efendi, neredesin deyip seslenerek kiliseni içerisinde etrafa bakınırken papaz efendinin masanın altında büzülmüş vaziyette öylece durduğun görmüş. Papaz efendi ne yapıyorsun masanın altında? Diye sorunca papazda ürkek bir ses tonuyla
-Bir an kilisede ikimizden başka kimsenin olmadığın yalnız olduğumuzu fark ettim de.
Keyifli bir yazı okuttunuz bizlere çok teşekkür ederim.
Değerli dostum inan ki yazdığın fıkra çok daha eğlenceliydi, ben de onunla güldüm... valla, fıkra daraçıma yerleşti artık, insanlara anlatmadan edemem... teşekkürler...selam ve saygıyla
Aman öyle bir şey yapmayın hocam... ÇOK ÜZÜLÜRÜM... siz öyküden de şiirden de çok iyi anlayan birisi olarak, öykülerin anı yazıları değil de yaşanmış ya da yaşanması mümkün kurgulardan ibaret olduğunu çok iyi bilirsiniz... BANA AİT BİR ANI YAZISI OLSAYDI ZATEN anı SAYFALARINA KAYDEDERDİM, DEĞİL Mİ...:)ayrıca size çok büyük bir saygı beslediğimi, hiç bir saygısızlıkta bulunmadığımı da kabul ederseniz mutlu olurum tabii ki...SAYGILAR...
Eşsiz bir anlatım güne eşlik eden. Kıymetli kaleminizi kutluyorum hocam. Ve değerli şahsınıza teşekkürlerimi sunmak istiyorum. En derin saygılarımla tüm içtenliğimle...
Estağfurullah hocam. ne demek... Asıl ben teşekkür ederim gerek değerli şahsınıza gerek sevgili gönül dostlarıma. Sizsiniz yazdıklarıma anlam katan ve benim vazgeçilmezim-siniz. Her fırsatta da dile getiririm bunu. Ömrünüze bereket değerli hocam. var olunuz. Daimi saygılarımla efendim...
Ben de size çok teşekkür ederim saygıdeğer yazarım, hem bu güzel onore edici yorumunuz için, hem de bizlerle paylaşma lütfunda bulunduğunuz güzel yazılarınız için... saygılar...
DOSTLAR BİLİR Kİ, TAM 40 YILDIR NURTEN PARACIKOĞLU İLE EVLİYİM... ESKİŞEHİR VE AYVALIK'DA YILI İKİYE BÖLEREK YAŞIYORUM. öyle zengin bir tüccar da değilim, sadece emekli bir memurum...İSTANBUL'DA BİR AY KADAR ORADA YAŞAYAN ÇOCUKLARIMI ZİYARET ETMEK İÇİN BULUNUYORUM. velhasılı kelam ÖYKÜDEKİ ADAM İLE YAŞ VE KİLO (130 kg) BENZERLİĞİ DIŞINDA BİR AKRABALIĞIM YOKTUR!... ÖZELLİKLE DE BİLGİSAYAR AVCISI FİLAN DEĞİLİMDİR, BAYAN ERKEK TÜM DOSTLARLA ÇOK SEVİYELİ VE SAYGIN BİR İLİŞKİM VARDIR VE DOSTLARIMI SAPIK SUPUK İNSANLARDAN DEĞİL, EDEBİYATÇI (veya ressam) İNSANLARDAN SEÇMİŞİMDİR. Bunun yanı sıra çocuklarımın arkadaşlarından ya da hayranlarından eklenmek isteyenler olmuştur, kıramayıp eklemişimdir... Öyküdeki ben böyle olaydım nolurdu, diyerek kurguladığım bir tiplemedir. İNTERNET NEDENİYLE YIKILAN YUVALARA VE İNTERNETTEKİ SAPIK SUPUK İLİŞKİLERE DİKKAT ÇEKMEK MAKSADIYLA KALEME ALDIĞIM BİR ÖYKÜDÜR...SAYGILAR...
....
....
kemnur tarafından 5/22/2015 1:25:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kendi adıma şunu söylemek isterim ki,hayat hikayenizi bildiğim içim hikaye kelimesini kullandım. Lakin sizi hayal edenler,yazıyı okuyup yorum yazanları etkilememek adına, keşke böyle bir açıklamayı yapmasaydınız..
