13
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2646
Okunma

Seni sevdiğim yıl doğanlar, arabesk bir mevsimde şarkılar düşürüyorlar şimdilerde sevdiklerinin peşine.
Toprak; O değişmeyen mevsim; hep aynıydı, coğrafya hep aynı, hep bir günü işaret ediyordu sanki bizden önce, bizimle ve bizden sonra.
Bu anlamda ikimiz bir ömür bir sevdayı, gelmeyenler durağında beklemişiz. Renkten renge girmişiz ikimiz, toprak bizi ve anılarımızı tek bir mevsime yazıp defterimizi kapattığında; anılarımızın kenti yeni mevsimlerde karşılar olmuş yeni sevdaları…
Bütün yaprakları döküldüğünde sevgimizin, rüzgarlar anıları uzaklara taşıdığında, kalan: bir merhaba ile bir elveda.
Tüm aşklardan da önce, tek anı, tek bellek gibi kalıcıdır varlığı öncelenmiş toprak; içinde uzun, koyu bir kış; üstünde, yazın gülümsediği o koca çınar altı.
Toprağın belleğinde, bizim için kalan şey merhaba ve elvedamız…
Karanlık bellekte çıplak bir ağaç gibi kalan “merhaba ve elveda”…
Sevgim çıplak ama çirkin değil. Fakir ama muhtaç değil.
Böyle düşünürdüm.
Tüm düşlerimi yitirmeden önce.
Doğallığı oranında, tarih ve toplum dışılığı olan; facia ile sonuçlanan ve kusuruna bakılmayan aşkımız.
Şimdi toprağın bağrında çekirdek bir anı…
Öncesini yitirdiğim anılar, gezdiğim yollar, sokaklar boyu. Sevgisizliğin uzun kışında dökülmüş tüm yapraklar.
Yalın umutlarla bezeli yalın sevdadan kalan o “bitmeyen veda”…
Kaldığım durak, hep beklemeyi beklediğim durak…
Kayboldum sonra.
Kayboldum şimdi.
İlk on yıla girerken, mayıstan çalıntı birkaç güzel gün, gittikçe anıları yitirdiğimi hissettim.
Aşkımdan habersiz etrafımı saran insanlara, tüm gözlere bölündü tarihsiz güzelliğin.
Soyutlandı o sevgi, pay olundu doğan her aşka.
Dışımdaki dünya belirginleşirken silindim, kayboldum, unutuldum ben.
Sokak gezginiyim ben…
Bir şey yitirdiğime hükmeder kimi insanlar…
Sokak müdavimi ben…
Her şeyi bildiğime hükmeder bazı insanlar…
Bilinip te söylenmemesi gereken bir sırra erdiğimi ve bu sırrın durup dinlenmeden beni gezdirdiğine inanır kimi insanlar…
Bir unutkanlık serüveninde başkalaşan saç ve sakalım, belki ağaran gittikçe, belki gizliden mavileşen saç-sakalımı tanık bilirler, gizime.
Oysa senin kaldığın durağa yönelirmişim her devinimde -öyle diyorlar- bütün geçiciliklerden geçip sana varmak içinmiş yabani tarihim.
Kayboldum kentin adressiz bir yerinde.
Anılarımı dökmüşüm yollara, ellerimden; gözlerimle toplamaya çalışırken kaybolmaya meyleden her şeyi..
İlk merhaba ve son elveda aynı karede donmuşken.
Merhabanın tatlı şarhoşluğu, elvedanın kahreden çaresiz öfkesi ile aynı an’a sığmışken…
Ve sustum, çokça mevsimler daha yazabilecekken.
Nerden bilebilirdim ki; merhaba sende vedanın adıymış.
.
.
.
5.0
100% (1)