5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
633
Okunma

Beş Satırla
Annelerin ninnilerinden
Spikerin okuduğu habere kadar,
Yürekte, sokakta ve kitapta yenebilmek yalanı,
Anlamak sevgilim, o, müthiş bir bahtiyarlık,
Anlamak gideni ve gelmekte olanı..
Nazım Hikmet Ran
Ay İnanmıyorum!
Son yılların yerli-yersiz dillerden düşmeyen bu şaşkınlık ve hayret ifadesi söz de güncelliğini yitirdi. Hemen her şey çok doğal ve sıradan gelir oldu insanlara maalesef. Oysa erdemsizlikler ve insanlık dışı akıl almaz olaylar karşısında şaşırmamak, hayrete düşmemek bir insanın, dolayısıyla bir toplumun en büyük acısı ve hatta manen tükenişinin göstergelerinden biri olsa gerektir.
Hele ki çağın gereği ‘ internet!’ icat olalı beri mertlik bütünüyle elden gitti adeta.
“Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.”
Namertliğin kol gezdiği diyarlardan sana Selam olsun KÖROĞLU. O yiğitler ki, birer efsane oldu tıpkı senin gibi.
‘Sanal alem’ ise başlı başına bir alem! Kim kimdir? Kimin gerçek yüzü/yüzleri ve yaşantısı nasıldır? Biyografisi ve sergilediği tavır gerçek midir, değil midir?
Bu toz toprak ve karmaşa içinde bunu anlayabilmek oldukça maharet ve sezgi gerektirse de, dikkatli bir gözlem ve akılcı bir bakış, bunu zaman içinde anlayabilir yine de.
Bir yalan, hangi amaç için söylenmiş olursa olsun, her zaman, en kötü gerçekten daha kötüdür.
Ernesto Che Guevara
Bunlara karşın, hiç tanımadıkları bu insanların birkaç fotoğrafına, çalışmalarına, yazıp- çizdiklerine bakıp. Anlamlı, güzel yorumlar yapan. Övgülere, takdirlere boğan. Saygıda kusur etmeyen insanlar da çoğunlukta. Oysa yüzlerini bile görmeden, yakından tanımadan böyle ön yargıya kapılanlara şaşırmamak! olası mıdır?
Bunun aksine; her şeyiyle son derece açık, şeffaf, içten, dürüst ve güvenilir olan insanlara mesafeli ve şüpheci yaklaşanları görmekte bir hayret! nedeni değil midir yine?
Gel gelelim asıl gerçek şu ki; herkesin bildiği gibi, yaşamda hiçbir şey ne nedensiz ne rastlantı ve nede anlamsız değildir asla. Karşılaştığımız (aile bireylerimiz dahil) bu insanlardan gelen her olumsuz ve hatta en can yakıcı eylemler, birbirlerinin ‘sınav soruları’ değil midir sizce de?
Yazık ki, dünyevi hırslarımıza kapılıp, gözlerimizi kapatarak ve ruhlarımızı mühürleyerek, karşımıza çıkan bu şansı, şansızlık olarak adlandırıyoruz çoğu kez. Bu insanlar birbirlerine bir ceza değil, bir ödüldür bu dünya aleminde.
Gerçekten İnanılmaz! şeyler gördüm. Yaşadım ve tanıklık ettim bizzat. Zaman zaman feveran etsem de haklı olduğuma minanarak. Af etmeye, anlamaya çalıştım daha çok. Ne gönlümü ne kapımı kapamadım kimselere. Asla.
Gördüm ki bunlar; beni ben yapan. Kendime olan saygımı sevgimi perçinleyen. Güzelliklere yol almamı sağlayan ve ruhumu inceden inceye besleyip, olgunlaşmasına vesile olan ’sınav karnem’ imiş...