Yazının ortalarında sizden çıkan düşüncelerim, iki buçuk asır önce yaşayan ,onu anlatan yazıya başlık olan ''Sahtekarlığın ve şehvetin korkunç bileşimi''ni duygu anlamında edebiyata bir miras bırakan Casanova'yı hatırlattı...
O siz değildiniz elbette,lakin sizin küçük bir hikayeniz,onun büyük bir hayatını karşılayabildi bana göre...
Umarım kurgudur. Yani, bir kısmı kurgudur en azından. Zira, ben hiç de öyle yazdığınız biri gibi hayal etmiyorum sizi. Ya da, sanal alemdeki insanları ikna etme konusunda bayağı ustalaşmışsınız. Avatarınızdaki resminize bakıyorum da, hiç öyle yaşlı ve kel bir yaşlı adam görünüşünde de değilsiniz. Bence, siz bu halinizi sevin. Boyunuza göre, kilonuz da normaldir. O yaşta, varsın az buçuk da göbek olsun yahu. O da işin güzelliği.
DOSTLAR BİLİR Kİ, TAM 40 YILDIR NURTEN PARACIKOĞLU İLE EVLİYİM... ESKİŞEHİR VE AYVALIK'DA YILI İKİYE BÖLEREK YAŞIYORUM. öyle zengin bir tüccar da değilim, sadece emekli bir memurum...İSTANBUL'DA BİR AY KADAR ORADA YAŞAYAN ÇOCUKLARIMI ZİYARET ETMEK İÇİN BULUNUYORUM. velhasılı kelam ÖYKÜDEKİ ADAM İLE YAŞ VE KİLO (130 kg) BENZERLİĞİ DIŞINDA BİR AKRABALIĞIM YOKTUR!... ÖZELLİKLE DE BİLGİSAYAR AVCISI FİLAN DEĞİLİMDİR, BAYAN ERKEK TÜM DOSTLARLA ÇOK SEVİYELİ VE SAYGIN BİR İLİŞKİM VARDIR VE DOSTLARIMI SAPIK SUPUK İNSANLARDAN DEĞİL, EDEBİYATÇI (veya ressam) İNSANLARDAN SEÇMİŞİMDİR. Bunun yanı sıra çocuklarımın arkadaşlarından ya da hayranlarından eklenmek isteyenler olmuştur, kıramayıp eklemişimdir... Öyküdeki ben böyle olaydım nolurdu, diyerek kurguladığım bir tiplemedir.SAYGILAR...
Hani bir fıkra vardır ya " Hırsızın hiç mi günah yok" diye biter. Bu garibimin ne günahı var usta? Bize bir"tık" kadar yakın. Bize bir" tık" kadar uzak... Her zaman ki gibi güzel bir bir anlatımdı.
NOT: e.mustafa kaya nın MATEMATİK yazısına yaptığım yorumu okuyun isterseniz...
DOSTLAR BİLİR Kİ, TAM 40 YILDIR NURTEN PARACIKOĞLU İLE EVLİYİM... ESKİŞEHİR VE AYVALIK'DA YILI İKİYE BÖLEREK YAŞIYORUM. öyle zengin bir tüccar da değilim, sadece emekli bir memurum...İSTANBUL'DA BİR AY KADAR ORADA YAŞAYAN ÇOCUKLARIMI ZİYARET ETMEK İÇİN BULUNUYORUM. velhasılı kelam ÖYKÜDEKİ ADAM İLE YAŞ VE KİLO (130 kg) BENZERLİĞİ DIŞINDA BİR AKRABALIĞIM YOKTUR!... ÖZELLİKLE DE BİLGİSAYAR AVCISI FİLAN DEĞİLİMDİR, BAYAN ERKEK TÜM DOSTLARLA ÇOK SEVİYELİ VE SAYGIN BİR İLİŞKİM VARDIR VE DOSTLARIMI SAPIK SUPUK İNSANLARDAN DEĞİL, EDEBİYATÇI (veya ressam) İNSANLARDAN SEÇMİŞİMDİR. Bunun yanı sıra çocuklarımın arkadaşlarından ya da hayranlarından eklenmek isteyenler olmuştur, kıramayıp eklemişimdir... Öyküdeki ben böyle olaydım nolurdu, diyerek kurguladığım bir tiplemedir.SAYGILAR...
