- 445 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Umuda Yolculuğun Düşündürdükeri 1
Aptal olucu zamanı kullanmanın en belirgin özelliği, transfer durumlar içinde kendisini aptal zamanı kullanıyor olmaktan beri ve azat etmesidir. Aptal zamanı kullanmanın alameti, transfer olucu duyguların kullanımıyla, kendinden geçişin patolojik dramlarına kadar nüksetmesiyledir. Aptallığın kendisine görev verilir.
Aptal zamanı kullanan, asılında böylesi duygu basınçlarını almaya hazır olmuştur. Kendisini bombayla patlatır; kitleleri imha edici davranış bozukluklarını, en ulvi amaç gerçeklenmesi oluşla yapar! Seçilmiş içinde nasiple kul olmakla gaipten sesler duyar, Bu duymalar doğrultusunda çocuğunu ya da bir başkasını öldürmekle bu seçilmiş ligin gereğini yerine getirmiş olur.
Aptallık konuları bir nefret, bir öfke, bir kışkırtma eşliğinde aptala yatkınlıktı çan eğrisi tabanı kişilere enjekte edilirler. Bu nedenle pek çokturlar. Aptal zamanı kullanmak kolaydır. Aptal zamanı kullanır olmamak, bir emek ve bir direnç olmakla hayli bir güç harcanması zorluk oluşla ellerinde iken; bunlar pasif oluşun en az emek gerektirmesiyle daha çok aptallık modunu yeğlerler.
Aptallığın kendisi başarı olmadığı halde, aptallık zamanını kullananlar başarıyı kendisine mal etmeyi süreçlenmelidir. Kendisi tümden başarısız ve olumsuzluk içinde iken başkasını kusurlu başarısız görüp mevziisinin en kararlı mevzi olduğuna inandırılırlar. Giderek bu, kendi kendine telkin ve kendi kendine büyülenme olur. Öz eleştiri yapmaz ve öz eleştiriden de özellikle ve şiddetle kaçınırlar.
Aptallık kendi meziyetsizliklerini ve kendi erdemsizliklerini başkalarının müstahakları gibi görüşle durumu " dağlara taşlara" deyişle kendinden uzaklaştırır. Kendince aşağılanma ve nefreti olan inanç ve tasavvuru, başka kitlelere; başka düşünce ve ideoloji örgütlenmelerine yansıtarak; kendi hali komikliklerini, transfer anlayışları üzerinde güya madara ederler!
Madara olan da, güya madara ettiği transfer düşünme de, aslında kendisidir. Onun öyle olduğunu kendi söyler ve söylediği madaralığa kendisi inanır. Bu inanış, karşı tarafın hep öyle olduğunu; kendisinin asla öyle olmadığını kendi kendisine zımnedişle bu tutumu kendilerine klik ederler.
Klikti olanını başkasına yansıtarak onun üzerinde öfke ve nefretini görünür kılarlar. Öfkesi; kendisi öyle olduğu halde, öyle olmazlık durumunu başkası üzerine görü yansıtması yapmakla; coşmasıdır. Kendisi zina ettiği halde, zina edeni en başta nefret diliyle kendisinin taşlar ve haşlar; olması gibi.
Kendisi hep yalan olduğu halde başkasını hep yalancı kılışla kendi mağdurluğunu (yalan söylemez ligini) söyler. Kendisi güvenilmez olduğu halde güvenilir oluşunu zımnen ortaya koyuştur bu türden aptallık modu. Kimse yasaların üstünde olamayacağına göre kimse yasaya aykırı uygulama içinde olamayacağı halde; kirli aptal siyasetlere yolsuzluklar hatırlatılınca "yolsuzluk yapanın elini kolunu keseriz" derler! Bunlar tümden aptal zamanları kullanma üzerinde kendi örtünmeleriyle coşmalardır.
Kendi kusurlarını başkasında (başka kitle ve gruplar) üzerinde görmeyi transferle yansıtmacılıktır bu. Bu kabil yansıtmalar nefretlik trampnelliği içinde kendisinin ya da aittesi olduğu temsilciliğinin öyle olmadığı avuntusuyla kendisini ve temsilciliğini yücelterek güya transferi olan gölge hamurlarıyla dalga geçerek kendi pekinliklerini alttan alta imaj ve sufle ederler.
Kitle halindeki aptallık, bir güruh oluşla; uyuşma ve aptallık afyonlanması olmaktadır. Burada iki tür uyuşma söz konusudur. Birincisi kişinin suçunu karşı tarafa mal etmesiyle kendisinin dürüstlüğüne kendi kendinin telkin olmasıyla, kendi kendini inandırmasıdır. İkincisi güruh hareketinin kişiyi dıştan sürükleyişle, kişiye etki eden güruh telkinleridirler.
