6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1140
Okunma

Kan gölü gibiydi her taraf; kuklaların ellerindeki silahların tetikleri provakatörlerin ellerindeki iplere bağlıydı.
Ağa babanın provakatörleri darbe yapmamışlardı henüz…
Yukarı Ayrancı’da yazılama yapan bir genci vurdu, üstüne vazife olmadan. Genç ölmedi. Ağır yaralı genci arabasına aldı, sokak sokak dolaştırdı işkence yaparak. Öldüğünü anladığında bir hastane kapısına attı cansız bedeni. Bir polis memuruydu. Terfi ettirildi.
Sonra;
Bu korkunç cinayeti protesto etmek istedi birileri. İçişleri Bakanlığının askerleri buna müdahale etti. Gene kan damladı, Kan Gölü’ne, hem de bir askerin kanı…
Yirmi dört kişi tutuklandı.
Öldürülen ere isabet eden kurşun Erdal Eren’in silahından çıkmamıştı. Çıktı denilerek idama mahkum edildi.
an Sonra;
Ağababanın emireri darbe yaptı.
İdamı infaz edilmek için bekleyen mahkumları vakit geçirmeksizin ipe dizmeye başladı.
Erdal Eren’in onaltı yaşını doldurduğu iki ay olmuştu henüz.
Bu olayı duyan Deprem Tanrısı çok kızdı. Fay hatlarının hepsini topladı huzurunda.
“Yıkın dünyayı!” diye bağırdı.
Bu emrin verildiğini duyan Kötülükler Tanrısı Kenrendeiy, derhal şeytanlarını toplantıya davet ederek, “tanıdığınız ne kadar kötü insan varsa, depremlere karşı korumaya alın, ölmesinler!” diye emretti.
Deprem oldu, bitti. Dünyadaki tüm iyi insanlar öldü. Geriye sadece kötüler kaldı.
Bu kötülerin en kötüsü ise, büyük depremde nüfusunun yüzde sekseni ölen ülkede darbe yaparak iktidara geldi. Nüfusunun sadece yüzde yirmisi ölen büyük ülkeye sadakat yemini ederek hükümranlığını kurdu. İlk icraatını cezaevlerinde infaz edilmeyi bekleyen idam mahkumlarını ipe dizerek yaptı. İdam edilenlerden birisi, “ben on sekiz yaşından küçüğüm, kemik testi istiyorum,” diyerek itiraz edecek oldu; onun itirazını duyuranlara: “Ne diyonuz siz leeennn! İdam etmeyelim de besleyelim mi?!” diye bir kükredi ki, kötülükler tanrısı Kenrendeiy bile korkudan azıcık altına kaçırdı