DOSTLAR BİLİR Kİ, TAM 40 YILDIR NURTEN PARACIKOĞLU İLE EVLİYİM... ESKİŞEHİR VE AYVALIK'DA YILI İKİYE BÖLEREK YAŞIYORUM. öyle zengin bir tüccar da değilim, sadece emekli bir memurum...İSTANBUL'DA BİR AY KADAR ORADA YAŞAYAN ÇOCUKLARIMI ZİYARET ETMEK İÇİN BULUNUYORUM. velhasılı kelam ÖYKÜDEKİ ADAM İLE YAŞ VE KİLO (130 kg) BENZERLİĞİ DIŞINDA BİR AKRABALIĞIM YOKTUR!... ÖZELLİKLE DE BİLGİSAYAR AVCISI FİLAN DEĞİLİMDİR, BAYAN ERKEK TÜM DOSTLARLA ÇOK SEVİYELİ VE SAYGIN BİR İLİŞKİM VARDIR VE DOSTLARIMI SAPIK SUPUK İNSANLARDAN DEĞİL, EDEBİYATÇI (veya ressam) İNSANLARDAN SEÇMİŞİMDİR. Bunun yanı sıra çocuklarımın arkadaşlarından ya da hayranlarından eklenmek isteyenler olmuştur, kıramayıp eklemişimdir... Öyküdeki ben böyle olaydım nolurdu, diyerek kurguladığım bir tiplemedir.SAYGILAR...
Aykırı sorular programından kaçarken ,aykırı hayatların içinde buldum kendimi... Bencillik mi , özgürlük mü? Adını koymak için nasıl bir yol izlenmeli bilmiyorum... Fakat hayatın içini bu kadar hızlı doldurmak ve boşaltmak iyi bir akıl sahibi olmayı gerektiriyor.
Merak ediyorum ,son evliliğinizden bir çocuk olmasaydı, acaba kaçıncı evliliğin hikayesini okuyacaktık ? Böyle bir hayat hikayesini okuyan kişi kendine ilk soracağı soru ne olmalı ? Tanrım bir erkeği kadın için mi .yoksa bir kadını bir erkek için mi yarattın? Bence hiç'biri... Sanırım yaratılanlar bu cümbüş hayatı kendilerine göre cennet ya da cehennem olarak yaşıyor...
Siz kendinizi nerede görüyorsunuz bilmiyorum ,lakin ben şuanda tam ortada olduğunuzu hissediyorum. Bir adım sağa bir adım sola...
''Ortada durma yandan geç''
Peki ya bütün bu uğraşınız sonucunda görünümünüz kırklı yaşlara inerse ? Bence eyvahh !
sanırım yeni yeni hikayeler okumaya devam edeceğiz...
Mükemmel bir anlatım,bir hayat hikayesi bu kadar akıcı ve çekici bir dille anlatılabilir...Ustalık böyle bir şey işte...!
sevgili Can her zamanki gibi çok güzel bir yorum... Yazdığım açıklama dikkati çeksin diye onu pembeye boyadım, yoksa pembeye boyayacağım yorum budur... teşekkür ederim...
DOSTLAR BİLİR Kİ, TAM 40 YILDIR NURTEN PARACIKOĞLU İLE EVLİYİM... ESKİŞEHİR VE AYVALIK'DA YILI İKİYE BÖLEREK YAŞIYORUM. öyle zengin bir tüccar da değilim, sadece emekli bir memurum...İSTANBUL'DA BİR AY KADAR ORADA YAŞAYAN ÇOCUKLARIMI ZİYARET ETMEK İÇİN BULUNUYORUM. velhasılı kelam ÖYKÜDEKİ ADAM İLE YAŞ VE KİLO (130 kg) BENZERLİĞİ DIŞINDA BİR AKRABALIĞIM YOKTUR!... ÖZELLİKLE DE BİLGİSAYAR AVCISI FİLAN DEĞİLİMDİR, BAYAN ERKEK TÜM DOSTLARLA ÇOK SEVİYELİ VE SAYGIN BİR İLİŞKİM VARDIR VE DOSTLARIMI SAPIK SUPUK İNSANLARDAN DEĞİL, EDEBİYATÇI (veya ressam) İNSANLARDAN SEÇMİŞİMDİR. Bunun yanı sıra çocuklarımın arkadaşlarından ya da hayranlarından eklenmek isteyenler olmuştur, kıramayıp eklemişimdir... Öyküdeki ben böyle olaydım nolurdu, diyerek kurguladığım bir tiplemedir.SAYGILAR...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.