İşte tüm mesele kurnaz ve kirli olmaktan öte hiç bir işe yaramayan siyasetçilerin bu aptallığı oya çevirip oy avcılığına konsolide etmeleridirler. Ve böylece demokrasinin aracı olan sandığı; siyasi ve ekonomik ranta dönüştürürler.
Tarih daha çoğu kötü yönde olmak üzere bu aptallığı iyi yönde kullanan dehaların dönüşümler yaptırmasındaki devrimlere sahne olmuştur. Hiç bir güruh ayaklanmasında iyi bir sonuç çıkmaz. Güruh olmadan da devrimsel bir sosyo toplumsal sonuç alamazsınız.
Böylesi sosyal topluluklar, tek kendilerini demokratik görürler. Örneğin demokrasinin beşiği ülkeleri dahi anti demokratik görüşle dil zevki edinirler. Bu kendi gözündeki merteği görmeyip, karşıdakinin gözündeki saman çöpünü görmenin psiko sosyal dramlıkta oluşudur.
Oysa mili irade denişle kandırılan, bu çeşitten zaman kullandırmanın aptallığı; aptallığın inandırılması olan belirtmeler, aslında parçalı bir oluştur. Yani bir sosyo toplumsa birliğin söz gelimi yüzde %40’nın öyle; %20’sinin böyle; %30’unun bu tür; %10’unun şu tür irade beyan etmesi oluşuyla; tek biçimli bir "milli irade" hiçbir zaman yoktur ve olmamalıdır da.
Vatanı savunmak; ülkesinin kalkınmasını istemek ve bu uğurda katkı sunmak, yasalara uyup yasaların üstünde olmamak gibi genel milli irade belirmeleri zaten seçimlik olamaz. Sandığa gitmez. Zaten tek biçimli temsilciliğin olduğu yerde seçmenliği gerektirecek parçalı milli iradeye de gerek yoktur.
Milli irade parçalı oluştur. Milli irade deyince; temsilcisi olduğumuz parçalı düşünceyi tüm egemen kılamayıp; parçalı milli irade belirmesini, bizim düpedüz gitmemize engel olan mekanizma oluşuyla anlayacağız. Bunun aksi bühtandır. Milli irade denişle tek benci sunulan şey, gerçek olmayıp; parçalı belirme olmakla; parçalı beliren de tümel milli irade değildir. Parça irade de vaz geçilmez oluşla ancak bunların tümünün bir unsuru olmasıyla bir fikir ve tutumsal görünüştür. Daha doğrusu milli iradenin parçalı oluşu, tek biçim olmaktan bizi koruyan bir frenleniştir.
Bir parçalı siyaset, seçmen seçerliğinin %99’unu da alsa, bu temsiliyet parçalı siyaset ve parçalı düşünce olmaktan asla kurtulamaz. Hâkim düşüncedir. Kahredici düşüncedir. Muhkem düşüncedir caridir. Ama tüm düşünce değildir. Tüm düşünce ve tüm temsilcilik olması için %100 olması gerekir.
Artık kirli siyasetçilerce, parçalı olan her hangi bir çoğunluk olan parça iradeye, her şeyin üstü denir. Yani aptallık inanması olan tutum; seçimlerle bütüncül bir milli iradeyi oluşamadığı halde, kendi temsilciliğini bütünün temsilciliği gibi gören aptal anlaması ve aptal inandırılması olan durumdur.
Geri sosyo toplumsa yapılarda, böylesi bir zihniyetin oluşumları; niteliksiz sayısallarıyla, yığınsal kitle ağırlığını oluşmuşlardır. Demokrasilerde seçme seçilme; özdeyişle sandık, önemli bir kullanımın araç ve enstrümanıdır. Ne var ki aptal inandırması olucu nedenle, sandık seçilmişliği; temsilde kendisini kutsayıp, diğer parçaları yok görmekle; kitle düşüncesinde dejenerasyon yapmakla, aptallığı ve gericiliği ortaya koyup bu kabil yapılaşma ve siyasetleri egemen kılmaktadır. Bu hayli handikaptır.
Tümü temsil etmediği halde, kendi parça temsilciliğini kutsayışla; sosyo toplumsa olanın tümü de kendisiymiş gibi aptal zamanları kullanan bu had bilmezliği kendisinden yıradır. Söz gelimi Kore’deki bir anlayışı anti demokratik bulurken; kendi aptallığını, kendi içinde bulunduğu salaklığın, kendileri yansımalı transfer düşünceleriyle başkası üzerinde meşru kılmış olmasının düşünce kıtlığına sarılır.
SÜRECEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.